Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde yer alan 12 katlı Grand Kartal Otel'deki yangın, büyük bir felakete yol açtı. Sömestr tatili nedeniyle otelde konaklayan 237 kişi, alevlerin hızla yayılmasıyla adeta can pazarı yaşadı. Otelin ahşap dış cephesi nedeniyle yangın hızla büyüdü, birçoğu ise panik içinde camlardan atlamak zorunda kaldı.Yangın sonucu 76 insanımız hayatını kaybederken, 51 kişi de yaralandı. Yaşanan büyük felaketin ardından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 5 Bakan'ı Bolu'ya gönderdi. Devlet tüm imkânlarıyla müdahale etti. Türkiye genelinde bir günlük millî yas ilan edildi. Erdoğan, dün de yangında vefat eden, Gültekin ailesinden 8 vatandaşımızın Bolu'daki cenaze namazına katıldı. Bolu Kartalkaya Grand Kartal Otel'deki büyük yangın, soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Türkiye, yangında yitirdiğimiz 76 canımız için gözyaşı dökerken, bu facianın neden çıktığını ve sonuçlarının neden bu derece ağır olduğunu sorguluyor.
AKILLARDAKİ SORULAR
Herkesin aklındaki sorular: Bu kadar kayıp neden, sorumlu kim, denetleme zaafı var mı, varsa niçin aşılamıyor, yangın ihmallerden dolayı mı çıktı, söndürme neden bu kadar uzun sürdü, bir daha benzer bir facianın yaşanmaması için neler yapılmalı? Hakkın rahmetine kavuşan vatandaşlarımızı geri getiremeyiz. Acılarını kalbimizde yaşarız. Bir gerçekle karşı karşıyayız. Kartalkaya felaketinden alınacak çok ders var. Turizmde büyük gelişme gösteren, giderek daha da büyümesi gözlenen Türkiye'mizde, otellerde yangın güvenliği ne kadar sağlam? Sorusu akıllarda dolaşıyor. Evet, otellerde yangın güvenliği çok önemlidir. Yangın gibi acil durumlarda hayat kurtaran önlemler, herkes için hayati önem taşıyor. Otel sahibi, otel müdürü, teknik müdür, oteldeki tüm çalışanların ve misafirlerin can güvenliğinden sorumludur. Yangın sistemi sadece bir kere lazım olacaktır. Pahalı diye gereksiz bulan veya gerekli bakımları yaptırmayan oteller çok büyük risk altında.
EKİPMAN EKSİĞİ
Mevzuatlara bakıyoruz, gayet iyi. Uygulamada maalesef başarılı değiliz. Mevcut yangın yönetimlerinin yetersiz kaldığını görmekteyiz. Yangınların yıkıcı hale dönüşmesinin en büyük nedenlerinden biri, belediyelere ait bütçelerin önemli bölümünü itfaiye teşkilatlarına ayıramamaları veya ayırmamalarıdır. Yangınlara karşı hazırlıklı olunacak ekipman konusunda yetersiz kalışıdır. Türkiye'miz bugün, insansız hava araçları imalatında dünyanın en başarılı ülkesi. Robot teknolojisi gelişiyor. Teknoloji bakımından çok başarılı olan Türkiye'mize, otel yangınlarında onlarca vefatla karşılaşması yakışmıyor. Sorun daha girift bir hâl alıyor, yangının bütüncül yönetimine doğru bir dönüşüm gerekiyor. Çünkü yangınlar Yeni Çağda, bir güvenlik meselesi haline gelmiştir. Yangınlara karşı BÜYÜK VİZYON-BÜYÜK PLAN KOYMAMIZ gerekiyor. Devletimiz hazırlayacağı, Kamu-Yerel Yönetimler ORTAK-AYNI ÇATI ALTINDA (AFAD GİBİ) YANGINLA MÜCADELE PROGRAMI ortaya konmalıdır.
