Hayat keşiflerle geçiyor. Ya da keşfettikçe hayatı anlamlandırıyoruz.
Merak duygusunu yaşadıkça yani. Keşfetmeye kendimizden başlamalı. İnsanın kendini keşfetmeye başlaması yaratıcılık potansiyelini de artırmakta. Her gelişim kendimizde başlıyor yani. İlk olarak insan kendini bilmeli özetle. Eksikleri ve yetenekleri ile, en objektif halini. Ama dışarıya tamamen kapanmak da sağlıksız elbette.
Başkalarını bilmek de hem kendimize yolculuğu kolaylaştıracak, hem de yeni vizyonlar kazandıracak çeşitli alanlarda. Yakaladığımız herkese bir soru sorsak, hepsi kendi dünyasından bize bir kapı açacak mesela. Kendi iş, okul, aile çevrenizden yani ekosisteminizden farklı kişiler ile yapacağınız sohbetler bakış açımızı genişletip bizi zenginleştirecek. Her insan ayrı bir dünya çünkü. Liderlikte 10. adam kuralını birçoğumuz bilir. Yanınızdaki dokuz kişi sizi onaylıyorsa, 10. kişiyi bulup farklı düşünme görevi vermek zorundasınız. Aksi takdirde kaçınılmaz olarak köreleceksiniz. Hissedilen sıkıntı ve acıları değişimin ilk adımı olarak görmek, keşfetmenin de başlangıcı. Bu acılar değişim için pusula olabilir.
İNSANLAR ARACILIĞIYLA
Keşfetmenin en keyifli yolu ise insanlar aracılığı ile yapılanı olmalı. Doğru yerde doğru insanlarla birlikteyseniz keşfetmek için çok iyi bir yerde olabilirsiniz.
Çok fazla çaba sarf etmenize gerek kalmadan keşfettikleriniz hayatınıza renk ve anlam katacaktır bu ortamda. Sadece doğru yerde olmak bile keşfetme ihtiyacınızı karşılayabilir.
Ve tabi doğru insanlara hayatımızda yer açmalı. Yaşanan sıkıntılarda benzer sorunları yaşamış insanları takip etmek de önemli. Eksikliği ya da rahatsızlığı hissetmekle çıkılan yolculukta keşfettiklerimiz, sorunla alakasız görünse bile çözümü bize sunabiliyor.
Haruki Murakami'nin koşmasaydım yazamazdım demesi gibi yani. Birçoğumuzun aklına en yaratıcı fikirler spor yaparken, müzik dinlerken ya da bunlar gibi alakasız görünen işler sırasında gelmiyor mu? Belki de sorundan bir süreliğine uzaklaşmak yeni keşiflerin kapısını aralıyor. Yani farklı gibi görünen meseleler keşif yolculuğunda asimetrik etki yaratabiliyor.
KEŞFİN DİĞER YOLU
Keşfetmenin bir diğer yolu ise makinalardan geçiyor... Günümüzde keşfetme noktalarını dijital dünyada algoritmalar belirliyor. Hangi müzik dinlenecek, hangi yazarın paylaşımları görülecek sorusunun cevabı hep algoritmalarda gizli. Bu yüzden bir bilgiyi ararken dakikalarca takılıp kalıyoruz sosyal medyada. Bu noktada algoritmayı da eğitmek gerekiyor.
Bu içerik hoşuma gitmedi benzeri seçenekler algoritmayı da istediğimiz yönde değiştirebilecek, bu sayede ilgi çekici ama vakit çelici videolardan kurtulabileceğiz.
Yeni yazar ya da müzisyen keşfederken bile algoritmalar devrede çünkü.
Yani içerik tüketirken keşfetme yolculuğuna çıkıyoruz. Dünyayı geliştiren elbette keşifler. Teknolojik, psikolojik, sosyolojik, tıbbi, ya da içsel keşiflerimiz...
Veya daha sayamadığımız nicesi...
Merak duygusunu canlı tutabilen keşfetmeye devam edecek. Keşfettikçe hayatı zenginleşecek... Çocuklarda doğal olarak var olan merak duygusunu köreltmemek aksine beslemek bu yüzden çok önemli. Bir öğretmen, öğrencisine girdiği her ortamda bir soru sorma ve cevabını dinleme alışkanlığı kazandırdığında işinin yarısını bitirmiştir zaten. Temel değerleri verip merak duygusunu beslemek gittikçe karmaşıklaşan eğitim sisteminin çözümü belki de. Merak duygusunun peşinde koşan çocuk, değerleri ile öğrenecek zaten...