• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • USD 38,4380
    EUR 43,7699
    GBP 51,2729
    CHF 46,5172
    JPY 26,8186
  • VavTv Canlı Yayın
Devlet, PKK’nın silah bırakmasını bekliyor BÜLENT ERANDAÇ

Devlet, PKK'nın silah bırakmasını bekliyor

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19 Mart 2025

Terörsüz Türkiye süreci dikkatli ve titiz bir şekilde ilerliyor. Kamuoyu, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında terörün Türkiye gündeminden çıkması için soğukkanlılığını koruyor. Bizzat kurucusu olduğu bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşının İmralı'dan 27 Şubat 2025'te yaptığı "Ömrünü tamamlayan PKK'nın silah bırakması ve kendini feshetmesi" çağrısını milat kabul ederek, müteyakkız (dikkatli, uyanık ve tetikte) bekleyişini sürdürüyor.
Pazartesi günü DEM Parti, MHP ve AK Parti'yle gerçekleştirilen ayrıntılı değerlendirmelerle birlikte, (geçtiğimiz hafta diğer partilere de gidildiği için) ikinci tur siyasi parti görüşmelerinin de bittiği söylenebilir.
DEM Parti'nin, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'la Ramazan Bayramı sonrası görüşeceği açıklandı. Dün (Salı), DEM Parti, terörist başını İmralı'da ziyaret etmek için yeniden Adalet Bakanlığına başvurdu. Bu gelişmeler olurken, derin ABD kontrolündeki PKK-YPG-SDG'nin Kandil'deki aparatları, PKK feshi ve silahları teslim etme konusundaki ayak oyunlarıyla kıvırmaya başlayınca MHP Lideri Devlet Bahçeli, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler sert açıklamalar yaptı.

SERT AÇIKLAMALAR
MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ: "PKK derhal ve hiçbir şart ileri sürmeksizin 27 Şubat çağrısı doğrultusunda kongresini toplayarak feshini kararlaştırması, kanlı silahların teslimini bir an evvel yapması ertelenemez ve geciktirilemez bir gündem konusudur." DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN Fİ-
DAN: "Terörsüz Türkiye süreci iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Artık örgüt yöneticilerinin de İmralı'dan gelen çağrıya yanıt verip bundan kurtulması gerekiyor ki siyasi ayak da bir vesayetten kurtulsun. DEM uzun süredir bir vesayet altında siyaset yapmaya çalışıyor. Örgütün silahlı terör unsurlarının vesayeti altında siyaset yapmaya çalışan bir unsur var. Hiçbir zaman gerçek bir siyasi problemin ortada olduğunu söylemek mümkün olmuyor. Bu fırsatı değerlendirmeme yolunda bir adım atarlarsa, başkaları bunların aklını çelerse - 2013'te çeldiği gibi - kendi bilecekleri iş.
Biz her türlü senaryoya hazırız."

MİLLİ SAVUNMA BAKANI YAŞAR GÜLER: "Terör örgütü PKK ve farklı coğrafyalarda ve isimler altında faaliyet gösteren tüm uzantıları, nerede olduklarından bağımsız olarak bir an önce fesih kararını almalı, derhal ve koşulsuz olarak silahlarını teslim etmelidir.
Aksi yöndeki hiçbir açıklama ve eylemin bir karşılığı yoktur ve olmayacaktır.
Bu kapsamda ateşkes gibi metinde yer almayan hususlar gündeme getirilmemelidir. Zira böyle bir şey asla ve asla söz konusu değildir. Nihai hedefimiz, 85 milyon vatandaşımızın ortak temennisi olan terörün sona ermesi, terör örgütlerinin tamamen tasfiye edilmesi ve ülkemize yönelik her türlü tehdidin ortadan kaldırılmasıdır.
Bu yüzden sürecin sabote ve suistimal edilmesine veya uzatılmasına müsaade edilmeyecek, temkinli ve rasyonel bir yaklaşım esas alınacaktır. Devletimizin engin tecrübesine ve basiretine hepiniz güvenin ve müsterih olun."

UMUT HAKKI YOK
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, teröristbaşı Öcalan ile ilgili olarak "Umut hakkı bizim mevzuatımızda, kanunlarımızda olan bir konu değil." açıklamasını yaptı.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresinin 30 yıl, müebbet hapis cezası hükümlülerinin koşullu salıverme süresinin ise 24 yıl olduğunu aktaran Tunç, şöyle konuştu: "Bu yıllar dolduğunda kişi cezaevinde iyi halliyse tahliye olur. Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet varsa daha farklı bir durum söz konusudur. Burada ölüm cezasından çevrilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası söz konusu. Ölüm cezasından çevrilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının koşullu salıvermesinin olmadığına dair Ceza İnfaz Kanunu'nda özel bir hüküm yer alıyor.
Şu anda bizim konuşacağımız konu, terörün kendini feshetmesi ve silahları bırakması. Bizim şu anda tüm odaklandığımız konu bu." Tunç, Öcalan'ın çağrısında herhangi bir şart, herhangi bir koşullu salıverme veya bir umut hakkı talebi söz konusu olmadığını belirterek, "Burada terör örgütü elebaşının örgüte yönelik bir çağrısı var. Burada muhatap devlet değil, muhatap örgüt.
Değerlendirilirse terör bitmiş olur.
Değerlendirilmezse de terörle mücadele devam eder." dedi.

