Emine Erdoğan, Asırlık Tatların Buluşma Noktası'nda
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Türkiye olarak, tarih boyunca etkilediği birçok ülkenin insanı ile birlikte toplumumuzdaki her grubu bir sofra etrafında birleştiren köklü bir mutfak kültürüne sahip olmanın kıymetini biliyoruz ve temiz, sağlıklı, yerel ve özgün gıdaya erişimin tüm insanlığın hakkı olduğuna inanıyoruz." dedi.
- Yaşam
- AA
- Giriş Tarihi: 22 Mayıs 2024 18:40
- Güncelleme Tarihi: 22 Mayıs 2024 19:09
Emine Erdoğan'ın himayelerinde 21-27 Mayıs Türk Mutfağı Haftası dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde "Asırlık Tatların Buluşma Noktası: Yedi Bölgede Türk Mutfağı" programı düzenlendi.
Emine Erdoğan, programın açılışında yaptığı konuşmada, Anadolu'nun binlerce yıllık bereketli topraklarına işaret ederek, "Anadolu, adeta insanlığın, medeniyetin, kültürel gelişimin bilgi bankasıdır. İlk tanesi on binlerce yıl önce toprağa düşmüş ata tohumlarının mekanıdır. Binlerce yıldır aynı göğün altında aynı tarifle pişirilen, günümüzde de aynı tariflerle pişirilmeye devam edilen kadim reçetelerin diyarıdır." diye konuştu.
Atalardan yadigar mutfak hazinesinin geçmiş medeniyetlerden gelen binlerce yıllık adetlerin, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı'nın zengin imparatorluk geleneğinde harmanlamasıyla doğduğunu dile getiren Emine Erdoğan, "Asırların pekiştirdiği insan merkezli medeniyet fikri, Türk mutfağının tezgahında işlenerek milli karakterimize de şekil vermiştir. Bedenlerimiz kadar gönüllerimizi de birleştiren sofralarımız, dayanışma ve paylaşma ruhumuzu beslemiştir. Doğumdan ölüme, sevinçten kedere birçok özel anımız, bu sofraların çeşitliliği ve birleştirici gücüyle taçlanmıştır." ifadelerini kullandı.
Türk mutfağının, dünyanın ünlü mutfakları arasında sayılsa da çok az lezzet reçetesinin dünyaya açıldığını vurgulayan Emine Erdoğan, "Mutfağımızı hak ettiği şekilde dünyaya tanıtmak ve sahip olduğumuz kültürel zenginliği layıkıyla muhafaza ederek geleceğe taşımak amacı bizi birbirinden kıymetli akademisyen ve usta şeflerle 2021'de bir araya getirdi. 'Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı' kitabını çıkararak, mutfak kültürümüzü tanıtmanın yanı sıra atıksız ve sürdürülebilir tariflerimizi, halkımızın ve tüm insanlığın istifadesine sunduk." bilgisini verdi.
"YEREL MUTFAKLARIN ÖZGÜN REÇETELERİNİ KORUMAK MECBURİYETİNDEYİZ"
Türk mutfağına ithaf edilen, 21-27 Mayıs Haftası'nın da Türk mutfağını hak ettiği şekilde tanıtmak amacıyla eşsiz imkanlar sunduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, ilgili tüm kurumlar ve halkın desteğiyle bu haftanın her milletten insanı ortak sofrada birleştiren geleneksel bir buluşma haline gelmesi dileklerini iletti. Emine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Küreselleşmenin yarattığı kültürel çorak iklime karşı, yerel mutfakların özgün reçetelerini korumak mecburiyetindeyiz. Zira, yerli üretimlerimiz, küresel gıda sistemlerine yenik düştükçe, özgün kültürler erozyona uğramakla kalmıyor aynı zamanda yeme ve içme, haz odaklı, faydasız bir tüketime dönüşüyor ve giderek sağlığımızı da kaybediyoruz."
Emine Erdoğan, besinlerdeki doğallığı yitirmenin, bir insan için fiziksel zararları kadar manevi zararları da bulunduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Sofralar yerini ayaküstü atıştırmaya bıraktıkça, duygular tükeniyor, duyarlılık aşınıyor, milletler de özgünlüğünü yitirerek benzeşmeye başlıyor. Geleneksel sofralar ise gönülleri de doyuruyor. Yemek pişen ev, yuva olur, taze ekmeğin kokusu, güven verir. Ocağın tütmesi, dirlik ve düzenin dayanağıdır. Türkiye olarak, tarih boyunca etkilediği birçok ülkenin insanı ile birlikte toplumumuzdaki her grubu bir sofra etrafında birleştiren köklü bir mutfak kültürüne sahip olmanın kıymetini biliyoruz ve temiz, sağlıklı, yerel ve özgün gıdaya erişimin tüm insanlığın hakkı olduğuna inanıyoruz."
