Bülent Erandaç

Dünya siyasetinin gözü Ankara’da

2025 yılı Ocak ayında, dünya siyasetinin kalbi Ankara'da atacak. ABD Başkanı Trump 20 Ocak'ta koltuğuna otururken, Rusya lideri Putin ve Çin lideri Şi Cinping'in, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın misafiri olarak Ankara'ya gelecekleri belirtiliyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da 2025 yılı ortalarında yapılması beklenen Şangay Grubu Zirvesi'ne katılması bekleniyor. Erdoğan'ın "Irak-Suriye arasında güvenlik sınırı tamamlanacak" açıklamaları ile Putin ve Şi Cinping'in Ankara ziyaretlerini birlikte okursak, Ortadoğu'nun geleceğine ilişkin önemli gelişmelerin Ocak ayında ele alınacağını görebiliriz. Özellikle Putin'in Ankara ziyareti, Suriye'nin geleceği bakımından önemli gelişmelere konu olacak.
ASTANA FORMATI
Kazakistan'ın başkenti Astana'da, Suriye garantörleri Türkiye, Rusya ve İran, geçtiğimiz perşembe günü Suriye'nin geleceğine yönelik toplantıda çok önemli kararlar aldılar. Astana formatındaki Suriye Zirvesi'nin 23'üncüsünün, 2025 yılının ilk yarısında Moskova'da gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı.
Kazakistan'daki Türkiye, Rusya ve İran'ın garantörlüğünde oluşturulan Astana formatındaki Suriye konulu Yüksek Düzeyli Toplantı'da, Suriye'deki ihtilafın kapsamlı çözümünün tek yolu olan siyasi sürecin canlandırılması imkanları üzerinde duruldu. Bildiride, Suriye krizinin kalıcı çözümünde Astana Süreci'nin öncü rolüne vurgu yapıldı. Suriye'deki krizin sonuçlarının aşılması için elverişli koşulların yaratılması ve istikrarın sağlanması için çabaların artırılması gerektiğine işaret edilen bildiride şunlar kaydedildi: "Terörle mücadele edilmesi, BMMYK katılımıyla Suriyelilerin güvenli, gönüllü ve onurlu geri dönüşü için uygun koşulların oluşturulması, siyasi sürecin canlandırılması ve tüm Suriyelilere insani yardımın engelsiz aktarılmasının sağlanması için Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin karşılıklı saygı, iyi niyet ve iyi komşuluk ilişkileri temelinde yeniden tesis edilmesine yönelik çabaların sürdürülmesinin önemi vurgulandı."
YENİ GERÇEKLİKLER
"İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki (İGAB) durumun ayrıntılı olarak gözden geçirildiği ve İdlib'e ilişkin tüm anlaşmaların tam olarak uygulanması suretiyle sahada sükunetin korunması gerekliliğinin altının çizildiği bildiride, "Üçüncü tarafların mevcut durumu daha da istikrarsızlaştırabilecek yıkıcı faaliyetlerine mahal verilmemesine işaret edildi. İGAB içinde ve dışında sivillere tehdit oluşturan terör gruplarının varlığı ve faaliyetlerine ilişkin ciddi endişeler dile getirildi. İnsani durum dahil olmak üzere, İGAB içindeki ve çevresindeki durumun sürdürülebilir şekilde normalleşmesini sağlamak için daha fazla çaba gösterilmesi konusunda mutabakata varıldı." ifadelerine yer verildi. Suriye'nin kuzeydoğusundaki gayrimeşru öz yönetim teşebbüsleri dahil olmak üzere, terörle mücadele ve yerel seçim girişimi kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü teşebbüsün reddedildiği kaydedilen bildiride, "(Ülkeler) Suriye'nin birliğini zayıflatmayı amaçlayan ve Fırat'ın batısından da gerçekleşen sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere komşu ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit eden ayrılıkçı gündemlere karşı koyma kararlılıklarını yeniden teyit etti." ifadeleri kullanıldı.
