24 büyük ülke arasında bir araştırma yapılmış, Birleşik Krallık halkı küresel olarak en güvenen ülkelerin başında yer almış. Farklı milletlerden insanlara, ilk kez tanıştıkları ya da şahsen tanıdıkları insanlara karşı uluslararası düzeyde çok yüksek güvene sahip oldukları ortaya çıkmış.
Daha genel olarak, "çoğu insana güvenilebilir" hisseden İngilizlerin oranı şu anda oldukça yüksek. İngiltere halkının %84'ü özellikle başka bir uyruğa sahip insanlara da güvendiğini söylüyor. Ancak sadece bu çizgisiyle değil, aynı zamanda sosyal güvenin en büyük istatistiki artışına sahip ülkelerinden biri olarak da öne çıkıyor. ABD'yi geride bırakıyor ancak Yeni Zelanda, Avustralya ve Kanada gibi diğer ülkelerin gerisinde kalmaya devam ediyor. Gelelim ülkemize! Ülkemizde ise insanlara güven oranları açısından farklı jenerasyonlar arasında büyük farklılıklar var araştırmalara göre. Şöyle ki, 35 yaş altı insanların diğer insanlara karşı güven oranı %14 iken, 35-49 yaş aralığındaki insanlarda bu oran %7'ye kadar geriliyor.
50 yaş üstünde ise diğer lerine güvenme oranı %24'e kadar çıkıyor. Türkiye, 30 ülke arasında, 35-49 yaş aralığındakilerin topluma karşı olan güven oranının %10'un dahi altında olduğu tek ülke. Şüphesiz güven duygumuzun zedelendiği bir çağda yaşıyoruz. Ancak hala umut var!
EĞİTİM ÖNEMLİ
Tam da bu noktada Birleşik Krallık'ın güven duygusu açısından uluslararası platformda en yüksek sıralarda yer almasının nedenlerinden bahsedeceğim. En önemli neden şüphesiz eğitim!
Çocuklara güven kavramını öğretmenin, onların duygusal ve sosyal gelişimlerinin önemli bir parçası olduğunu biliyoruz. Ancak çocuklarımızın kime güvenip kime güvenmemeleri ya da kimlere karşı dikkatli olmaları gerektiğini anlayabilmelerine yardımcı olacak birkaç önemli yöntem var.
Londra'da tecrübe ederek öğrendiğim bu yöntemleri sizlerle de paylaşmak istiyorum. İlki güvenilir davranışı örnek alma konusu. Yani çocuklarımıza rol model olabilmek. Çünkü çocuklar bizleri gözlemleyerek çok şey öğrenirler. Çocuğumuzun istediğimiz türden bir hayat sürmesini ve bizim istediğimiz gibi bir insan olarak yetişmesini sağlamak için ona model oluşturabilmeliyiz. Olumlu davranışlar, ahlak ve başa çıkma becerileri sergileyerek, bunları çocuğumuzun kişiliğine, değerlerine ve hayata bakış açısına, sözlü talimatların asla başaramayacağı kadar derin ve güçlü bir şekilde entegre edebiliriz. Diğeri soruların gücü ile ilgili. Eleştirel düşünmeyi öğretirken sorular sormak önemlidir: "Bu kişiyle kendini güvende hissetmeni sağlayan şey nedir?" veya "Bu bilginin doğru olduğunu nasıl biliyorsun?" gibi sorular. Duygularımızı ve sezgilerimizi tartışabilmeliyiz: Güven hakkında çocuklarımızla bolca konuşmalar yapmalı ve onların bu konuya dikkatlerini kitaplardan, filmlerden veya gerçek yaşam durumlarından örnekler vererek çekmeliyiz.
STRATEJİLER
Sınırları öğrenmeleri için özel bir çaba harcamalıyız: Onlara kişisel alan ve fiziksel sınırlar hakkında bilgi vermek ve rahatsız edici durumlara hayır deme hakkına sahip olduklarını vurgulamak hayati derecede önemlidir. Farklı ilişki türlerini çocuklarımızla tartışmak: Tanıdıklar ile arkadaşlar arasındaki farkı vurgulamaksa diğer konu. Güvenilir özelliklerin ne olduğunu kelimelerle ifade edebilmeli ve anladıklarına emin olmalıyız. Açık iletişimi devamlı olarak teşvik etme yoluna gitmeliyiz. Güvenli bir alan yaratmak önemlidir: Çocuklarımızı yargılanma korkusu olmadan duyguları ve deneyimleri hakkında konuşmaya teşvik etmemiz gerek. Gerçek hayat senaryolarını kullanarak etkili olabiliriz: Güven ve ihanet içeren durumları örneklemek için hikayeler veya gerçek hayat örneklerini kullanalım. Arkadaşlıklarını gözlemlemeyi ihmal etmeyelim: Güvenilir davranışlar sergileyen arkadaşlar seçmelerine yardımcı olmak için öncelikle olumlu ilişkilere teşvik etmeliyiz. Bu stratejiler çocuklarımızın güven konusunda ayrıntılı bir anlayış geliştirmelerine yardımcı olacaktır. Böylelikle kime güvenecekleri ve ilişkilerini nasıl yönetecekleri konusunda bilinçli kararlar almalarını sağlayabilir,bizler de daha güvenli bir toplum için büyük büyük adımlar atmış olabiliriz.
YENİ BİR DÜNYA
Hatırlayalım ki güven, büyük bir kayadan çok binlerce çakıl taşı gibi. Güvendiğimizde daha fazlasını başarabiliriz, zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkabiliriz. Bu hayatta tek başımıza olmadığımızı anlarız.Çünkü birine güvendiğimizde, en derin, en karanlık sırlarımızı emanet edebilir ve makyajlanmamış halimizi görmesine izin veririz. Biliriz ki onlar bizi gerçekten, biz olduğumuz için görür. Bu, bizim için artık yalanın, maskenin olmadığı anlamına gelir. Olduğumuzdan farklı biri gibi görünmemek, kendimize ve başkalarına karşı dürüst olmak, hayatımızdaki en öğretici, en özgürleştirici ve derin deneyimlerden biri. Güvenmek bize hayat hakkında da olumlu bir görüş kazandırır. İlişkilerimizde emniyet hissini artırırken, savunmacı ihtiyaçları azaltır. Bir başkasının motivasyonlarından, niyetinden veya gelecekteki davranış ya da eyleminden asla emin olamayız, bu bir gerçek. Ancak gündelik hayatımızın devamı için güven ve güvensizlik arasında bir seçim yapmamız şart. İçimizdeki şüpheyi yok ederek ya da azaltarak yaşamak bizi hayata karşı daha pozitif kılıcaktır. Özetle, çevremizdeki insanların genel olarak güvenilir olduğunu düşünmeye başladığımızda, dünyaya dair tüm görüşümüz değişir. İster beğenelim ister beğenmeyelim, güven kendi mutluluğumuz için gerekli öncelikle. Kendimize en mutlu, en başarılı versiyonlarımız olmaya çalışma borcumuz var ve bu mutluluğun temeli de güvenden geçiyor. Ne demişler ! "Bana sadece güven ver, ben sana yeni bir dünya inşa ederim."
