Uzun süre döviz ve altın, tasarruf sahiplerinin tartışmasız ilk tercihleri olmuştu. Pandemi bir taraftan Merkez Bankası'nın irrasyonel faiz politikası diğer taraftan bu sonucu ortaya çıkarmıştı. Doların değer ölçüsü olan "dolar endeksi" pandemi başladığından bu yana gerilerken, daha açık bir ifadeyle dolar diğer para birimleri karşısında değer yitirirken ya da bir çok para birimi karşısında değer kazanamazken aşırı talep nedeniyle TL karşısında tarihi rekor kırarak 8,50'lerin bile üzerine çıkmıştı. Oysa 2020 yılına 5,80'lerde başlamıştı TL dolar kuru.
Yani ortada bir yanlış vardı. İki ülkenin enflasyon oranlarını ve faiz oranlarını dikkate aldığımızda 10 ay gibi bir sürede yüzde 47 civarında bir kur artışı gerçekleşmemeliydi. Köpük olduğu ve atılması gereken adımlarla bu köpüğün aşağı söneceğini her fırsatta dile getirmeye çalışmıştık. Nitekim Merkez Bankası iki toplantıda gereken rasyonel politikalara başvurarak reel faiz oranını pozitif seviyelere yükseltti.
YABANCILARIN İŞTAHI ARTTI
Bankalardaki yerleşiklerin döviz tevdiat hesaplarından TL mevduat hesaplarına yeterince geçiş olmasa da yeni döviz alımlarının hemen önüne geçilebildi.
Aynı zamanda kurların aşağı yönlü harekete başlaması yabancı yatırımcıların iştahlarını artırmaya yetti ve belirgin bir sıcak para girişi başladı.
Bu sonuçların finansal araçların reel getirilerine olumlu yansımasını TÜİK'in açıkladığı verilerden rahatlıkla izleyebiliyoruz.
Aralık ayı "Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları" çalışmasına göre Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetleri enflasyon sonrası yüksek getiri sıralamasında ilk sırayı almış. Hisse senetlerinin reel getirileri sadece bir ayda yüzde 8,5'a kadar çıkmış. Diğer TL araçlarından mevduat hesapları ve devlet tahvilleri gibi devlet iç borçlanma senetleri enflasyon arındırıldıktan sonra geçen ay hemen hemen başa baş olmuşlar.
TERS PARA İKAMESİ OLABİLİR
Dolar ve euro ise enflasyon sonrasında sırasıyla yüzde 4,62 ve yüzde 1,92 kayba uğramışlar. Altının reel getirisi ise yüzde -5'i görmüş. Aralık başında 100 TL'ye denk gelen altın almış bir tasarruf sahibinin ay sonunda elindeki parası 95 TL'ye gerilemiş. 3 aylık süreçte borsa yine ilk sıradaki yerini koruyor. 3 ay sürede BIST 100 endeksi enflasyon sonrasında yüzde 14,87 getiri sağlamış hisse senedi sahiplerine.
Borsa dışındaki gerek TL gerekse döviz ve altın reel olarak bırakın getiriyi kayba neden olmuş. Ancak 6 aylık bir dönemde döviz ve altın kazandıran araçlar, TL'ye dayalı araçlar ise kaybettirenler tarafında yer almışlar.
Artık resim biraz daha netleşmiş durumda.
Küresel likidite, altın ve gelişmiş ülke borsalarında doyum noktasına ulaştı.
Bu yüzden sağlık tarafındaki olumlu gelişmelerin sonucunda belirsizliklerin azalması küresel likiditeyi gelişmekte olan piyasalara yönlendirecek. Tabi Türkiye de bundan payını alacak.
Tersine para ikamesinin daha makul seviyelere gelmesi büyük oranda Merkez Bankası'nın kararlı duruşunu devam ettirmesine kalıyor. Eğer pandemiye bağlı olumsuz bir gelişme ve aynı zamanda jeopolitik risklerde bir hareketlenme olmaz ise kurların ve altının büyük olasılıkla yatay seyredeceğini söyleyebiliriz.