Eminim evet diyenler kadar hayır diyen tasarruf sahipleri de vardır, başlıktaki soruya. Bir süredir vurgulamaya çalışıyorum, reel ekonomi ile hisse senetlerinin piyasa değerleri belirgin bir şekilde ayrışmaya başladı ve artarak da devam ediyor. Ara bilançolarda zarar açıklayan açıklayana ama buna rağmen birçok borsanın özellikle ABD borsalarının pandemi öncesini yakalamasına çok az kaldı.
Gelişmiş ülkeler faizleri sıfırlara kadar çektikleri için yatırımlar büyük oranda hisse senetlerine kaymış durumda.
Altında bir süredir yükselişin sonunda bu aralar sadece hisse senedinden kalanları toplamaya çalışıyor. Yaklaşık 10 gün önce 1.788 dolar ile 2012 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaşmıştı.
Doğal olarak kar realizasyonları ve daha da önemlisi gelişmiş ülke merkez bankalarının her türlü önlemlerin alınacağı taahhüdünde bulunmaları ve ilk büyük adım olarak para birimlerinin likiditesini görülmüş ölçülerde artırmaları, borsaları ilk sıraya, altını ikinci sıraya yerleştirdi.
Gelişmekte olan ülkelerde resim biraz daha farklı...
DÖVİZDE TALEP SÜRÜYOR
Dış borç hacmi yüksek ülkeler 2008 krizi sonrasında olduğu gibi uzun süre değer kazanma olasılığı düşük dolara mecburen talep gösteriyorlar. Aslında dış borç hacmi sıralamasında ilk sıraları gelişmiş ülkeler alıyor. ABD'den sonra Avrupa ülkeleri de yüksek dış borç yüküne sahip. Ancak gelişmiş ülke statüsünde olan bu ülkeler kredibiliteleri sayesinde borç çevirme sorunu yaşamıyorlar.
Sorun gelişmekte olan ülkelerde...
CDS ve derecelendirme notları gibi risk göstergeleri makul seviyeleri aştığı için her koşulda döviz talebinde bulunuyorlar.
Aynı zamanda ulusal paraların reel getirileri tatminkar olmayınca bir de buna yerleşiklerin güven sorunu eklenince dolarizasyon süreci de kendiliğinden tetikleniyor.
Türkiye'de de benzer resim var. TL'nin reel getirisi negatif düzeylere inince altın ve döviz ön plana çıktı yerli tasarruflarda.
İstenmeyen bu durum karşısında önce BDDK önlem aldı. 100 gram üstü altın işlemlerinde spekülatif işlemlerin önüne geçmek için valörü 1 güne çıkardı. Yani işlem yaptıktan bir ön sonra altın veya nakit hesaba geçiyor. Ardından Maliye devreye girdi banka ve sigorta muamele vergisini binde 2'den yüzde 1'e çıkardı.
Tabi bu önlem ile vergi gelirinin artırılması gözetiliyor ama diğer taraftan TL'nin altın ve dövize yönlenmesinin de önüne geçmek amaçlanıyor.
NOKTA TERCİH ÖNEMLİ
TL ile altın ve döviz alınabilir, mevduat veya tahvile yatırım yapılabilir, borsa işlem gören hisse senetleri tercih edilebilir.
Yukarıda özetlediğimiz nedenlerle altın ve dolar ikincil plana itildi. Mevduat ya da tahvil enflasyon altında getiri sağlıyor.
Geriye hisse senetleri kalıyor.
Yönlendirme olmaması için şirket ismi kullanmadan birkaç örnek vereyim.
Firma çarpanları olarak adlandırdığımız hisse senedi yatırımlarında dikkate alınan fiyat kazanç oranı parametresi payın değerini yansıtır. Diğer faktörler sabitken F/K oranının düşük olması o hisse senedinin fiyatının düşük olduğunu gösterir. -438, -212, -57 seviyesinde olan hisseler var. Diğer bir gösterge olan piyasa değeri/defter değeri rasyosu da aynı şekilde negatifte olan şirketler göze çarpıyor. Buna karşın 100'leri aşmış F/K ve 30'ları aşmış PD/ DD oranlı hisse senetleri işlem görüyor.
Şuraya gelmeye çalışıyorum. Eğer doğru tercihler yapılırsa oldukça avantajlı hisse senetleri yakalanabilir Borsa İstanbul'da.
Yani nokta tercih yapmak gerekiyor.
Borsa çok karlı gibi genelleme hep bugüne kadar yatırımcıları yanıltmıştır.