Bugün kızım bana "Keşke biz sizin yerinizde olsak siz de bizim yerimizde" diye bir cümle kurdu.
Ona, "Ben çocuk oldum, seni anlıyorum ama sen henüz anne olmadın" dedim.
Durur mu? Hemen karşılığını yapıştırdı:
"Sizin çocukluğunuzla bizimki çok farklı!" Evet ben siyah beyaz ekranların, tek kanallı TV'lerin çocuğuyum. Akıllı telefonumuz olmadığı için buluşma noktası belirleyen işini ona göre ayarlayan nesildenim. Çocuklarım ise dijital dünyaya doğdu... Ev telefonu görmediler. Sonsuz iletişim araçlarına sahipler vs. Ama çocuk olmak her dönemde aynı... Bu sözlerle o yaşlarda ben de kızım gibi hissettiğimi hatırladım mesela... Anne baba olmanın sonsuz özgürlük olduğunu düşünüyordum.
Çünkü uyuma saatini, yemek saatini belirleyen, ne yiyeceğimize, nereye gideceğimize karar veren onlardı.
Harçlığımızı aldığımız için onlara bağımlıydık ve bu yüzden en büyük dertler de bizdeydi... O zaman anne ve babamın beni anlamadığını düşünür üzülürdüm. Şimdi de kızlarımın onları anlamadığımı düşünmelerine üzülüyorum. Yani şartlar değişse de hisler değişmiyor.
KEŞKELERE RAĞMEN
Anne babamın beni uyardığı ama benim yapmadığım şeylerin ne kadar önemli olduğunu epey sonra anladım.
Hatta bazen "Keşke onları dinleseydim" deyip kafamı duvarlara vurduğum çok oldu. Ama anı yaşamayı, bugünün kıymetini bilmeyi, her yaşın ayrı bir güzelliği olduğunu 40'ımdan sonra öğrendim.
Yine de "Şimdiki aklım olsa..." ya da "Şimdiki aklımla gençliğime dönsem" laflarına prim vermiyorum. Ben hiçbir şekilde geçmişe dönmek istemem. Hele ki şimdiki aklımla dönmeyi hiç istemem!
Eğer şimdiki aklımla geçmişe dönseydim yaptığım hataların hiçbirini yapmazdım.
O hataları yapmasaydım şimdiki ben olmazdım. Bunu da koy bir kenara, hiç eğlenceli olmazdı hayat.
Bu yüzden bugün kızımdan duyduğum bu cümle beni biraz olsun onların geleceğiyle ilgili kaygılarımdan çekip çıkardı. Çünkü, biz ne kadar onlar hata yapmadan bizim hatalarımızdan çıkardığımız derslerle yola devam etsinler, hiç üzülmesinler istesek de onlar kendi hatalarını yapacaklar, kendi pişmanlıklarını yaşayacaklar ama sonunda bir gün kendileri olmaktan mutluluk duyup anın tadını çıkarmayı öğrenecekler.