Bu hafta yayımlanan yılın üçüncü "Enflasyon Raporunda" enflasyonun yılı yüksek oranlarda kapatabileceği olasılığını açıkça gördük hem yukarı doğru yaptığı revizyondan hem de yaptığı tespitlerden. Merkez Bankası yüzde 70 olasılıkla 2018 yılı enflasyonunu yüzde 13,4 düzeyinde öngörüyor.
Gelecek yıl ve 2020'de kademeli bir şekilde gerileyeceği ve orta vadede yüzde 5'ler seviyelerinde istikrar kazanacağı gibi oldukça iyimser tahmini de eklemiş.
Merkez Bankası revizyonu neden gerekli gördü? Yılsonunda hedefi tutturabilir mi?
ENERJİ VE GIDA ETKİLERİ
Petrol ve buna bağlı olarak enerji maliyetlerinin artmış olması yılbaşında belirlenmiş olan yüzde 8 civarındaki enflasyonu tutturmayı imkânsız hale getirdi.
Bu kalemin 5 puanlık yukarı doğru düzeltmede 2,3 puan etkisi olacak. Yine enflasyonun temel nedenlerinden birisi olan gıda kaleminden de 1,4 puanlık bir katkı geliyor toplam revizyona... Fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın da 1,3 puan civarında yansıması hesaplandı.
Bugün Temmuz enflasyonu açıklanıyor.
Yazımı bir gün önceden kaleme aldığım için realize olan rakamları bilmiyorum.
Sanırım talep enflasyonu göstergesi olan TÜFE geçen ayın enflasyonu sonucu yıllık bazda yüzde 16'lar civarında gerçekleşecek gibi. Bu ayın henüz başında elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yapılan ayarlama sonrası yıllık enflasyonu 1 puan yukarı çekecek ve 3 Eylülde yüzde 17 seviyesinde bir enflasyon oranını karşımızda göreceğiz. Kalan dört ayda yaklaşık 400 baz puan enflasyonu düşürmek biraz zor olabilir. Zaten bu yüzden Merkez Bankası enflasyonun yüzde 12,5 ile yüzde 14,3 aralığında ve orta noktasının da yüzde 13,4 olacağını öngördü. Büyük olasılıkla üst bandı biraz aşabilir yılsonunda...
ÇEKİRDEK ENFLASYON
Enflasyon beklentisindeki revizyonun yanı sıra Merkez Bankası çekirdek enflasyon göstergelerinde de kötüleşme olduğunun altını çiziyor Enflasyon Raporunda... İşlenmemiş gıda, enerji ve altın gibi para politikaları ile etki altına alamayacağı bazı özellikli ürünleri dışarıda tutarak hesaplanan tüketici fiyat endeksleri çekirdek enflasyonu gösteriyor.
İşte bu göstergelerdeki bozulma ne yazık ki "fiyat artırma eğilimlerini" tetikleyecek gibi görünüyor.
Diğer bir soruya gelelim; Merkez Bankası kabullendiği enflasyon karşısında ne yapabilir?
Para politikalarında sıkı duruşunu korumak zorunda kalacak. Yani Haftalık repo faiz oranını en azından bu düzeylerde korumaya çalışacak. Merkez Bankası Nisan ayı PPK toplantısındaki 75 baz puanlık sıkılaştırmadan sonra iki faiz artırımı ile ilave 425 baz puanlık parasal sıkılaşma gerçekleştirmişti. Toplamda 500 baz puanlık artışa rağmen enflasyon ve kurların ateşi pek düşmüş değil. Temmuz toplantısında kefenin birisine enflasyonu diğer kefeye iç talepteki daralmayı koymuş ve tartmıştı. İç talep ve büyüme unsurları ağır geldiğinden faiz artışına gitmemişti.
Bir sonraki toplantısı 13 Eylül'de...
Bir aydan fazla bir süre var. Eğer kur ateşi yükselerek devam ederse öncelikle rezerv opsiyon katsayısı, TL uzlaşmalı vadeli döviz satım tutarının yükseltilmesi ve döviz hesapları zorunlu karşılık oranlarının düşürülmesi ve ihracat reeskont faiz oranlarının düzeltilmesi gibi araçları ile çözüm aramayı tercih edebilir. İstenilen sonucu alamazsa son çare olarak faiz aracına başvurabilir.