Bir TC tepkisi de Korhan Abay'dan
Türkiye'nin geleneksel Yapı Kredi Afife Jale Tiyatro ödülleri, önceki akşam 17. kez düzenlendi ve çat sayıda sanatçı ve tiyatro emekçisi ödül aldı. Ancak en çok konuşulan, sunucu Korhan Abay'ın tutumu oldu. Abay, önce T.C ibaresinin devlet kurumlarından kaldırılacağı iddiasına değindi ve ardından söylediği, "Türkiye Cumhuriyeti Afife Tiyatro Ödülleri'ne hepiniz hoş geldiniz" sözleri ayakta alkışlandı.
Bu çıkışın, kısa bir süre önce Kayahan'ın müzik ödülleri töreninde söylediği "Hepimiz Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına çok şey borçluyuz" sözleriyle örtüşen bir tarafı vardı.
Demek ki sanatçı, ayakta.
***
Abay bununla da kalmadı ve şu sözleriyle geceye damgasını vurdu:
"Akıl konusunda çok iddialı değilim. Zaten benim için fazilet, akıldan daha önemli. Çünkü faziletsiz akıl, faydadan çok zarar verir. Onun için sevgili Türk tiyatro ailesi, sen beni akil sayma, Fazıl Say!"
Bu sözler, son günlerde en çok tartışılan konu "Akil adamlar"a bir göndermeydi, bir de üstelik Fazıl Say'a önemli bir destek...
Görünen o ki sanat adamları, fikir adamları son gelişmelerden rahatsız. Ve biliyorlar ki, bu tür geceler ve sosyal medya en büyük kozları...
Yerinde ve zamanında tepkilerle bazı dayatmaların önüme geçebilirler.
Tıpkı T.C'de olduğu gibi...
GÜNÜN SÖZÜ
Sevmeden evlenmek, inanmadan ibadet etmek gibi, alçakça bir iştir.
Cehov
Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Dün 1 Mayıs İşçi Bayramı'ydı. Geçmişte olduğu gibi sendikaların liderliğindeki işçiler meydanlara indi, haklarını aradı, iş hayatındaki aleyhte gelişmeleri protesto etti.
Bu doğal bir hak...
Hele aralarında aylarca maaş alamayan, kıdem tazminatı hiç edilen, geleceği karartılan işçiler varsa, bu yürüyüş daha bir anlam kazanıyor.
İzmir'de yürüyüşe katılan insanların arasında eşleri ve çocuklarının oluşu da, 1 Mayıs kutlamalarına farklı bir boyut getirdi.
Çeşitli sloganlar atıldı, eleştiri okları hem hükümete hem de muhalefete yöneldi.
Geçmişte olduğu gibi yani...
***
Özellikle Gazi Bulvarı'ndaki yürüyüşün en can sıkıcı yanı "Apo'ya özgürlük" pankartı taşıyan Kürt grublarla MHP'lilerin tartışmasıydı. Kan dökülmesine ramak kalmıştı ki, polis her iki grubu da sakinleştirdi, tabii biber gazı sıkmadan...
***
İşin bir yanı bu... Diğer yanı ise, televizyon art arda ekrana gelen reklam spotları... Hele inşaat sektöründe... Birbirinden özel, havuzlu, özel güvenlikli, manzaralı sitelerinin reklamları, insanın yüreğini cız ediyor.
Bir yanda hakkını alamayan işçiler, bir yanda ultramodern yaşama davet.
"Binlerce insan açken, tok yatmaya alıştığımız" yetmediği gibi tahrik de ediyor birileri... Sürekli kaşıyor aşırı tüketimi...
Bu durumu inşaat firmalarına sorsan, "Ne fakirliği kardeşim, daireler peynir etmek gibi satılıyor" der.
Peki o zaman sormak lazım: Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Bu çıkışın, kısa bir süre önce Kayahan'ın müzik ödülleri töreninde söylediği "Hepimiz Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına çok şey borçluyuz" sözleriyle örtüşen bir tarafı vardı.
Demek ki sanatçı, ayakta.
***
Abay bununla da kalmadı ve şu sözleriyle geceye damgasını vurdu:
"Akıl konusunda çok iddialı değilim. Zaten benim için fazilet, akıldan daha önemli. Çünkü faziletsiz akıl, faydadan çok zarar verir. Onun için sevgili Türk tiyatro ailesi, sen beni akil sayma, Fazıl Say!"
Bu sözler, son günlerde en çok tartışılan konu "Akil adamlar"a bir göndermeydi, bir de üstelik Fazıl Say'a önemli bir destek...
Görünen o ki sanat adamları, fikir adamları son gelişmelerden rahatsız. Ve biliyorlar ki, bu tür geceler ve sosyal medya en büyük kozları...
Yerinde ve zamanında tepkilerle bazı dayatmaların önüme geçebilirler.
Tıpkı T.C'de olduğu gibi...
GÜNÜN SÖZÜ
Sevmeden evlenmek, inanmadan ibadet etmek gibi, alçakça bir iştir.
Cehov
Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Dün 1 Mayıs İşçi Bayramı'ydı. Geçmişte olduğu gibi sendikaların liderliğindeki işçiler meydanlara indi, haklarını aradı, iş hayatındaki aleyhte gelişmeleri protesto etti.
Bu doğal bir hak...
Hele aralarında aylarca maaş alamayan, kıdem tazminatı hiç edilen, geleceği karartılan işçiler varsa, bu yürüyüş daha bir anlam kazanıyor.
İzmir'de yürüyüşe katılan insanların arasında eşleri ve çocuklarının oluşu da, 1 Mayıs kutlamalarına farklı bir boyut getirdi.
Çeşitli sloganlar atıldı, eleştiri okları hem hükümete hem de muhalefete yöneldi.
Geçmişte olduğu gibi yani...
***
Özellikle Gazi Bulvarı'ndaki yürüyüşün en can sıkıcı yanı "Apo'ya özgürlük" pankartı taşıyan Kürt grublarla MHP'lilerin tartışmasıydı. Kan dökülmesine ramak kalmıştı ki, polis her iki grubu da sakinleştirdi, tabii biber gazı sıkmadan...
***
İşin bir yanı bu... Diğer yanı ise, televizyon art arda ekrana gelen reklam spotları... Hele inşaat sektöründe... Birbirinden özel, havuzlu, özel güvenlikli, manzaralı sitelerinin reklamları, insanın yüreğini cız ediyor.
Bir yanda hakkını alamayan işçiler, bir yanda ultramodern yaşama davet.
"Binlerce insan açken, tok yatmaya alıştığımız" yetmediği gibi tahrik de ediyor birileri... Sürekli kaşıyor aşırı tüketimi...
Bu durumu inşaat firmalarına sorsan, "Ne fakirliği kardeşim, daireler peynir etmek gibi satılıyor" der.
Peki o zaman sormak lazım: Bu değirmenin suyu nereden geliyor?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.