En son çizgi nerde?
Kayahan'ın eskimeyen şarkısıyla sormak geliyor bazen içimizden en son çizgiyi, 'nerde nerde' diye ebeveynlere... Kontrol bir çoğunun elinden çıkmış, çocuk odaklı yaşamlarında hem kendi hem de evlatlarının mutsuzluklarını inşa etmekteler. Çocuk erkil aileler çoğalmakta, sınırlar çizilememekte, olan çizgiler de sürekli aşılmakta. Ama sorsak da cevabını duyamayacağımıza çok eminiz, zira onlar kendi şarkılarını en büyük aşklarına söylemekle meşguller:
Ufak tefek yalanların mühim değil olur canım, mahvolurum yokluğunda demekteler tekrar tekrar...
Eh anlamak da lazım, çocuklarımız en kıymetlimiz... Ama ufak tefek yalanların mühim değil olur canım demeleri ve çocuklarımızın her şeyimiz olması ciddi problem.
Bizim kuşak 80-90 ların müzikleri ile büyüdü. Belli ki tekrarlanan sözler, nakaratlar hayatımızı hatta daha çok çocuklarımızın yaşamlarını etkilemekte...
İşin esprisi bir yana, içten içe gelen şu şarkı sözlerini de sessiz çığlıklar gibi duymaktayız velilerimizden:
Tükendim, tükendim artık, bir yemin ettim ki dönemem...
Ve eklemekteler, sorma ne haldeyim...
Böyle devam edilirse kimbilir ne haller görülecek daha...
Mesela en çok korktuğumuz başımıza gelecek amaçsız ve mutsuz bireylere teslim edeceğiz bayrağı. Kendinden başkasını düşünmeyen bencillere bir de...
ÇAĞDAŞ ESARET
Geleneksel eğitim yöntemlerini savunmak değil amacım. Üstelik tarihte en güçlü paradigmaların bile değiştiğini duymuş, hatta şahit olmuşken.
Bilindiği üzere paradigmalar kuramsal çerçeveler çizen dönemlerin hakim gücüdür. Ve kişilerin hayat görüşlerini şekillendirir. Ancak paradigmalar da değişebilir ya da yıkılabilir. Hal böyleyken eğitim anlayışının da seneler öncesinden kalması ve bu anlayışın devam ettirilmeye çalışılması kaçınılmaz olarak önce nesillere sonra da dünyaya büyük zarar verecektir. Belki de bu noktada yaşanan boşluktan dolayı anne babalar kendi eğitim sistemlerini deneysel olarak kurmaya çalışmakta, kuramadıkları sistemin kaosunu yaşayıp yaşatmaktalar...
SÜREKLİ DEĞİŞİM
Maalesef bizler hem anne baba hem de eğitmenler olarak çocuklar için neyin doğru olduğunu bilemiyoruz. Haliyle ne yapacağımızı da. Çocukları tanıdığımıza da inanmıyorum maalesef. Tanısaydık 100 yıl önce sanayi devrimi gerekleri için kurulmuş eğitim sistemine mahkum eder miydik onları? Eğitim sistemi kökten değişebilmeli, hatta okulların varlığının gerekliliği dahi tartışmaya açılabilmeli...
Ya da en azından sokakların, mahallelerin, şehir merkelerinin okula dönüştürülme yöntemleri bulunmalı...
Hayata hazırlamaksa tabi amacımız. Bu hiç de kolay değil farkındayım.
Geleceğin mesleklerini bile kestiremediğimiz zamanlardayız ve değişim çok hızlı.
Öncelikle biz eğitimciler toplum mühendisleri ile ortak çalışabilmeli, geleceği sağlıkla şekillendirebilmeliyiz.
En azından geleceğe uyum sağlayabilecek bireyler olmalı öğrencilerimiz. Ve bunun için eğitimde değişim gerekli...
Sürekli gelişen, değişen yenilikler olmalı okullarda, eğitimde. Değişimden bu kadar korkmayın sevgili ebeveynler.
Bizler gibi değil çocuklarımız, değişikliklere uyum sağlayamayanlar biziz... Bizim düzenimize zorlamak, çocuklarımıza uygulanan çağdaş esaret olacaktır.
Üstelik onları koruma adına.
İYİ NİYET TAŞLARI
Cehennemin yollarını oluşturmasın iyi niyet taşlarımız...
İyi niyet ve cesaretimizle cennetin yollarını açalım kuzularımıza. Bunun için de kendi hayatlarını unutmayan, çocuklarına kendilerine ait alanlar bırakabilen ama sınırlar da koyabilen, yeniliklere açık değişimi destekleyen ebeveynler olmamız yeterli olacaktır.
Olanı bozmamak yani asıl olan...
Bu süreci hızlandırmak ve sağlıklı yönetebilmek ise veli ve öğretmen eğitimleri ile gerçekleşebilecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.