Bildiride, Suriye Anayasa Komitesi'nin Suriye'de siyasi çözümün teşvik edilmesindeki önemli rolünün altı çizildi ve Suriyeli tarafların yapıcı yaklaşımını sağlayarak komitenin çalışmalarına bir an önce yeniden başlaması ve Yazım Komisyonu'nun 9. turunu gerçekleştirmesi çağrısında bulunuldu.
FİDAN'IN ESAD YORUMU
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme konusundaki sözlerini değerlendirdi. Bakan Fidan, "Burada Cumhurbaşkanımız kamuya açık bir şekilde irade beyanını en üst düzeyde yaptığı için demokratik bir ülkenin liderinin böyle türden bir açıklama yapması çok kıymetlidir. Bir de aslında bu biraz da oyun değiştirici bir hamle oldu. Beklenmedik bir anda Cumhurbaşkanımız şunu söyledi: 'Oturalım, irade sahipleri kimse. Biz çözelim' dedi."
Bakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşmeye ilişkin sözlerini şöyle değerlendirdi: "Orta Doğu'da bazı ülkelerde problemler olabilir. Daha büyük savaşlar da çıkabilir. Burada Cumhurbaşkanımızın aslında yürütülen bütün süreçleri her zaman yaptığı gibi yani liderlik tarzıdır. Birdenbire bir bakarsanız işi öyle bir noktaya çıkartır ki orada zaten en son noktaya gelmişsinizdir. Atılması gereken en ileri adım atılmıştır. Nitekim bu bizim işimizi de kolaylaştırıyor. Çünkü bunlar siyasi iradenin netleşmesini gerektiren konular. Ben yıllar içerisinde çok çetrefilli, çok problemli konuların içerisinde özel temsilci, ara bulucu olarak da bulundum. Türkiye'yi direkt ilgilendiren, doğru ilgilendiren taraf olduğu, olmadığı birçok konuda. Bunların hepsinde aslında bir numaralı konu irade beyanıdır.
OYUN DEĞİŞTİRİCİ
Burada Cumhurbaşkanımız kamuya açık bir şekilde irade beyanını en üst düzeyde yaptığı için demokratik bir ülkenin liderinin böyle türden bir açıklama yapması çok kıymetlidir. Bir de aslında bu biraz da oyun değiştirici bir hamle oldu. Beklenmedik bir anda Cumhurbaşkanımız şunu söyledi: 'Ya ben adamlarıma izin verdim, yıllardır sizinkilerle görüşüyorlar. İşte İranlı'yla görüştürüyorsunuz, Rus'la görüşüyoruz, istihbaratçı görüşüyor, asker görüşüyor, diplomat görüşüyor, o yapıyor, bu yapıyor. Bu süreçleri değer verir profesyonel süreçlere ama sonuçta ne çıkıyor ortaya?
Bir konu bir türlü çıkmıyor. O zaman oturalım, irade sahipleri kimse. Biz çözelim.'

İÇ SAVAŞ DONDU
Şimdi kendisi, malumunuz, Astana sürecine Putin'le beraber öncülük etti. İran, Türkiye, Rusya, üç lider oturdu. Bir süreç başlattı. Biz de yıllarca bunun altını doldurmaya çalıştık. Geldiğimiz noktada Suriye'de iç savaş dondu. Daha fazla insan yüksek miktarlarda ölmüyor. Daha fazla yerinden edilme hukuku bulunuyor. Trajedi bir miktar azaldı. Şimdi ama daha ileri bir çözümün mümkün olması için gerekli adımların atılmadığını görüyoruz.
Burada esas itibariyle şöyle bir husus var. Bunu ben Arap Ligi'ne Suriye'yi tekrar geri almada etkin rol oynayan Arap kardeşlerimizle de konuşuyorum.
Suriye rejiminin yurt dışındaki 10 milyon civarındaki Suriyeliyi tekrar Suriye'ye getirmek konusunda bir tercih yapması gerekiyor artık."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.