Dolar değer kaybediyor
Dolar FED'in normalleşme sürecini başlattığından bu yana yabancı sermaye için gözde para birimi olmuştu. Gelişmekte olan ülkelerden yeterince karları sağlayan yabancı sermaye hemen rotasını Amerikan menkul kıymetlerine çevirmiş, genel talep sonucu tahvil faiz oranları yüzde 3'leri bile aşmıştı.
Gelişmekte olan piyasalar için adeta kabusa dönen bu konjonktür değişiyor mu? Değişiyor ise doların diğer para birimleri karşısındaki değer kaybı devam edecek mi?
Bazı parametreler en azından değer kaybı devam etmese de yeniden doların değerlenme olasılığının oldukça düşük olduğuna işaret ediyor. Tabii gelecek yılın ilk çeyreğinde hafif yukarı sıçrama olasılıklarını da göz ardı etmeyelim.
FED'İN İSTEDİĞİ GİBİ
Çünkü FED'in önünde minimum 2 ya da 3 faiz artırım kararı var. Birincisi önümüzdeki ay gelebilir. Eğer pas geçerse 18-19 Aralık toplantısını Ocak sonu yapacağı toplantıda bir 25 baz puan artış gelecek. Büyüme hızı yüzde 3'lerde...
Özellikle üçüncü çeyrek AB ülkeleri, Japonya ve İngiltere ile karşılaştırırsak diğer gelişmiş ülke ekonomilerine göre oldukça iyi bir oran...
İşsizlik oranı yüzde 3.7'lere kadar gerilemiş durumda.
Enflasyon ise yüzde 2.5 seviyesinde.
Üstelik tahvil verim eğrisi bir süre daha enflasyonun yükselme eğiliminde olduğunu açıkça gösteriyor.
Faiz artırımını destekleyen bu olumlu gelişmelerin yanı sıra öyle faktörler de denklemde yer alıyor ki, işte FED'in hareket alanı tam da burada daralıyor.
Birincisi küresel ekonominin yeterli iktisadi faaliyet hızına ulaşamaması... Çin ve Güney Kore gibi Amerikan ekonomisi ile yakın dış ticaret ilişkisi olan ülkelerde bile son çeyrek büyüme hızları Çin'de yüzde 1.6'ya, Güney Kore'de yüzde 0.6'lara kadar düştü.
ASLINDA ABD ETKİLENİYOR
İkincisi Amerika'nın başlattığı dış ticaret savaşları... Güya Çin'i 'dizginlemeyi' planlayan Amerika aslında kendi ihracatını dizginledi. Bu yılın ilk yarasında dış ticaret açığı 300 milyar dolar sınırına ulaştı. Eğer bu tempoda giderse yılsonunda son 10 yılın en yüksek açığına ulaşmış olacak. Üçüncüsü Amerika'nın iç talebinin momentum kaybetmesi... Gerek 'Bej Kitapta' yapılan tespitler gerekse Federal Açık Piyasa Komitesi'nin gözlemlerine göre her ne kadar istihdam yaratılsa da ücretlerin tüketime yansıması sınırlı kalıyor. Hane halkından tüketime yeterli katkı gelmemeye başladığı gibi işletme yatırımları da yavaşlamış görünüyor.
Karşımıza çıkan resim şu; Amerika bir süre daha yol alacak ancak gelecek yılın ilk çeyreği sonrası diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler gibi hızı kesilecek. Doğal olarak FED de ılımlı politikalar izleyecek ve faizler yüzde 2.50- 3.00 bandında kalacak. Sonuçta doların diğer para birimleri karşısındaki değerini Amerika değil diğer ülke ekonomi performansları belirleyecek. Yani nasılsa dolar değer kazanamayacak yanılgısına kapılmayalım.
Özellikle dış ticaret firmaları için kur riski bitmiş değil.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.