Öyle bir geçer zaman
1 Ekim, Dünya Yaşlılar Günü'ydü... Aynı gün, aynı zamanda Dünya Çocuk Günü'ydü de...
Tıpkı hayat gibi. Gençlik ve yaşlılık kol kola. Art arda. Hatta iç içe...
Tüm yaşlıların ortak söylemi değil midir, çocukluğum dün gibi demezler mi? Çocukluk anılarını o yıllardaki neşeyle, gözlerinde aynı parıltıyla anlatmazlar mı? Sanki çok kısa zaman öncesinden bahsediyor gibi yıllar öncesine gitmezler mi?
Gerçekten de çok kısa zaman öncesidir anlatılan. Ancak bu, sadece yaşlanınca anlaşılabilir. Zamanın akıp geçmediği, ömürdeki tüm anların iç içe yaşanabildiği de... Kaçırmak istemediğimiz tüm anlar, güzel anılar olarak yıllarca yaşatılır belleklerde.
Yenileri ile birlikte. Birbirlerini besleyerek ,anlamlandırarak...
GÖKYÜZÜN TEMİZSE
Şair söylemiş, 2018'de biz de tekrarlamışız:
Gökyüzü gibidir şu çocukluk demişiz...
Önemine, o gökyüzünü temiz tutabilmenin zorluğuna değinmişiz.
Yaş almış kıdemli büyüklerimiz de hayata tutunmamızı sağlayan köklerimiz. O kökler ne kadar derine inerse, hayatta o denli yükselebilir ve sağlam durabiliriz. Baharlarda çiçek açar, dökülen yapraklarımızın yerine daha sağlıklılarını yetiştirebiliriz. O köklerin değerini bildikçe, sahip çıktıkça ve besledikçe...
Tıp alanındaki gelişmeler ile ömür uzadıkça yaşlı tanımı da değişmeye başladı.
70'ten sonrasına yaşlı der olduk. Dinç ve genç büyükanneler, büyükbabalar var artık çevremizde. Torunları ile gezebilecek, oyunlar oynayabilecek dedeler, anneanneler, babaanneler...
Hatta onların anneleri ve babaları...
Yaşlılarımız kıdemlilerimiz aslında. Yaşam kıdemlileri... Şartları değişse de temel dinamiklerin hep aynı kaldığı hayatların yani.
ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR
Hayata geçirmek istediğim, çalışma arkadaşlarımla planladığımız bir proje vardı...
Büyüklerimiz ile çocuklarımızı bir araya getirecek bu projede, huzurevleri ile anaokullarını ve ilkokulları buluşturmayı hedeflemiştik.
Yaşlılarımız masal anlatsınlar, çocuklarımız da bu masalların unutulmaması için yazıp kitap haline getirsinler demiştik. Hatta bu kitabın resimlerini de öğrencilerimiz çizsinler istemiştik.
Müzikle ilgilenen büyüklerimiz, yine bu alanda yetenekli çocuklarımız ile buluşsalar; ortak koro hatta orkestra kurup yıl boyu çalışsalar, sene sonunda da konser verseler...
Unutulan oyunları büyüklerinden öğrenip, birlikte oynasalar. Yeni anılar oluştururken eskilerini de dinleseler.
Bu projeler bir gün gerçekleşecek, daha da büyüyecek...Yaşlısına değer veren, köklerini benimseyen nesiller yetişecek...
Tarih boyunca hep olduğu gibi...
BÜYÜKLERLE SOHBET
Ebeveynler olarak yapabileceklerimiz ise çok basit ama bir o kadar da gerekli...
İmkanlara göre haftanın ya da ayların belirli günlerini büyüklerimize ziyarete ayırmalıyız.
Gerçek bir ziyaretten ve sohbetten bahsediyorum.
Birkaç gün önceden çocuklarımızı bu ziyarete hazırlayıp, tablet ve telefonlarını da kullanmamalarını sağlarsak; oluşacak sohbete inanın şaşıracaksınız. Çıkışta evladınızın mutluluğuna da. Öğrendikleri de cabası olacak...
Hele o mutlu etmenin verdiği huzur yok mu, işte tam onun ortasında hissedecekler kendilerini. Sevilmenin ve önemsenmenin verdiği özgüvenin de tabi. Toplumumuzun en güçlü yanlarından biri yaşlısından çocuğuna kadar hep birlikte aile olarak kalmayı başarabilmesidir... Eğitimde geliştirilecek projelerle bu gücü sürdürmeli hatta arttırabilmeliyiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.