Dokuz Eylül Üniversitesi'nde bilişim alanında önemli başarılar yaşanıyor. Geçen bir yazımda, Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı İzmir Meslek Yüksek Okulu'nun, bilişim sektöründe verdiği önemi ve bu uğurda bilinçli öğrenci yetiştirme gayesini ve onlara en ideal ortamlarda yaratıcılıklarını geliştirme ve en doğru birimde görev almalarını sağlamak amacıyla yapılan bir toplantıdan söz etmiştim size...
O gün orada sadece bilgi alışverişi değildi benim gördüklerim; çok başarılı, etkin, bilgi yüklü hocalarla da tanıştım. Görev aldıkları üniversiteye ışık veren, bir amaç uğruna savaşan, aydın, yürekli bilimadamları bu insanlar...
Kendi çıkarlarını değil de toplumsal bilinci her şeyin üstünde tutma gayeti içindeler her şeyden önce...
Yard. Doç. Dr. Yılmaz Gökşen'i işte o özel toplantıda tanıdım, gecenin mimarlarından biriydi, gurur duydum; sonra da Prof. Dr. Vahap Tecim'i...
***
"İnanın, sadece İzmir'in değil, Türkiye'nin teknolojik alt yapısını, bilgisayar sistemini kuracak yetenek ve bilgi birikimi var bizde... Bu konuda öncülük yapmaya hazırız" diyen bir bilimadamı Prof. Dr. Tecim...
Kendisi Dokuz Eylül Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü'nün kurucusu ve Bölüm Başkanı...
Görür görmek en çok etkilendiğim, insan sevgisi, mütevazi kimliği ve enerjisi oldu. Yüzü sürekli gülen, bilgisini paylaşmayı seven, yeni kurulan ve önümüzdeki dönem öğrenci almaya başlayacak olan Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü'ne herşeyini veren bir insan Prof. Tecim...
Binanın her çivisinde, her kablosunda, her prizinde, kısaca her detayında parmağı var Prof. Tecim'in... Binanın projesini, sınıflarını çizmiş, dolaplarına hatta yer karolarına kadar her aşamada adım adım takip etmiş...
Tek amacı var, sağlıklı bir ortamda; kaliteli, birikimli, kendisine ve ülkesine faydalı gençler yetiştirmek...
***
Yurt dışında pek çok ülkede çalışmış Prof. Tecim... ABD'de, İngiltere'de, Kanada'da görev yapmış... Ama sonuçta İzmir'e dönmüş. Diyor ki:
"Herşeyimi ülkeme, İzmirime borçluyum. Pek çok ülke 'Bizimle kal' dedi ama hepsini geri çevirdim."
Üniversitede teknolojik yapılanmayı hayata geçirmede her şeyi yapıyor Tecim Hoca... Türkiye'de ilk defa bir üniversite kendi akıllı kart sistemini her alanda kullanmak üzere kendi olanaklarıyla tasarlıyor, programlıyor, uyguluyor ve teknik desteğini veriyor. Tabi ki bunlar Tecim Hoca'nın kurduğu Akıllı Kart Merkezi tarafından yapılıyor. Ne bir bankaya ne de bir başka şirketin desteğine ihtiyaç duyulmadan yapılıyor tüm bunlar.
***
Uzaktan eğitimin sisteminin Tükiye'deki mimarlarından biri... Birçok üniversitede henüz olmayan sistemi Dokuz Eylül Üniversitesi'ne kurdu, tıkır tıkır çalışıyor. Üniversitenin güvenliğini de kurdu, bilgisayar alt yapısını da... Bu yüzden üniversite, parasını çarçur etmedi, ihale açmadı, Tecim hocaya ve ekibine güvendi. Çok küçük bir bütçeyle, bütün sorunlarını çözdü. Birçok üniversiteden şimdi kendilerine teklif geliyor.
"Büyük düşünmek ve ekibine güvenmek çok önemli" diyor Prof. Vahap Tecim ve ekliyor: "Çok şükür ileriyi gören, hocalarına güvenen, aydın, çağdaş bir rektörümüz var. Prof. Dr. Mehmet Füzün hocamız bizlerin yanında olmasa, teşvik etmese, bunları başaramazdık."
***
Sadece yönetim biliminde değil, pek çok alanda uzmanlığı var Prof. Vahap Tecim'in... Özellikle depremde... Bu yüzden İzmir Valisi Cahit Kıraç'ın önem verdiği isimlerden biri...
