Seren Serengil günlerce köpeğini yaşatmak için uğraşıp durdu.
Onu üzüntüyle takip ediyorum.
Dün de kaybetti can dostunu. Öyle bir yazı yazmış ki ardından, gözyaşlarımı tutamadım. Serengil'in acısını paylaştığı gönderinin altına yapılan yorumlar ise insanlığın gerçekten zıvanadan çıktığını kanıtladı. Seren Serengil'in yaşadığı aşk hüsranlarına tüm Türkiye şahit oldu.
Aradığı sevgiyi bir türlü bulamamasının yanında çok istediği annelik duygusunu da yaşayamadı. Ama içi sevgiyle dolu bir insan sevgiyi yönlendirecek bir kanal mutlaka bulur. O da hayvan dostlara adadı kendi. Evinde bir çok köpeği var.
Bazılarını da sokaktan evlat edindi. Zaten paylaşımında da bunları dile getirmiş.
SEVGİYİ TANIMAK
Seren Serengil'in içindeki sevgi nasıl dışa vuruyorsa o yorumları yazanların sevgisizliği de öyle yansıyor. Bir hayvan için bu kadar ağlamasını ve didinmesini abartılı bulanlar mı ararsın, babasının acısıyla kıyaslayanlar mı?
Bir de tabii ki insanlarla hayvan dostları kıyaslayanlar var: "İnsan ölse sesiniz çıkmaz"cılar!
İçinde sevgi varsa onu aktarmak için insan, hayvan çiçek ayrımı yapmazsın, katilsen yine bu ayrımı yapmazsın, sevgisizler için de aynı şey geçerli. Bu yüzden bu yorumları yapanların sevgisiz olduğunu ve kimseyi, hem de hiç kimseyi sevmediğini, hatta bu duyguyu tanımadığını bile söyleyebilirim. Sevginin insanı, ağacı, hayvanı olmaz. Bir şeyi seviyorsan onu kaybettiğinde dünya başına yıkılır. Bunu anlayamayan insan hiçbir şeyi çok sevmemiş demektir, nokta. Sevgide kıyas olmadığı gibi bir canın diğerinden üstün olduğunu varsaymak da son derece küstahça.