Ne ara karpuzdan cadıya döndük?
80'li yıllarda çocuk olanlar bilir.
Hatta 1946'dan beri kutlanır Yerli Malı Haftası... Özellikle ilkokulda dört gözle beklenen etkinlikler arasındaydı.
Çünkü o gün okulda ziyafet yaşanırdı.
Ülkemizde üretilen meyve, sebzeler okula getirilir. Hangi bölgede, hangi ürün yetişir konulu sohbetler eşliğinde hep birlikte tüketilirdi. Asıl amacı ise I.
Dünya Savaşı sonrası oluşan ekonomik darboğazın ardından yabancı ülkelere para akışının önünün kesilmesi ve toplumsal tutum bilincinin oluşmasıydı.
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ
Yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması ilk kez 1923 yılında Mustafa Kemal Atatürk başkanlığındaki İzmir İktisat Kongesi'nde konuşuldu. 12 Aralık 1929 tarihinde ise dönemin başbakanı İsmet İnönü ulusal ekonomi, yerli malı ve tutumlu olma konularında bir konuşma yaptı. 1946 yılından itibaren ise 12-18 Aralık arası Yerli Malı Haftası olarak kutlandı.
'Ağaç yaşken eğilir' mantığıyla özellikle ilkokullarda çocuklara yerli mallarının bilinçli tüketilmesi öğretilir, ihtiyaç fazlası alışverişten nasıl kaçınılacağı anlatılır, tutum, yatırım ve Türk malları hakkında bilgi verilir, şiirler okunur, konuşmalar yapılır, skeçler ve oyunlar oynanırdı.
TÜKET, TÜKET, TÜKET
Şimdi ise okullarda bırakın yerli malı kullanmanın önemini anlatmayı kültürümüzde olmaya devşirme bayramlar kutlatılıyor. Cadılar bayramı, noel gibi...
Tutumlu olmak yerine ise kostüm, parti malzemesi gibi suni ihtiyaçlar yaratılarak tüketim canavarı çocuklar yetiştiriliyor.
Verilen mesaj ise tüket, tüket ve tüket!
Oysa ki tutumlu olmak sadece parayla ilgili bir konu değil. Gereksiz tükettiğimiz her şey dünyayı da tüketiyor. Kaynakları sömürüyor, bizi sömürüyor... Bu yüzden tüm okulları ve velileri tekrar Yerli Malı ve Tutum Haftası'nı kutlamaya davet ediyorum. Herkesin bir meyve ya da sebzeyi seçip kafasında o meyveyle sunum yaptığı çocuklardık biz. Ne ara cadıya ya da zombiye döndük anlayamıyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.