"MEKTUP YAZABİLİR"
Adalet Bakanı Tunç, "Öcalan Newroz'da görüntülü bir çağrıda bulunacak mı?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Bizim ceza infaz mevzuatımızda hükümlülerin yakınlarıyla görüşebilmesi, dışarıyla nasıl temas edeceği belli şartlara bağlıdır. Mektup gönderebilir, telefonla görüşebilir. Bunlar mevzuatta olan hususlar. Ama bir videoyla, canlı bağlantıyla temas kurması söz konusu değil.
Mektup gönderebilir. Hükümlüler mektup yazabilir, hükümlülere de mektup yazılabilir." "Mektup" konusunda henüz bir talebin bulunmadığına işaret eden Tunç, "Talep olursa mektup ile ilgili değerlendirme yapılabilir. Newroz'u kutlamak için bir mektup gönderecekse zaten o mektup bu çağrının ruhuna uygun olması lazım. Yoksa çağrının bir anlamı kalmaz. Çağrıyı bu sefer siz yırtıp atmış olursunuz. Dolayısıyla bunun sınırlarını aşmayan bir mesaj olabilir. O çağrının dışına taşan farklı bir şey olursa sürece zarar veren bir açıklama olur.
Dolayısıyla o yola girilmez diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

3. AŞAMA BAŞLIYOR
Bakan Tunç, DEM Parti heyeti ile Öcalan görüşmesine ilişkin ise "Orada fotoğrafı da çekildi, videosu da alındı. Video, tamamen devletin güvenlik ve istihbaratı açısından çektiği bir videodur." açıklamasında bulundu. Terörsüz Türkiye Sürecinde 3. Aşama Olası Gelişmeler: Ramazan Bayramı sonrası (Nisan ayı) itibarıyla Terörsüz Türkiye sürecinin 3. aşamasının başlaması bekleniyor. Değerli kardeşim Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, gelinen aşamayla ilgili derinlikli bir yazıya imza attı. Müderrisoğlu'nun değerlendirmeleri şöyle:
"2. AŞAMADA, silahların değil, fikirlerin konuştuğu Türkiye'ye hazırlıksız yakalanan çevrelerin açık/ örtülü dirençleri hissediliyor. Hatta bu gruplar, eski Türkiye'ye ait terminolojiye abanarak toplumun sinir uçlarına basmaktan da geri durmuyor. Sakin kafayla değerlendirecek olursak... Teröristbaşının (bizim için bu sıfatı değişmeyecek) 27 Şubat'taki çağrısı tarihi önemini muhafaza ediyor. Her ne kadar nedamet getirmese de, terör örgütünü kurma gerekçelerini sıralasa da günün sonunda silahla/ şiddetle bir yere varılamayacağını açıkça kabul ediyor. Kurduğu örgütün/ partinin anlamını yitirdiğini söylüyor, lağvedilmesini istiyor.
Silahların bırakılması gerektiğini (bizce silahların teslimini) vurguluyor, ayrı devlet/federasyon/ özerklik iddiasının hayal olduğunu görüyor, devlet ve toplumla bütünleşmekten bahsediyor."

SÖZDE ATEŞKES
Kandil, çağrı metninde yer almayan taktik bir açıklama ile kendince zaman kazanmaya çalışıyor.
(Sözde) ateşkes ilan ediyor!
Oysa İmralı'nın çağrısında böyle bir ifade yok. Ateşkes de hukuki olarak savaşan iki devlet arasında söz konusu olabileceği için örgüt baronlarının o ifadesi bir hüküm ifade etmiyor. Kandil, her ne kadar İmralı'nın çağrısına uyacağını belirtse de, örgütün feshi için "güvenli bir yer ve örgüt kurucusunun da orada olması gerekliliğini" ileri sürerek planlarını güncellemeye uğraşıyor. YPG'nin Suriye ordusuna katılımı, ülkenin her yanında görev alacak olması, sadece Kürt bölgesine özgü yerel silahlı güç olarak kalmaması beklenen bir gelişme. Lakin "anlaşmadaki mayınlı sahaları" öngörerek, adım adım ilerlemekte fayda var. Bu hususu, yakın zamanda Şam'a bir ziyaret gerçekleştiren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da kayda geçirdiğini akılda tutmak gerek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.