Hikayeye değil anlatana bak!
Çok uzun zamandır dizi izlemiyorum. Ne dijital platformlarda ne de TV'de. Ama son 1 ayda iki dizi birden dikkatimi çekmeye başladı. Tabii onları da kendi saatlerinde seyredemiyorum. İnci Taneleri, hikayesinden çok anlatım tarzıyla etkiliyor beni. Aslında bir dram hatta trajedi hikayesi izlememiz gerekirken bakkal ve marketçi tespiti gibi küçük detaylarla gülümsetiyor bizi Yılmaz Erdoğan. Verdiği küçük dilbilgisi dersleri de şahane! Geçmişte beni etkileyen dizilere baktığımda hep hikayeye değil anlatım tarzına takılmışım. Mesela Asmalı Konak'ta Çağan Irmak'ın şiirsel görüntüleri büyülüyordu beni... Yeditepe İstanbul'un olay örgüsünü her karakterin dünyasından gören, sade, akıcı bir o kadar da tespitler ve felsefi duruşlarla bezeli anlatımı gibi...
İNTİKAMIN EN NAİF YOLU
Demet Evgar sevgimden dolayı izlemeye başladığım bir başka dizi de Bahar... Bence bu dizinin de anlatım tarzı çok naif. Fakat bu kez konu daha çok dikkatimi çekiyor. Kadınlar ve fedakarlıkları! Her kadının kendinden bir şeyler bulabileceği bir hikaye, "Kendi değerini keşfetmek için gerçekten ölümden dönmeyi beklemeye gerek yok" diyor. "Hiçbir şey için geç değil, bir yerden başla" diyor. "Her insan tektir, biriciktir" diyor... Birçok kadına uyanış yaşatacak bu dizi, herkese hak ettiği değeri vermenin, karşındakinin anladığı dilden konuşmanın en iyi intikam olduğuna değinen sahneleriyle intikam almanın naif yollarını gösteriyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.