Merkez Bankası kararı rahatlattı
Geçen aylarda yaptığı gibi Merkez Bankası likidite yönetimi ile yoluna devam etmek yerine olması gereken adımı attı ve politika faiz oranı yükseltti. Ya ni rasyonel karar vermiş oldu. Ancak faiz artırım düzeyinin ne kadar yeterli olacağı konusunun da göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Neden derseniz? Şöyle açıklamak isterim.
Aslında iki hafta önce dile getirmeye çalışmıştım parasal aktarım mekanizmasını.
Bir kez daha altını çizmekte fayda var.
Merkez bankaları politika faiz oranı ya da ABD'deki tanımlama ile federal fonlama oranı gibi temel aldıkları bankaları fonlama oranları ile diğer faiz oranlarını, varlık fiyatlarını, beklentileri ve kurları yönlendirmeye çalışırlar. Nihayetinde amaç toplam talep ile enflasyonun belirlenmesidir. Bir ekleme daha yapalım analiz öncesi; Merkez bankaları temel faiz oranı dışındaki diğer kanallarını kullanarak da bankaları fonlayabilirler.
Bu kanallarda geçerli olan faiz oranları daha yüksek olduğu için ortalama fonlama maliyeti de paralel olarak yükselmiş olur.
Buna "dolaylı faiz artırımı" diyoruz.
DAHA ETKİLİ OLUYOR
Tamam, Merkez Bankası faiz oranını artırdı öyle ya da böyle sonuçta diğer piyasa faiz oranlarını da artırmış oldu tespiti yapılabilir. Doğru... Politika faiz oranını kullanmadan diğer fonlama kanalları yoluyla artan ortalama fonlama oranı mevduat ve kredi faiz oranlarının artmasını sağladı.
Merkez Bankasının politika faiz oranını yükselterek yani dolaylı değil doğrudan faiz artırımı ile parasal aktarım mekanizmasını çalıştırması daha etkili oluyor. Son toplantıda Para Politikası Kurulu bunu yaptı.
200 baz puan artırıma giderek politika faiz oranını yüzde 8,25'den 10,25'e yükseltti.
Tam da bu noktada kritik sorumuz şu:
Yüzde 10,25 seviyesi yeterli mi? Şuan ki ağırlıklı ortalama fonlama oranının yüzde 10,65'i bulmasını ve daha da önemlisi enflasyon oranının da yüzde 10,25'in üzerinde olmasını dikkate aldığımızda Merkez Bankası'nın sadece politika faiz oranı ile yine yetinemeyeceğini, haftalık, aylık ve Geç Likidite Penceresi ile fonlama oranını yükselteceğini söyleyebiliriz.
Kısacası aynı sarmala girebilir seviyenin yüzde 10,25'de kalması yüzünden.
MESAJ VERMELİYDİ
Aslında şunu da yapabilirdi. 200 baz puan artışın yanı sıra iletişim politikasına başvurarak yayınladığı metine "gerekirse yine politika faiz oranını yükseltirim" cümlesini ekleyebilirdi. Beklentilerin yönlendirilmesi açısından bu cümle kritik rol üstlenmiş olurdu. Gelelim diğer önemli bir konuya... Karar metninden Merkez Bankası'nın enflasyona yönelik beklentilerini gereksiz iyimserlikten gerçekçi yöne çevirdiğini gözlemliyoruz. Daha önce pandemiye bağlı olarak alınan kararların arz üstündeki olumsuz etkilerinin kalkacağına, talep tarafında belirsizliklerin olduğuna vurgu yapıyordu. Oysa şimdi güçlü kredi ivmelenmesi ile talep tarafının güçlü seyri enflasyonun öngörülenden daha yüksek olabileceği kabulleniliyor. Dolayısıyla temkinli duruşu tercih ediyor.
Sonuçta Merkez Bankası gereken adımı atmış oldu. 200 baz puandan fazla faiz artırmaması bunu duruma göre zamana yayması beklentisi makul karşılanabilirdi. Ama bu niyetini açıkça belli etmesi gerekiyordu. Her şeye rağmen geleneksel politikaya dönmesi bile piyasaları rahatlatmaya yetti..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.