Köydeyim... Yatağan'ın Bozöyük'ü, dizilerdeki adıyla 'Güzelköy'ün' içinde, bizim tek fırıncımız futbol meraklısı Özbent'in mekanındayım, ekran başında...
Yapayalnız, nasıl bir hoş durumda maç yazıyorum, anlatamam...
Dönelim işimize, ve Beşiktaş'ın, son hallerine... Durumlar, yönetimin aldığı kongre kararlarından dolayı, epey karışık! Tam lig yeni başlamış, 'topal ördek!' misali, alt katlardan yükseğe zıplamaya çalışırken, ciddi söylemler çıkıyor, başkan adayı olanlar ve başkanlıktan vazgeçen ağızlardan!
Takıntılı mıyım, bilemiyorum... 'Gitsin!' diye uğraşılan Lens'i tekrardan ilk on birde görünce, Abdullah Hoca konusunda, düşüncelerimi, gıdım gıdım tekrardan imbikten geçirmeye başladım, tekrar tekrar(!) Ankaragücü, müthiş arzuluydu maç başladığında...
Kolay lokma olmayacaklarının mesajını verdiler. Sahanın her yerinde pres yapıp, sürekli taciz ettiler Beşiktaş'ı...
MÜCADELE KEYİF VERDİ
Her iki takımın ortaya koyduğu mücadele, gerçekten takdire şayan...
Hani derler ya; ' Yüreklerini sahaya yansıttılar!' aynen öyle... Ankaragücü, yutulur lokma olmadığını gösterirken, Beşiktaş kanadında ortalığı toparlayan, tek adam yine Atiba'ydı.
Bu yaşta, bu enerji... Bütün sorumlulukları alarak, en kritik yerlerde boşa çıkıp, arkadaşlarını rahatlatan, sıfır hatayla oynayan bu aslan olmasa, herhalde daha ilk başlarda difransiyeli, dağıtırdı Beşiktaş! Oyunun ilk yarısında, biraz Caner ve de topla buluştuğunda Güven'in adı geçiyordu ki, diğer geride kalanlar, sürekli anlaşılmaz bir 'telaş!' içindeydiler.
İkinci yarı başladığında, Lens'in devam etmesine aklım hafızam almıyor, almıyor(!) Nihayetinde Abdullah Hoca, bir on dakika daha ıstırabına dayanıyor ve Lens'in yerine Ljajiç'i oyuna alıyor ve Beşiktaş, daha fazla topa sahip oranını yakalıyor böylece...
Aklın yolunun bir olduğunu, kim söylemeli bu 'Bilge!' hocaya?
Mücadele açısından, zevkliydi maç...
Ha! 'Helal Olsun!' diyebilecek bir Ankaragücü ve bir Atiba vardı, bir de yanlış tercihler yapan Abdullah Avcı dün akşam sahada...