Deprem konusunda bilmediği yok. Pek çok özel çalışması var. Acil kurtarma ekibinin en önemli üyesi... "Önemli olan olası bir depremde, insanların nerede toplanacağı, nereden yardım alacağını bilmesi... Bunun için kentin her bir köşesini gösteren acil eylem planlarını hazırlamak gerekir" diyor ve ekliyor: "Benim bu konuda hazırlıklarım tamam... Zaten İzmir, depreme hazır kentlerden biri, ancak yine de daha çok çalışmak gerekir. Özellikle İzmir'de afete yönelik olarak İzmir Afet Derneği (İZAD) ile birlikte yürüttüğü çalışmaları zaman zaman sizlerle paylaşacağız. 18 Nisan'da "Afette koordinasyon" adıyla İzmir de çok önemli bir panel düzenleyeceğiz."
Kocaeli ve Van depremlerinde de görev alan Prof. Tecim'in ideali, sürekli işbirliğini benimsemiş bir yönetim bilincini İzmir'e kazandırmak...
***
O gün bana, bir öğle yemeği sırasında pek çok şey anlattı Prof. Dr. Tecim... Ben merakla ve heyecanla dinledikçe de, daha pek çok şeyi... Onları da sizinle zaman zaman paylaşacağım ancak en önemli uyarısını sizlerle bugün paylaşmak istiyorum. O da kent yöneticilerine. Diyor ki Tecim hoca:
"Gerek Büyükşehir gerekse tüm belediyeler... Hiçbir konuda ihale açmalarına, astronomik ücretler ödemelerine gerek yok. Hele yönetim, bilişim sistemlerinin kurulumunda, yazılımında... Biz onlara her türlü desteğe vermeye hazırız. Yeter ki, bilim dünyasından hizmet istesinler... Sadece talep etsinler, biz yaparız. Hem de en iyisini..."
Sevgili hocam ve ekibini yürekten kutluyorum. Zaman zaman kararan hayatımıza kesintisiz ışık oldukları için...
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanlar, dünyada çabuk yükselen şeylere değer verirler ama
hiçbir şey toz ve tüy kadar çabuk yükselmez.
Horace Mann
Bir tuşa dokun özlemini yaşa!
Zaman zaman aklınızdan geçiyor mu, çocukluğunuzun şarkıcıları...
Yani Ertan Anapa'yı, Aydın Tansel'i, Cem Karaca'yı, Barış Manço'yu, Fikret Kızılok'u, Özay Gönlüm'ü dinlemek...
Esengül'le, Zeki Müren'le, Yaşar Güvenir'le, Nat King Cole'le, Frank Sinatra'yla, Beatles'la, Dario Moreno ile nostalji yaşamak...
İlhan İrem'le, Nilüfer'le, Ajda Pekkan'la, Nükhet Duru'yla, Sezen Aksu'yla, Erol Evgin'le, Pink Floyd'la tutkuya dokunmak...
Bunu, hangi ruh istemez ki...
***
Çocukluk, en narin, en saf dönemleridir insanoğlunun... Kendini çevresine kabul ettirme, kimliğini tanıma, aşkı öğrenme, sevgiyi hissetme yıllarıdır onlar...
Aslında zor ama neşelidir.
İşte o yılların yegane hayat rehberidir sanatçılar... Şarkıları, türküleri, yorumları ve fikirleriyle hayranlarının yaşam kalitelerine, her plakta yeni bir sayfa eklerler.
70'li yıllar müzikte emekçidir; gitarın nağmeleri has be has özgündür, şimdiki gibi elekro-cacık değil; çalanla bütünleşen bir "gerçekçi" yaşam biçimidir.
Notalar o duru sesiyle alır götürür sizi hayatın her bir karesine...
***
Şimdi yeniden o sanatçıları dinlemek, şarkılarında 6o yılları yeniden yaşamak mümkün; hem de kasetler arasında kaybolmadan, strese girmeden...
Yeter ki isteyin.
Geçin bilgisayarın başına, başta "Youtube" olmak üzere, pek çok siteye girip istediğiniz sanatçının istediğiniz şarkısına ulaşın.
İşte teknolojinin bu boyutunu daha çok sevdim ben...
Hayatın özlediğim karelerine ulaşmak için bir tuşa dokunmak yeter de artar bile...