Zorbalığa ortak olmak
Arkadaşımın liseye giden bir kızı var.
Hem sporda hem de derslerinde başarılı.
Kendini bilen, herkesin sevgiyle ve imrenerek baktığı pırıl pırıl kız çocuklarından.
Hani her gördüğünüzde maşallah dersiniz ya, işte o çocuklardan...
Ve bu kızımızın ailesi sayesinde tekrar gördüm ki, eğitimde asla tesadüflere yer yok ve aile okul ile birlikte yürüdüğünde eğitim anlam kazanıyor.
Arkadaşım, çok doğal akışında ve kendi yaptıklarını yüceltmeden anlatıyor. Ben ise dinliyorum, 'İşte bu' diyerek tüm takdir ve minnet hislerimle... Kızımızın sınıfında bir öğrenci varmış. Nedenini bilmiyorum ama herkes tarafından dışlanan... Psikolojik zorbalığa maruz kalan... Gittikçe zorbalığın boyutu artmış ve fiziksel şiddete kadar gitmiş. Bir grup çocuk, köşeye sıkıştırıp dövmeye başlamışlar öğrenciyi. Kızımız eve gelip durumu anlatmış.
Siz olsanız duyduğunuzda ne tepki verirdiniz?
EMPATİDEN YOKSUN
Maalesef, bir çok anne baba benzer bir durumda... "Aman kızım bulaşma, uzak dur" diyebiliyor. Bu yüzden empatiden yoksun, duyarsız gençlerle daha çok karşılaşıyoruz artık. Çocuklarımızın başını derde sokmasını istememek bir anne baba için gayet anlaşılabilir, hak da verilebilir. Ancak, buradaki kritik nokta, 'Bulaşma' dediğimizde evlatlarımızı daha büyük bir kaosun içine zorladığımız.
Nasıl mı? Arkadaşıma dönelim tekrar...
Baba olarak ilk tepkisi "Sen ne yaptın?" demek olmuş. Şaşırarak baktım. Sonuçta kız çocuğundan bahsediyoruz ve fiziksel olarak uygulanan şiddetten. Ve belli ki, gözü kara acımasız bir grup öğrenciden.
Kızına demiş ki: Sessiz kaldıysan sen de bu zorbalığa ortaksın! Tepkini göstermeli hatta bu olayı bir öğretmenine ya da okul idaresine duyurmalıydın. Bir daha karşıma bu şekilde gelmeni istemiyorum!
Ne kadar doğru... Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığından uzak, duyarlı bireylerle okullar ve toplum daha yaşanılır olacak.
GLOBAL BİR SORUN
Global bir sorun artık okullardaki zorbalık.
Bir çok ülke bu konuda önlemler alıyor.
Ülkemizde de alınıyor. Ancak dedik ya, eğitimin bir ayağı da aile. Çocuklarımıza evde verdiğimiz ya da vermediğimiz değerlerin yansımasını okullarda görüyoruz. Zorbalar en çok etki altına aldıkları ya da korkup sinen diğer çocuklardan güç buluyorlar. Çocuklarımıza, kötülüğe sessiz kalmamaları gerekliliğini öğretmeliyiz. Aksi takdirde artan şiddet kendisini de mutlaka bulacaktır. Direkt maruz kalan çocuğun yaşadığı travma değil ki sadece zorbalığın etki alanı. Duruma şahit olan her öğrenci de aslında zorbalık mağdurudur.
Okula duyduğu sevgiden tutun da, insanlara ve kendine güven, huzur vb. telafisi hiç de kolay olmayan birçok duygunun kaybına sebep olacaktır yaşananlar... Günümüz okullarında en büyük sorunun zorbalık olduğunu düşünüyorum. Zorbalığın en büyük sebebinin ise değerlerden yoksun nesil olduğunu...
AİLEDE BAŞLIYOR
Ailede verilmeye başlanan değerler okullarda pekiştirildikçe anlam kazanacak.
Çocuklarımızın sınav sonuçlarından önce yaptıkları iyiliklerle ilgilenelim. O iyilikleri ödüllendirelim. Zaten hayattaki mutlulukları da bu özellikler üzerinde şekillenecek.
Büyük başarılarsa amacımız, insani özellikler temelini oluşturmadan ulaşacağımız hedef neye hizmet edecek, sorgulayalım. Unutmayalım ki, psikopatların üst düzey 'CEO'ların, bilim adamlarının özellikleri hep aynı. Aradaki fark, bahsettiğimiz bu değerler ile ortaya çıkıyor. Empatiden yoksun psikopatların etki alanı, aslında duymayan, görmeyen arkadaşlarından geliyor ve o duymazlıktan gelenler de zamanla empati yeteneğini kaybediyor.
İnsan olmanın en önemli özelliğini yani.
Hem zorbanın hem de direkt ya da indirekt mağdurların topluma yararlı hale getirilmesinin yolu sadece okuldan değil, aileden de geçiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.