TCMB’nin Ekim toplantısı daha da önemli hale geldi
Son günlerde jeopolitik risk algısının ve beraberinde belirsizliklerin artması ile piyasa aktörleri mümkün olduğunca kendilerini koruma altına almaya çalışıyorlar. Öncelikle hisse senedi pozisyonlarını azalttılar ve doğal olarak başta yabancılar olmak üzere dövize geçtiler. Profesyonel yatırımcıların peşine her zaman olduğu gibi geç kalarak takılmaya çalışan küçük yatırımcılarla piyasa oynaklıkları biraz daha arttı.
Bu aşamada kurların yukarı yönlü hareketi bizi yakından ilgilendiriyor. Çünkü kurların yükselmesi maliyetler kanalıyla enflasyon üzerinde baskıyı artırıyor.
Geçen yıl yüzde 20'nin üzerindeki yüksek enflasyon yaklaşık 8 puan birikimli kur etkisinden kaynaklanıyordu. Ne zaman kurlar düşmeye başladı beraberinde önce maliyet enflasyonu ardından talep enflasyonu göstergesi TÜFE gerilemeye başladı.
KUR ETKİSİ SÜRÜYOR
Son enflasyon raporunda TL cinsinden ithalat fiyatlarının bu yılın sonunda -0,3 puan seneye de -0,2 puan etki yapacağı öngörülmüştü. Kur faktörünün zayıflaması ile gıda grubundan da enflasyona olumlu katkı geleceği tahmin ediliyor. 2019 sonunda gıda grubu sayesinde enflasyon oranı 0,2 puan aşağı gelecek. Oysa geçen sene yaz sonu ve sonbahar başlarında gıda enflasyonu yüzde 30'ların üzerinde seyrettiği için enflasyona yukarı yönlü belirgin bir etki yapıyordu. Tabi gıda fiyatlarının aşağı doğru revize edilmesinde arz yönlü iyileşmeler de rol oynuyor.
Sonuçta enflasyon açısından kurlar kritik rol oynamaya devam ediyor. Yapısal reformların tamamlanması ile özellikle yenilenebilir enerji ile üretimde dışa bağımlılık azalacak. Aynı şekilde yerli girdilerin daha fazla kullanımı kurların maliyetler üzerindeki etkisini hafifletecek.
Ancak bu aşamaya gelmemiz için biraz daha zamana ihtiyaç var.
Dolayısıyla bu gerçekten hareket ederek kurların Merkez Bankası tarafından yakından monitör edilmesi gerekiyor. Yani 24 Ekim tarihinde Para Politikası Kurulu'nun yapacağı toplantıda gerek enflasyonun gerekse Amerika Merkez Bankası FED'in açtığı faiz indirim alanını değerlendirirken ince ayarlar yapmalılar.
RİSK PRİMİ ÖNEMLİ
Kendi açıklamasına göre basit bir denklemden hareket ediyor ve enflasyon oranına ülke risk primini ekleyerek politika faiz oranını belirliyor Merkez Bankası. Ülke risk primi kuşkusuz sübjektif bir ölçüt...
Bu yüzden benzer ülkelerin verdiği reel getirileri de dikkate alıyor. Yüzde 12 olarak öngörülen yılsonu enflasyonu üzerine 2-2,5 puan ki benzer diğer gelişmekte olan ülkelerin verdiği prim, eklendiğinde politika faiz oranı seviyesi 2019 için uygun görünüyordu. Bu da Merkez Bankası'nın kabaca 200 baz puan faiz indirim alanı olduğunu gösteriyor. Siyasi gelişmeler sonrası bu alan ne kadar geçerli olacak risk primini karşılamada bilemiyoruz.
Varsayalım ki halen yeterli, o zaman da şu soru derinlemesine yanıtlanmalı Merkez Bankası tarafından; önündeki marjı son iki toplantıya nasıl yaymalıyım?
Son iki toplantıda önden yükleme yapmış toplam 750 baz puan faiz indirimine gitmişti. Sonrasında fren yapıp makul faiz indirimleri ile seriye devam edecekti. Bakalım 10 gün sonraki toplantısında nasıl bir karar verecek. Tarih yaklaştıkça tahminlerimi sizlerle paylaşacağım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.