ABD'nin küresel nüfusunun kıymetinin sorgulandığı (HEGEMONİK
GÜCÜ) bir dünyada yaşıyoruz. Yeni Dünya Düzeni inşa ediliyor. Bir tarafta Amerika-Avrupa, diğer tarafta Çin-Rusya'nın başını çektiği İKİ KUTUP var. Küresel güçler bildiklerini okuyor, Başta Türkiye, BÖLGESEL İTTİFAKLARI, Gazze, Ukrayna ve diğer yerlerdeki yıkıcı savaşlar Washington'ın oynadığı rolün değeri konusunda rahatsız edici soruları gündeme getiriyor. Dünyanın yaşamakta olduğu böyle bir kritik virajda, BUGÜN Amerika Başkanlık seçimleri yapılıyor. ABD yeni başkanını seçerken, seçim sonuçları dünya çapında jeopolitiği, küresel siyaseti, jeoekonomileri ve ticari ilişkileri etkileyecek potansiyele sahip. Kamala Harris mi Trump mı? seçilecek? Sonuç 6 Kasım Çarşamba günü öğle saatlerinde belli olacak. Yeni ABD Başkanı elbette, Türkiye ve yakın coğrafyasını çok yakından etkileyecek.
Niçin? Çünkü, Türkiye'nin kuzeyinde Rusya-Ukrayna Savaşı'nda Amerika- NATO başaktör, güneyimizde siyonist Netanyahu- İsrail, İslam coğrafyasını kana buluyor, Arz-ı Mevud hayaliyle etrafındaki ülkelere saldırıyor, burada da Amerika başaktör. DERİN ALMANYA'NIN TÜRKİYE ÖNGÖRÜSÜ
ABD seçimlerinden bir gün önce, Amerika-NATO'nun eşgüdümünde olan derin Almanya'nın sesi DOYÇE WELLE, TRUMP GELİRSE TÜRKİYE'YE
ETKİSİ ne olacak başlıklı manidar bir analiz yayınladı. "Kamala Harris'in, Biden yönetiminin bir devamı olarak, serbest ticaret yanlısı politikaları sürdüreceği öngörülürken; yüksek tarifelerle şirketleri ABD'de üretim yapmaya teşvik edeceğini açıklayan Donald Trump'ın yine korumacı politikalar uygulaması bekleniyor. Peki Trump'ın yeniden başkan seçilmesi halinde Türkiye ekonomisini neler bekliyor? Başkan Recep Tayyip Erdoğan, eylül ayında ABD'deki temasları sırasında yaptığı açıklamada, ABD ile olan 30 milyar dolarlık ticaret hacminin, 100 milyar dolar seviyelerine çıkarılabileceğini belirterek "Seçimler sonucunda başkan kim olursa olsun, Amerika'ya bakışımız ve ilişkilerimizdeki üst düzeyli diyaloğumuz değişmeyecektir" ifadelerini kullanmıştı.
ABD ile Türkiye arasında gerçekleşen ticaret 2023'te yaklaşık 30 milyar 660 milyon dolar seviyesinde oldu. Bunun 15,8 milyar doları ithalat, 14,9 milyar doları ihracat olarak gerçekleşti. Demokratların adayı Kamala Harris'in, Biden yönetiminin bir devamı olarak, serbest ticaret yanlısı politikaları sürdüreceği öngörülürken; yüksek tarifelerle şirketleri ABD'de üretim yapmaya teşvik edeceğini açıklayan Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump'ın yine korumacı politikalar uygulaması bekleniyor.
JEOPOLİTİĞE ETKİSİ
Kamala Harris veya Trump'ın dünya jeopolitiğine etkisi ne olacak? Trump'ın NATO'dan ayrılma tehdidinde bulunduğunu hatırlatan Kamala Harris, rakibinin Putin'i de Ukrayna'yı işgal etmeye teşvik ettiğini ileri sürüyor.
"Trump döneminde artan güvenlik odaklı dış politika anlayışı mevcut düzeninin bozulmasına yol açmıştı. Amerika'nın her zaman dünyanın en güçlü, en ölümcül savaş gücüne sahip olmasını sağlayacağım" ifadelerine yer veren Harris, Başkan seçilmesi halinde askeri harcamalara kısıtlama getirmeyeceği mesajını verdi. Türkiye ile iyi ilişkiler kurmaya çalışsa da, 4 yıllık süre içerisinde ülkeye yönelik artan yaptırım eylemleri ve sert söylemleri ile dikkat çeken Donald Trump, derin çatlaklıklar ve çalkantılı krizlere neden oldu.