Emine Erdoğan, yenilen, içilen, maruz kalınan her türlü gıdanın, doğallığını yavaş yavaş yitirerek zehirli bir hal aldığını belirterek, anne sütünde bile artık mikroplastiklere rastlandığını, temiz gıdaya erişim hakkının bugün daha da önemli hale geldiğini vurguladı.
Bu açıdan, yurt dışındaki Türk Mutfağı Haftası kutlamaları için, dünyanın en sağlıklı mutfaklarından biri olarak bilinen "Ege Mutfağı"nın seçilmesini kıymetli bulduğunu dile getiren Emine Erdoğan, "Genetiği bozulmamış, ata tohumlarımızla toprağı zehirlemeyen, organik gübrelerle yetiştirilen, kimyasala bulaşmadan soframıza ulaşan ve şifa reçeteleriyle doğru bir şekilde değerlendirilen ürünlerden tüm insanlığın faydalanmasını temenni ediyorum." diye konuştu.
Türk mutfağının öneminin altını çizen Emine Erdoğan, şunları söyledi:
"Türk mutfağı, emekle sabır birleştiğinde, ortaya çıkan mucizenin adıdır. Tarlayı süren, tohumu savuran, fidanı diken, hasadı yapan, hamuru yoğuran, yufkayı açan, bütün maharetli ellerin ortak eseridir. Vatanımızın her beldesinde ürünle özdeşleşmiş, gönüllere işleyen bir insan hikayesi bulunur. Coğrafi işaret olarak tescillenen ürünlerle birlikte kimliğimizi oluşturan hikayelerimizi de koruma altına almış oluyoruz. Çünkü coğrafi işaret, toprakla özdeşleşen bütün birikimi kapsar. Her birisi ayrı kıymetli ve değeri hak eden ürünlerimizden uluslararası yeni markalar doğmasını yürekten diliyor, dünyada nerede olursa olsun, yerel ürünlere sahip çıkmayı amaçlayan her türlü projeyi gönülden desteklediğimi de bilmenizi istiyorum."
Emine Erdoğan, Türk kültürünün parıldayan cevheri olan Türk mutfağını tanıtma ve değerlerini muhafaza etme noktasında, Kültür ve Turizm Bakanlığına önemli görevler düştüğüne dikkati çekerek, Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı kitabı ve Türk Mutfağı Haftası kutlamalarında ortaya koyduğu çabadan ötürü tüm bakanlık çalışanlarına şükranlarını sundu.
Türk mutfağının yerel ve küresel düzeyde, hak ettiği değere ulaşması için etkinlikler düzenleyen valilik, belediye ve yurt dışı temsilciliklerine de teşekkürlerini ileten Emine Erdoğan, "Bu seneki etkinlikler kapsamında hayata geçirilen, Göbeklitepe'den günümüze, topraklarımızın 'taşan ama dökülmeyen, artan ama eksilmeyen' bereketini ortaya koyan, kıymetli sergi dolasıyla Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığımızı ayrıca yürekten tebrik ediyorum." diye konuştu.
Konuşmasında İsrail'in saldırıları altındaki Filistin'de yaşananlara da değinen Emine Erdoğan, "Filistin'de yaşanan vahşetin kültürel bir kıyım içerdiğini, bir milletin, kıyafetinden yemeklerine, tarihi yapılarından doğal güzelliklerine her açıdan yok edilmeye çalışıldığını hatırlatmak istiyorum. İsrail, tavus kuşunun tüylerini alıp üzerine yapıştırmaya çalışan karga hikayesinde olduğu gibi Filistin'in kültürünü, tarihini, mutfağını açıkça çalmaya çalışsa da biz hakikati haykırmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, tüm insanların farklılıklarını koruyarak, huzur ve barış içinde aynı sofrada buluşabilmesi dileklerini de iletti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, büyükelçiler ve eşleri ile gastronomi alanındaki öğretim üyeleri ve öğrencilerin de katıldığı etkinlikte, Türk mutfağının geleneksel, sağlıklı ve atıksız kültürel mirası ve Türk mutfağının zenginliğini aktaran video gösterimi de yapıldı.
TÜRKİYE'NİN 7 BÖLGESİNİN KÜLTÜREL MİRASI VE MUTFAK KÜLTÜRÜ SERGİLENDİ
Emine Erdoğan, program öncesinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun ve Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca düzenlenen Türkiye'nin doğal, kültürel güzellikleri, iklim ve coğrafi çeşitliliği ile kadim medeniyetlerden aldığı mirasını 7 bölgenin mutfak kültürü üzerinden tanıtan sergi ve dijital deneyim alanını gezdi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda, Ege'den Doğu Anadolu'ya Karadeniz'den İç Anadolu'ya kadar farklı coğrafi bölgelerin sahip olduğu doğal ve kültürel miras ile tarımsal çeşitliliğin yer aldığı sergide ürünleri inceleyen Emine Erdoğan, yetkililerden bilgi aldı.
