• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Pozitif de olsa ayrımcılık istemiyoruz! BURCU ILGIN

Pozitif de olsa ayrımcılık istemiyoruz!

burcu.ilgin@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 29 Kasım 2022, 20:14

Şimdiye kadar kadın hakları kadına şiddet gibi konularda yazmaktan hep kaçındım. Duyarsızlıktan değil, bu konuda fazlasıyla hassas olduğum için.
Özellikle kadına şiddet konusunda yazdığım hiçbir şey beni tatmin etmeyecekmiş gibi geliyor. Sosyal ortamlarda kadın-erkek eşitliği (daha doğrusu kadın erkek fırsat eşitliği) konusunda konuşulmaya başlayınca erkek arkadaşlardan tepkiler geliyor.
"Ne eşitliği, size bizden daha çok fırsat tanınıyor. Pek çok konuda size pozitif ayrımcılık yapılıyor" sitemindeler. Bu konuda bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Ama bence pozitif ayrımcılığa ihtiyaç duymak bile kadınların eşitsizliğini kabul etmek demek.

İZMİR'DE BERDEL VARMIŞ!
Fakat ben bugün bu tür 'sığ' tartışmaları bir kenarı bırakıp çok yakın zamanda şahit olduğum, gerçek bir olaydan bahsetmek istiyorum size.
Berdel... Evet... Ailelerin erkek evlatlarına gelin alırken başlık parası vermemek için kızlarını karşı tarafın oğluna gelin olarak verdiği gelenek! "Bu gelenek hala var mı?" dediğinizi duyar gibiyim.
"Varsa da ücra köylerdedir" diyorsunuz.
Ben de öyle düşünüyordum. İnsan bazen ne kadar okusa da izlese de duysa da bulunduğu ortam koşullarına kendini o kadar kaptırıyor ki hayatın gerçeklerinden kopabiliyor.
Bu geleneğe kurban edilmiş, kendini kurban etmiş bir kadınla tanıştım hafta sonu... Ama o yine de kurban olduğuna, kurban edildiğine değil, abisinin anne ve babasını hiç aramamasına üzülüyor. Diyor ki, "Ben abim sevdiğine kavuşsun diye kendi sevdiğimden vazgeçtim, o ise annemi hiç aramıyor. Annem o aramıyor diye hasta oldu." Kız evladını erkek evladı için kurban etmiş anne, oğlum beni aramıyor diye üzülüyor! "Oysa ki anne de bir kadın! Kızını nasıl hiç düşünmez, ona niçin üzülmez" diye sorgulayasım geliyor ama fark ediyorum ki kurban edilen kadın da kendine değil erkek kardeşine ve annesine üzülüyor. Çünkü o değersiz, kendi değerini bilmiyor. Abisi için sevdiğinden vazgeçmesi bile ailesi için bir anlam ifade etmiyor. Durum annesi için de aynı... Anne de kendi değerini bilmiyor ki kızının değerini bilsin. O erkek evladı ile var olmuş. Var sayılmış çünkü!

KISIR KADIN OLMAK!
Sonra sohbete devam ediyoruz bir şok daha yaşıyorum ve annenin neden böyle davrandığını daha net anlıyorum... Peki diyorum, "Sen sevdiğinden vazgeçtin, istemediğin biriyle evlendin.
Bari iyi mi kocan?" "Çok çektim ama şimdi iyi" diyor... 5 tane çocuk ölmüş karnında... Kısırsın sen diye sokağa bile çıkarmamışlar, kimseyle konuşturmamışlar kadını... Konuyu deştikçe kısır değil sadece 'faktör 5' sebebiyle düşük yaptığını anlıyorum. Kadın yalvar yakar tedavi ettirin beni diye ısrar ediyor.
Sonunda kan sulandırıcı iğnelerle tedavi olarak çocuğunu kucağına alıyor. Hem de erkek bebek doğuruyor! Kocası da birden bire artık iyi bir koca olmaya karar veriyor! Bu duyduklarım karşısında silkelenip kendime geliyorum.
Bu tür olaylar hala yaşanıyor. Hem de "İzmir!" gibi bir şehrin köyünde...
Gerçekten artık isyan edesim geliyor.
Biz kadınlar, pozitif de olsa ayrımcılık istemiyoruz. Bize insan olduğumuzu, insan olduğumuz için değerli olduğumuzu hissettirin yeter!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.