Hani kumar masasında 'Yeni oyun, yeni şans' derler, her başladığında...
Bu sezon açılırken yapılan transferlere baktığımda, müthiş bir rekabeti yaşayacağımızı düşlüyordum.
Hem de, nasıl ama! Gelin görün ki;
Beşiktaş'ın Sivas'a kaybı... Galatasaray'ın Denizli mağlubiyeti, yerle yeksan etti hayallerimi!
Ha! 'Erken forma girmek!' diye, bir kavram vardır, futbol litaretöründe... Bazı, kendini ön plana çıkartıp, futbolculara aşırı yüklenen teknik direktörlerin tarzından dolayı, erken form tutan takımların, subjektif başarıları olarak görüyorum bu sonuçları...
Ancak; her ne olursa olsun, kendi evinde, kendi seyircinin önünde, daha ilk dakikalarda mazlum hale düşüyor, kendi yarı alanına gömülüyorsan ve de adamlar ilk korneri kullanıyorsa eğer, uzun yıllardır futbolla yoğuşan kalın kafama, bu durumu kim, nasıl anlatacak? Orta alanı geçmekte, müthiş bir kabızlık çekiyor Galatasaray!
Yeni transferler Nzonzi ile Seri'nin oyun anlayışına baktığımda, diyebilirim ki; anneannemden farksızlar(!) Sağdan alıp, sola ver! Soldan alıp, geri ver! Altmış küsur yaşımda, ben bile yaparım bu işleri! Tek riskli girişimlerde bulunan Babel var ama, tek şansızlığı, o da aynı dili konuşamayan bu adamlarla, yan yana oynamak!
Diagne'nin kafası, başka yerlerde olduğu kesin... Ve de Emre Mor, ilk yarı boyunca tribünlere oynadı sadece! İşin ilk bölümünün özeti, koskocaman Galatasaray, tek pozisyon üretemedi maalesef... Sormadan edemeyeceğim... Feghouli gibi bir ele avuca sığmaz çocuğu, niye kaleye daha yakın oynatmaz Fatih Terim? Niye, niye? Emre, Adem Büyük değişikliği ve de Babel'in inanılmaz arzusu sonucu, biraz da rakibe çarparaktan attığı gol, zevatı kurtardı, dün akşam için... Ancak ve ancak! Babel, Feghouli ve Adem gibi savaşçıların yanında gezen 657'ye tabi bu memurlarla, işkence içinde kazandı gözüküyordu ama Jonsson, son saniyede adaleti sağladı tabelada...
Diyeceğim o ki, bu Galatasaray'a beş Falcao gelse ne olur?