OLGUNLAŞMA ENSTİTÜLERİNİN GELENEKSEL EL SANATLARIYLA ÜRETİLEN ÜRÜNLERİ DE YER ALDI
Emine Erdoğan, sergide ayrıca himayesindeki Dokuma Atlası Projesi kapsamında çalışmalarını artıran Olgunlaşma Enstitülerinin hazırladığı Türkiye'nin Türk mutfak ve sofra kültürünü yansıtan, geleneksel el sanatlarıyla üretilen ürünlerini de inceledi.
21 COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜN SERGİLENDİ
Emine Erdoğan, etkinliğin fuaye alanında ise ait oldukları yörede kültür, turizm ve ekonomi gibi pek çok alana etki ederek katma değer yaratan Avrupa Birliği tescilli 21 coğrafi işaretli ürünün yer aldığı stantları da ziyaret etti.
Bu stantlarda Gaziantep baklavası, Aydın inciri, Malatya kayısısı, Aydın kestanesi, Milas zeytinyağı, Bayramiç beyazı, Taşköprü sarımsağı, Giresun tombul fındığı, Antakya künefesi, Suruç narı, Çağlayancerit cevizi, Gemlik zeytini, Edremit zeytinyağı, Milas yağlı zeytin, Ayaş domatesi, Edremit körfezi yeşil çizik zeytini, Maraş tarhanası ve Ezine peyniri de yer aldı.
Ayrıca geçmişten geleceğe miras bırakılan ata tohumları da etkinlikte sergilendi.
Etkinlik kapsamında davetlilere lokum, Türk kahvesi ve boza ikramları da yapıldı.
Sergi, 1 ay boyunca gezilebilecek.
İLETİŞİM BAŞKANI ALTUN: MÜTHİŞ BİR HAZİNE
Öteyandan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Türk mutfağı, binlerce yıllık geçmişi, farklı medeniyetlerin dokunuşlarını sentezlemiş olması ve damak tadı çeşitliliği bakımından müthiş bir hazinedir. Bu hazine, bizim için sadece kültürel bir değer değil, aynı zamanda Türkiye'nin kamu diplomasisinin etkin araçlarından da biridir." dedi.
Altun, Türk Mutfağı Haftası kapsamında, kültürel mirasın en önemli parçalarından biri olan Türk mutfağını tanıtmak, zenginliklerini hep birlikte keşfetmek üzere bir araya geldiklerini dile getirerek, "Türk mutfağı, binlerce yıllık geçmişi, farklı medeniyetlerin dokunuşlarını sentezlemiş olması ve damak tadı çeşitliliği bakımından müthiş bir hazinedir. Bu hazine, bizim için sadece kültürel bir değer değil, aynı zamanda Türkiye'nin kamu diplomasisinin etkin araçlarından da biridir." ifadelerini kullandı.
Türk mutfağının, ülkenin yedi bölgesinin bütün zenginliği, bütün çeşitliliğiyle geniş bir yelpazede varlık gösterdiğini belirten Altun, şöyle konuştu:
"Lezzeti, doğallığı, atıksız reçeteleri, saklama ve pişirme teknikleriyle dengeli ve sağlıklı beslenmenin adıdır Türk mutfağı. Türk mutfağının en önemli hususiyetlerinden biri de dili, dini, ırkı ne olursa olsun, herkesi tek sofrada buluşturabilme becerisi, misafirperverliğidir. Bu yönüyle mutfağımız, sadece lezzetleriyle değil, aynı zamanda insanları bir araya getiren, dostlukları pekiştiren ve toplumsal bağları güçlendiren özellikleriyle de öne çıkmaktadır. Mutfağımız barışın, hoşgörünün, cömertliğin, dayanışmanın ve insan sevgisinin bir ifadesidir."
Altun, her yemeğin arkasında bir hikaye, görgü ve gelenek nişanı olduğunu belirterek, yemek tarifleri nesilden nesile aktarılırken, aynı zamanda kültürel değerlerin de yaşatıldığını söyledi. Altun, "Mutfağımızın bu özelliklerini dünyaya ulaştırmak, dünyayı Türk sofrasında buluşturarak hikayemizi anlatmak ve bu gastrodiplomasi yoluyla dostluklar oluşturmak, var olan dostlukları pekiştirmek ülke markalama stratejimizin asli unsurlarından biridir." ifadelerini kullandı.
