İzmirli işadamı Selçuk Yaşar, Karşıyaka için simge bir isimdir. Herşeyin ötesinde bir umut ışığı, bir vefa abidesidir.
Çünkü büyük bir sevdayla sahiplendiği ve çok önemli bir dönem başkanlığını yaptığı Karşıyaka Spor Kulübü'nün her şeyidir.
Hem maddi hem de manevi...
Türkiye'de üç büyüklerden sonra kurulan kulüp olan Karşıyaka, bugün bir değerse spor aleminde, taraftarları gözünde, bunu bir ölçüde Selçuk Yaşar'a borçludur.
***
Bunun çok iyi bilen, yaşayan, tanık olan sıkı Karşıyakalı Tufan Atakişi, bu anlamlı sevdayı çok güzel, nitelikli bir kitapta toplamış...
Adı "Bitmeyen Sevda, Selçuk Yaşar ve Karşıyaka Spor Kulübü"...
Kulüpte uzun bir süre (10 yıl) yöneticilik yapan ve Selçuk Yaşar ile Karşıyaka Spor Kulübü'nün sevdalı, vefalı duruşuna tanık olan Atakişi, kulübü kuruluşundaen bugün geçen sürede, yöneticileri, futbulcuları ve başarılarıyla okuyusunu buluşturmuş...
Ortaya keyifli, coşkulu bir eser çıkmış...
***
Kitap kulübe emek veren tanıkların da anlatımıyla, tarisel örneklerle, kurucuları Zühtü Işıl'ı, Sadi İpekçi'yi, 1912'den bugüne marşlarını, sahada verdiği mücadeleleri, unutulmaz maçlarını, başarılı başkanlarını, fotoğraflarla, anılarla süslemiş...
100. kuruluş onurunu yaşayan bir kulübe ve onun hayranlarına, başucu bir kitap bence...
Bir Karşıyakalı olarak, beni de daha ilk sayfasından sonuna dek heyecanlandırdı, merak uyandırdı.
İzmir'in spor tarihinde; futbolunda, basketbolunda, voleybolunda, yüzmede, kürekte özel bir yeri olan Karşıyaka'ya yakışır bir çalışma var karşımda...
Hem Selçuk Yaşar'a büyük bir vefa örneği hem de Karşıyaka için tarihi bir onur...
Elllerine sağlık "Karşıyaka Karşıyaka" dergisinin yılmaz savaşçısı, sevgili Tufan Atakişi...
Bir azmin hikayesi
Hayat kimi zaman bizi çok zorluyor. Sadece kişisel ve maddi sorunlar da değil... Politik gerginlikler, toplumsal değişimler, hedef saptırmalar ve çok sevdiğimiz birilerine yapılan bilinçli saldırılar, ruhumuzda fırtınalar estiriyor.
Sıkıntılı bir süreç bu...
Ama hayat devam ediyor, hüzünler ve sevinçler de... Bir çıkış yolu var mutlaka, dibe vurduğun gibi çıkmasını da bileceksin...
İşte ünlü filozof Nietzsche'nin öyküsü, umudun hiçbir zaman bitmeyeceğinin, azmin bir anlatımı...
Günümüzden çok şey anlatıyor.
***
Çalışkan bir çiftçinin bir katırı varmış. Gün görmüş, çok yol tepmiş,
inatçı, sabırlı bir katır... Özellikle bahar günleri boş çayırlarda dolaşıp otlamaya bayılırmış. Çiftçi de katırını çok severmiş. Günlerden bir gün katır yanlış bir adım atmış ve kendisini çiftçinin kuyusunun dibinde bulmuş. Allah'tan kuyunun içindeki su
fazla değilmiş. Bu sayede hayatını kurtarmış, boğulmamış. Bu güzel bahar
gününde kendisini kuyunun dibinde bulan zavallı katır bir iki debelenmış. Ama bakmış
ki, buradan çıkabilmesi mümkün değil. Ne duvarı tırmanacak gücü var ne de
uçup gidebilecek kanatları...
***
Yine de bir iki hamle yapmış ama nafile. Bu kuyudan kendi gücüyle çıkış
olmadığını anlamış. Başlamış yüksek sesle bağırmaya, dua etmeye, daha doğrusu kuyuya düşüp dibe vurmuş bir katir ne yaparsa öyle şeyler yapmaya...
Bu canhıraş sesleri duyan çiftçi kuyunun başına gelip durumu görmüş. Koskoca
katırı kuyunun dibinden nasıl çıkaracak? Çaresiz, civardaki köylüleri yardıma çağırmış. Düşünmüsler taşınmışlar, dibe vurmus katiri çıkarmanın bir
yolunu bulamamışlar. Bu arada katırın feryatları yürekleri dağlıyormuş!" Bari daha fazla aci çekmesine engel olalim" demiş katırın sahibi. Bu kuyu nasıl olsa artık işe yaramaz. Iyisi mi içini toprakla dolduralım, hem katırın acısına son vermiş, hem de kuyuyu kapatmış
oluruz. Bunu duyan katırın dehşeti daha da artmış. Diri diri gömülmekten daha korkunç bir
son olabilir mi! Derken yukardan kürek kürek taş toprak atmaya başlamışlar. Önce umudu kesip, ölmeyi kabullenmiş katır. Sonra, kafasına bir taş düşünce beyninde bir şimsek çakmış. Bir çare gelmi, aklına ve başlamış uygulamaya!..
***
Yukarıdan sırtına taş toprak yağdıkça şöyle bir silkiniyormuş. Sırtındakiler yere düşünce, sıçrayıp üzerine çıkıyormuş. Bir daha, bir daha yapıyormuş bunu:
"Silken ve sıçra, silkin ve sıçra, silkin vve sıçra" diye mırıldanıyormuş bir yandan da. "silkin ve sıçra."
Yukarıdakiler onu gömmek için kürek kürek toprak atmaya devam etmişler ama, bir süre sonra, bizim katır kuyunun tepesinde belirmez mi? Hala silkin ve sıçra diye mırıldanmaktaymış. Evet, dibe vurmus katır, kuyunun dibinden silkinip sıçrayarak kurtulmuş.. Pes etmeyip çaba
gösterdiği için hayata dönüşü muhteşem olmuş.
GÜNÜN SÖZÜ
Sahip olduğunuz koşulları değiştirmek için, önce farklı düşünmeye başlayın.
Norman Vincent Peale