Odaklanmakta zorlanıyor musunuz? Hedeflediğiniz yoldan çok mu uzaklardasınız?
Farkında olmadan yine yan patika yollara sapmış ve hedefinizden uzaklaşmış mısınız? Tüm hayatınızı etkileyen bu olumsuzlukların sadece hayatınızdaki fazlalıklardan kaynaklanıyor olabileceğini hiç düşündünüz mü? Yani bu fazlalıkların sizin dikkatinizi dağıtabileceğini?
Evet, evet biz yetişkinlerden bahsediyorum. Ve buna çözüm olarak sunulan minimalist akımdan.
Gün geçtikçe yaygınlaşan bu akım, işlevi olmayan her nesnenin hatta her düşüncenin hayatımızdan çıkarılması gerektiğini savunmakta. 'Sadeleşin' diyor yani. Sanırım toplumumuzun değerlerini kısmen hatırlamak anlamına geliyor bu sadecilik. 'Çekmecen dağınıksa kafanı toparlaman pek mümkün olmayacaktır' diyor mesela minimalizm... Hal böyleyken, dolabın kapağını açtığında üzerine devrilen oyuncaklardan zor kurtulan çocuklarımızın dikkat eksikliklerinin artmasını çok da yadırgamamalıyız sanırım. Odasında binbir desenli duvar kağıtlarının, açık ekranların, onlarca kitap barındıran kütüphanelerin içinde dersine odaklanamayışını da.
AZ ÇOKTUR
Minimalist yaklaşımda gereksiz konuşmalara da yer yok . Az sözle çok anlatır minimalist. Size de çok tanıdık geldi değil mi? Özellikle bizim neslimiz 'az çoktur' felsefesi ile büyütülmedik mi?
Özümüzden uzaklaştığımızda, yabancı bir gelenekten gelmiş gibi süslenip püslenip ambalajıyla sunulduğunda anlıyoruz bazen bizi biz yapan değerleri...
Asıl değinmek istediğim ise, okullarda minimalist yaşam...
OKULLAR HAZIRLANIYOR
Yeni eğitim öğretim yılına hazırlıkların hummalı bir şekilde devam ettiği bu günlerde okullarımızın yenilenme çalışmaları da yapılmakta. Okullardaki fiziksel koşulların öğrenci psikolojisi üzerindeki etkisi tartışılmaz. Ancak okulu sevdirmeye çalışırken dikkat dağıtıcı hale getirmemeye de özen göstermeliyiz .
Duvarlar, sıralar ne kadar sade olursa odaklanma o kadar kolay olacaktır kanaatindeyim. Hayal gücüne de yer açılacaktır böylece. Karmaşıklaştırmadan en sade materyaller ile öğrenciye ulaşmak bir çok yükten kurtaracak herkesi...
Öğrencinin kendisinin yapmadığı hazır alınan birçok materyalin faydası da tartışılabilir ayrıca. Zararları ise, en başta sırt ağrısı olmak üzere gün gibi ortada. Hamallığını yaptıkları bir kısım eşyadan kurtulup doğayı aktif kullansa mesela öğrenciler. Bu hafta bir anaokulu öğretmeninden dinledim:
Yeşili ağaç yaprağında, kahverengiyi de toprakta gösteriyorum diyor. Sonra o toprakla oyuncaklar yapıyorlarmış.
Tıpkı bizim çocukluğumuzdaki gibi.
Oyuncakları sadece oyun zamanında sınıfa getiriyorlarmış. Bedenlerini ya da masalarını ritm tutmak için kullanıyor, doğanın müziğini de duyuyorlarmış.
İşte minimalizm böyle bir şey. Sadeliğin içindeki estetiği yakalarken yaratıcılığı harekete geçirebildiğiniz.
İMKAN MESELESİ DEĞİL
Fiziksel koşullarda başlayan sadecilik hareketi hiç kuşkusuz ruha da bulaşacaktır. İmkan ya da imkansızlıkla alakası yok bu akımın. Çok varlıklı olan da, imkanı zayıf olan da bu tarz bir yaşamı seçebilir. Minimalist insan kibirden, egodan uzak; elindekini paylaşmaya hazırdır. Çıkar gözetmez.
Tam da eğitimde edinmeye çalıştığımız kazanımlar bu bahsettiklerimiz.
Elbette eğitim sadece bir akıma bağlanamaz. Ancak bizim özümüzü de oluşturan değerlere çok yakın olan bu ilkelerden yararlanılabilir. Sadeliği hayatlarımıza kattığımızda ayrıntılara da daha kolay hakim olabilecek çocuklarımız.
Yeni eğitim dönemine hem evlerde hem de okullarda hazırlık yapılan bugünlerde, çocuklarımızı okul araç gereçleri ile üstünlük yarışına sokmamak öncelikle biz ebeveynlerin görevi... Paylaşımın önemini hatırlatmak ise hem okulda hem de evde önem kazanmakta.
Doyumsuzluktan şikayet ettiğimiz bugünlerde, azın aslında çok olduğu gerçeğini benimsetebileceğimiz çocuklarla daha güzel bir dünyaya olan umudumuz artacaktır.