"5 STRATEJİK HEDEF BELİRLEDİK "
Gastrodiplomasinin her geçen gün etki alanını daha da genişleten bir saha olduğunu, devletlerin yumuşak güç unsurları içinde üst sıralarda yer aldığını dile getiren Altun, şöyle devam etti:
"Biz de Sayın Cumhurbaşkanımızın yönlendirmeleri, talimatlarıyla Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak, birçok kamu kurumumuz ve sivil toplum kuruluşlarımızın katkısını alarak hazırladığımız Ulusal Kamu Diplomasisi Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nda 'Gastrodiplomasi' alanına müstakil bir bölüm ayırdık. Bu kapsamda ülkemizi uluslararası arenada 'gastronomi ülkesi' olarak konumlandırmak, gastronomi aracılığıyla Türkiye markasını güçlendirmek, gastronomi turizminde Türkiye'yi öncü ülkelerden biri haline getirmek, gastronomiyi etkili bir diplomasi aracı olarak kullanmak ve bu alandaki kurumsal kapasitelerimizi geliştirmek' olmak üzere 5 stratejik hedef belirledik."
Altun, Gastrodiplomasi Komitesi'nin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Türk Hava Yolları'ndan oluştuğunu belirterek, "Gastro-diploması Komitesi koordinasyonunu yürüten başkanlığımız, önümüzdeki dönemde de gastrodiplomasi faaliyetlerine katkı sunmaya elbette devam edecektir." değerlendirmesini yaptı.
"KÜRESEL ALANDA TÜRK MUTFAĞININ YILDIZI PARLATILMAYA DEVAM ETMEKTEDİR"
Türkiye'nin başlı başına bir "gastronomi diyarı" olarak dünyanın ilgisini çektiğini ve Türk mutfağının da tüm dünyada tanınan, sevilen ve önde gelen bir mutfak halini aldığını dile getiren Altun, şunları kaydetti:
"Bu anlamda, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağında Gaziantep, Hatay ve Afyonkarahisar gibi şehirlerimiz; Türk mutfаk kültüründe tаrihsel ve kendine hаs kültür özelliklerini yаnsıtаn keşkek, mesir macunu ve Türk kahvesi gibi UNESCO tarafından somut olmayan kültürel miras listesine giren birçok gastronomik ürünümüz bulunmaktadır.
Yine Avrupa Birliği'nden coğrafi işaret tescili alan, bunun yanında Türk Patent Enstitüsü tarafından tescil edilen ürünlerimizle gerek uluslararası yarışmalarda önemli başarılara imza atan gerekse de açtıkları restoranlarla mutfağımızı dünyaya tanıtan Türk aşçılarımızla küresel alanda Türk mutfağının yıldızı parlatılmaya devam etmektedir."
Altun, Emine Erdoğan'ın Türk mutfağının tanıtılmasına verdiği öneme ve çabaya işaret ederek, "Mutfak kültürümüzü tanıtmak için hazırladığı 'Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı' kitabı bu kıymetli çabanın ürünlerinden bir tanesidir. Sayın Hanımefendi öncülüğünde 'Türk mutfağının layıkıyla tanıtılması elbirliği ile mümkün' şiarıyla ve Kültür ve Turizm Bakanlığımızın da desteğiyle 3 yıldır 21-27 Mayıs haftasında zengin gastronomi kültürümüzü Türk Mutfağı Haftası'nda geniş kitlelerle buluşturuyoruz. Bu önemli haftada, bin yılları aşan kültür, gelenek, toplumsal miras, hikaye ve derin bir tecrübenin eseri olan mutfağımızı Türkiye Cumhuriyeti'nin dış temsilciliklerinde ve 81 ilimizde tanıtıyoruz." dedi.
Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda hazırlanan sergi ve dijital deneyim alanlarında Türkiye'nin Ege'den Doğu Anadolu'ya, Karadeniz'den İç Anadolu'ya kadar farklı coğrafi bölgelerinin sahip olduğu doğal ve kültürel miras ile mutfak kültürlerini tanıtan bir etkinliği hayata geçirdiklerini ifade eden Altun, şöyle konuştu.
"Ülkemizin mutfak kültürünü tanıtmak amacıyla hazırlanan ve Türkiye'nin tüm bölgelerinin mutfak zenginliği ve sofra kültürleri hakkında bilgi veren bu yenilikçi sergide, el emeği dokuma işleri ve sofra sunumları da görülebilecek. 1 ay boyunca ziyaret edilebilecek olan sergimizin Türk mutfağının tanıtımına güçlü katkılar sunacağına inanıyorum. Türk Mutfağının zenginliğine, güçlü potansiyeline sizlerle birlikte tanıklık etmekten, bu tecrübeyi sizlerle birlikte paylaşmaktan büyük memnuniyet duyuyor, nice Türk Mutfağı Haftası etkinliklerinde bir arada olmayı diliyoruz."
Altun, himayeleri için Emine Erdoğan'a şükranlarını sunarak, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a, bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı çalışanlarına etkinliğe verdikleri destekler için teşekkür etti.