Trump döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin kurumsal zemini epey zayıfladı. En önemli sorunlardan biri, ABD'nin "DEAŞ ile mücadele" bahanesiyle Suriye'de YPG/PKK terör örgütüne verilen destek oldu. S-400 anlaşması, ABD tarafından büyük bir yaptırım (CAATSA) ile sonuç bulmuştu.
Trump'ın imzasıyla yürürlüğe giren CAATSA'nın (Amerika'nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası) Türkiye'ye karşı uygulanmasını talep etmişti.
Donald Trump, Türkiye'ye yönelik olumlu yaklaşımına rağmen "Türkiye'ye 5 kez yaptırım uygulamış Başkan" olarak tarihe geçmişti. ABD'nin, 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kadar varan FETÖ faaliyetleri de iki ülke arasındaki ilişkilerde 4 yıl boyunca masaya gelen konu oldu.
Dolayısıyla Trump'ın, Türkiye'ye yönelik Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) kurucusunun ABD'den iadesi 7 kez istenmesine rağmen olumsuz sonuçlanmıştı. İki ülke arasında son yılların en derin çatlakları ve en çalkantılı ilişkileri Trump döneminde meydana geldi.
KAMALA HARRİS BİDEN'IN DEVAMI MI OLACAK?
Kamala Harris'in seçilmesi, stratejistler tarafından şöyle değerlendiriliyor: "Joe Biden ile Türkiye arasında dönemsel olarak yaşanan önemli ayrışmalarda dikkat çekmektedir. Örneğin, Biden, Ocak 2020'de yaptığı bir görüşme sırasında Erdoğan'ı 'Demokratik yollarla görevden uzaklaşması için Türk muhalefetini destekleyebileceklerini' ifade etmişti. CAATSA yaptırımlarını uyguladılar.
Suriye'de Amerika'nın aparatı PKK/YPG-SDG'ye uydu devletçik kurma planlarını Türkıye önemli oranda durdurdu. Ama,en büyük problem PKK/YPG uydusu olacak.
Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile yaşanan sorunların yanında Amerika'nın İsrail-Kıbrıs-Yunanistan hattında olası gelişmeler, Doğu Akdeniz'in enerjisine çökme konusundaki olası gelişmeler önümüzdeki dönemin önemli başlıkları olacak. Netanyahu'nun Suriye'de ABD APARATI PKK/ YPG-SDG ile birlikte, işgale yönelmesi, İKİNCİ İSRAİL olacak PKK uydu kantoncuğunu asla kurdurmayacağı önümüzdeki günlerin en kritik kavşağıdır.
Biden yönetimi ile aynı görüşte yer alacağı değerlendirilen Harris yönetiminin varlığını derin Amerika'da çok etkileyeceği biliniyorsa da TÜRKİYE'NİN KARARLI DURUŞUNU HİÇBİR DİNAMİK DEĞİŞTİREMEYECEKTİR.
SONUÇ
TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZ YÜRÜYÜŞÜ...
Geleceğin dinamiklerini stratejik düşünceyle değerlendiren stratejistlere göre, Kamala da gelse Trump da gelse Türkiye için fark etmeyecek.
Çünkü, Başkan Erdoğan liderliğinde Türkiye, mevcut uluslararası konjonktürde ulusal çıkarlarını Amerikan müttefikliğinin üstünde tutuyor.
Bu kapsamda otonom güvenlik arayışına karşılık kendi savunma sanayiindeki önemli atılımlar atıyor, çok yönlü dış politikaya yönelik hamlelerini sürdürüyor. Türkiye Doğu ile Batı arasında yürüttüğü dengeli dış politikası, Ankara merkezli ve kritik konularda dışa daha aza bağımlı hale getirme hedefi aynen devam edecek. Washington'ın PKK/YPG ile olan işbirliği, Fethullah Gülen'e karşı süren desteği sadece Ankara için değil Türk kamuoyunda uzun yıllardır bağlı olduğu Amerikan Rüyası'ndan kopuşa neden olmaktadır. Büyük Türkiye yolunda daha özgüvenli adımlarla yürüyen yolunda Ankara, her kim Başkan seçilirse seçilsin ABD ile devam eden sorunlarla mücadele etme gücünü gösterecektir. ABD'DE KİM GELİRSE GELSİN, TÜRKİYE 2071 KIZIL ELMA HEDEFİNE YÜRÜYECEKTİR. NOKTA.