Degerinizi biliyorlar mı?
İngilizcede kendini evinde hisset diye bir deyim vardır.
Kendimizi en güvende, en mutlu ve huzurlu hisettiğimiz yerlerdir evlerimiz çünkü.
Sevdiğimiz ortamları anlatırken, bu yüzden 'kendimi yuvada gibi hissettim' deriz.
Rahat ve özdeğerimizin farkında olduğumuz yerlerdir genellikle ev gibi hissedilen ortamlar. Yani size değerli olduğunuzu hissettiren daha doğrusu hatırlatan kişilerle birlikte olmanın keyfidir bahsettiğiniz.
En büyük sosyal ihtiyaçlarımızdan biri değer görmek olmalı. Tüm çatışmaların, kaprislerin, rekabetlerin hatta hırsların temelinde değer görme isteği yatıyor olabilir...
Oysa ki, bir bakış, gülüş, sohbet, minik jestler, dikkatle dinleme değer görmek ve göstermek için yeterli. Hele de karşınızdakine vakit ayırıyorsanız... Zamanın nakit olduğu bu devirde, başkasına vakit ayırmak verilecek en büyük hediyelerden.
Gerçek anlamda, tüm dikkatinizi karşınızdakine vererek, araya telefon görüşmesi ya da mesaj sokmadan demek istediğim.
Bir arkadaşıma onu çok mutlu eden bir mesaj gelmiş... Anlatırken bile tekrar tekrar seviniyordu. Gelen mesaj, üniversiteyi kazanan oğlu için tebrik mesajıymış. Ama öyle bir mesaj ki, kelime kelime dokunmuş ve belli ki vakit harcanmış. Emojilerle derdimizi anlatmaya çalıştığımız, kısaltmaları bolca kullandığımız bir dönemde söyleşi tadında mesaj göndermek, önemsediğini ve değer verdiğini hissettirmenin en etkili yollarından değil mi? Hele de o yazıda size ait duygular, gözlemler varsa...
Çocuklarımıza da ayıramadığımız zamanın bedelini ödediğimize inanıyorum... Üstelik onlar en değerlimizken. Değer vermek kadar bu sevgiyi göstermek de önemli.
Çok önemsediğimiz, okullarda özgüven gelişimi için sıkı takip ettiğimiz çocuklarımızın öz değerlerini alacakları ve görecekleri yerler aslında evleri. Kendilerini güvende, huzurlu, değerli hissetikleri ailelerinde özgüven kazanacaklar yani.
Sonrasında, başkası sesini yükseltti diye kaybedeceği bir özgüven de olmayacak o, inanın. Saygı gördükleri kadar saygı gösterecekler.
Dinlemeyi bilecekler, konuşmayı da... Gerçek iletişimi, empatiyi, saygı ve sevgi göstermeyi evde öğrendikleri kadar uygulayacaklar okullarında da. Sonrasında zaten, evinde gibi hissettirecektir onlara öğretmenlerimiz.
OKUL BASLARKEN
Pazartesi uzaktan eğitim başlıyor.
Yaz tatilinin ardından zaten yeni olan sisteme adaptasyonları daha da zor olabilir. İlk günlerde değerlilerimize sabır ile daha çok vakit ayırmamız gerekecek..
Tatil ödevini tamamlama telaşındaki oğlumun en başarılı olduğu ders olan matematikteki eksiklerini gördüğümüzde, itirafı ile aslında bizi çok da şaşırtmadı.
Uzaktan eğitim sırasında telefon vb. ile ilgilendiğini, dersi dinlemediğini anlattı. İlkokul ve ortaokuldaki çocuklara kuralların bugünden itibaren hatırlatılıp tekrar belletilmesi, ders sırasında onu çeldirecek malzemelerin odasında bulunmaması çok önemli. Ve tabii sizlerin de kontrolü. Malum, bilgisayarlarından da dersi dinliyor görünürken alttan oyun açabiliyorlar.
Bizlerin ders kitabı arasına koyduğumuz romanların modern versiyonu yani...
Süreç çok yeni ve ne kadar süreceği belli değil. Önceliğimiz sağlık, çocukların okullarına kavuşması dileğimiz. Ancak uzaktan eğitim de devam edecekse, çalışma disiplinlerini evde sağlamak bizlere düşüyor. Unutmayalım, okul fiziki yapılar değildir. Öğrenilen her mekan okuldur. Önemli olan öğrenme disiplinini yerleştirebilmek.
Bir de merak duygusunu..
Bu vesile ile yeni eğitim öğretim yılının başta çocuklarımız olmak üzere herkes için verimli geçmesini diliyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.