MÜCADELE PROGRAMI
Sırasıyla 1-Yangın öncesi 2-Yangın sırasında geliştirilmiş itfaiye teşkilatları ile yangına müdahale 3- Yangın sonrası, olmak üzere geniş perspektifli program hazırlanmalıdır. İstanbul Üniversitesi Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Programı Başkanı Dr. Erhan Bakırcı, Kartalkaya felaketiyle ilgili dikkati çeken değerlendirmeler yaptı: "Bu olayı, Türkiye'deki yangın güvenliği algısının ne kadar zayıf olduğunun ve buna karşı alınan önlemlerin ne kadar yetersiz olduğunun açık bir kanıtı olarak görüyorum. Bu risk, maalesef hem otellerde hem alışveriş merkezlerinde oldukça yüksek. Burada yangın güvenliği açısından bir takım sıkıntılar olduğu açık. Bu tahliyelerin hızla olması lazımdı. Biliyorsunuz, yangın güvenliği üç temel ayak üzerine oturur: Bir algılama, iki ihbar, üç söndürme. Bu kadar büyük can kaybının meydana gelmesi, bu üç adımda çeşitli eksikliklerin olduğunu bize söylüyor. Ama tabii olay yerini incelemeden, yanan binayı incelemeden, bu konuda kesin bir yorum yapamayız. Ancak bir eksiklik kanaatine varmak mümkün."
SÖNDÜRME GECİKTİ
"Otelin içindeki çok sayıda malzemenin yanıcı olduğu anlaşılıyor. Bundan dolayı hızlı bir şekilde yangın binayı kaplamış gibi. Otel, ne kadar uzakta ise, otel işletmesinin itfaiye yetişene kadar kendi ekibi ve teçhizatlarıyla müdahale etmesi gerekir. Bu süre zarfında otel yetkilileri insanları tahliye etmeye çalışmalıdır. Otelin kendi güvenlik sistemlerinin, yangın algılama ve yangına müdahale sistemlerinin yeterli olmadığı anlaşılıyor. Ayrıca bu binanın bir otel faaliyeti için uygun olup olmadığı da başka bir soru işareti. Otel bölgesine daha yakın bir yere, itfaiye birimi inşa edilmesi gerekiyordu. Tabii ölüm sayısının çok fazla olması, bize dumandan ölümü daha görünür kılıyor. Burada da otelin içindeki malzemelerin yani etoksit gaz üreten malzemeler olduğu, yangın güvenliği açısından riskli malzemeler olduğu kanısını doğuruyor. Ama tabii bu konuda net bir şey söyleyemem. Duman çıktıkça oksijen ortamdan uzaklaşır. Ateş, yanma reaksiyonunu sürdürmek için ortamdaki oksijeni kullanıyor. Oksijen, ortamdan azaldıkça yanan maddeden ortaya çıkan gazlar çevreye doluyor. Oksijen oranı ortamda yüzde on ya on bir gibi olmaya başladığında biz de zehirlenmeye başlıyoruz"
SORUMLU KİM?
Mutlaka ruhsatı veren birimle, denetim yapan birimin ayrı olması gerekiyor. Hatta bir üçüncü göz tarafından da, bağımsız proje kuruluşlarınca da bu verilen ruhsatların belirli aralıklarla denetlenmesi çok önemli. Maalesef buralarda ciddi eksikliğimiz var. Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik, 2007 yılında yayımlandı. 5 Nisan 2012 günü de Resmî Gazete'de bir Bakanlar Kurulu kararı yayımlandı. Bir dizi yönetmelikte değişiklik yapıldı. Kanunun içine denetimle ilgili maddeleri de eklendi. İstanbul Üniversitesi Sivil Savunma ve İtfaiyecilik Programı Başkanı Dr. Erhan Bakırcı'nın son sözlerine özellikle dikkat ediniz: "Deprem bekleyen İstanbul'da en büyük sorunlardan birisi deprem ise ikincisi de yangın riskidir. Bakın yani ekonomi ağırlaştıkça, bu yangın güvenlik sistemlerinin bakımı, onarımı ve denetlenmesinde de ciddi zorluklarla karşılaşıyoruz. Bunlar son derece pahalı sistemler. Bu pahalı sistemlerin sürdürülmesi zor olunca tabii alternatif yollara sapılıyor. Bu açık kapıların mutlaka kapatılması lazım. Özellikle toplu konutlarda risk büyük... Mutlaka önlemler almalıyız."
SONUÇ
DEPREMLER, yangınlar Yeni Çağda (21. yüzyıl), bir GÜVENLİK MESELESİ haline gelmiştir. TÜRKİYE YÜZYILI PARADİGMASINI ilmek ilmek ören Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, yangınlara karşı YENİ VİZYON- YENİ BÜTÜNCÜL PROGRAMI ortaya koyacağını düşünüyoruz. BÜYÜK TÜRKİYE, BÜYÜK TÜRK MİLLETİ, BÜYÜK VİZYON KOYMA BECERİSİNE SAHİPTİR.