Piyasalarda alışageldiğimiz hareketler
Daha doğrusu basitleştirmişti. Küresel likidite büyük merkez bankalarının tahvil alımları karşılığında enjekte ettikleri paralar ile devasa boyutlara ulaşıyor. Likidite bolluğu ise doğal olarak piyasalarda spekülatif işlemleri artırıyor. Dolayısıyla denklem de bu basit korelasyon üzerine kuruluyor.
Likidite bolluğundan az ya da çok hisse senetleri, kıymetli madenler, emtialar ve tahviller nasipleniyor. Altının 2008 krizi öncesi ons fiyatı 716 dolar seviyesinde idi. O dönemde FED'in miktarsal genişleme (QE) programlarına başlamadan önce aktif büyüklüğü ise 800 milyar dolarlardaydı. Birinci program sonrası 953 dolara diğer iki programın katkılarıyla da 1.828 dolara kadar çıktı, 2011 yılı itibariyle. Bu süreçte FED bilanço büyüklüğünü yaklaşık 2 trilyon dolar daha genişletmiş oldu. Sonra malum hareketler belirmeye başladı. FED tahvil alım programını azaltacak (tapparing) ve 'Federal Fonlama Oranı'nı, yani politika faiz oranını artıracak beklentisi ile altın fiyatları 1.100 sınırına kadar geriledi. Bu gelişme fiyatlandığı için FED'in 2019 yılına kadar 'anlamsız' sıkılaştırma politikaları ile yüzde 2'nin üzerine çıkarmasına rağmen altın fiyatları yatay seyir izledi.
TAHVİL FAİZLERİ
Bu çizdiğim resim orta ve uzun vade için geçerli. Kısa vadede ne yazık ki büyük oranda spekülatif işlemler belirleyici oluyor tabii büyük merkez bankalarının alacağı olası aksiyonları kullanarak.
ABD'de ekonomik faaliyetlerin arttığını teyit eden veriler geldiğinde, piyasa aktörleri FED'in tahvil alım miktarını 120 milyar doların altına çekme olasılığının yükseldiğini öne sürerek kitle psikolojisi oluşturmaya çalışıyorlar. 10 yıl vadeli ABD tahvilleri çok kısa sürede mevcut seviyesinin neredeyse iki katına çıkarak yüzde 1.77'ye geldi.
Sonra birkaç farklı verinin açıklanması ya da FED başkanlarından güvercin tonda beklentiler ile yeniden yüzde 1.20'lere geriledi.
Bu arada yüzde 1.77'lerde 10 yıllık tahvillerde uzun pozisyon alan spekülatörler 10 günde kar elde ettiler.
Küresel likidite bolluğundan nasibini alan hisse senetlerinde de görüyoruz bu kısa metrajlı filmi. Borsa İstanbul'da açılan hesap sayısı itibariyle rekor kırdı.
Sadece birkaç ayda iki milyonu aştı yeni hesaplar. Sermaye Piyasası Kurulu'nun üç ay önce yayımladığı bir çalışma vardı.
Yerli yatırımcıların hisse senetlerini elde tutma süreleri 2020 yılında 18 güne düşmüş.
Düşünebiliyor musunuz? Sektörüne ve faaliyetlerine göre hisse senedi alarak bir şirketin ortağı oluyorsunuz. Dönem sonunda dağıtacağı kar payı alma gibi bir hedefiniz var. Hisse senetlerinin doğası gereği olması gereken budur. Peki, bu hedefe 18 günde ulaşmak mümkün mü?
Tabii ki hayır...
GÜVENLİ LİMAN
Ne olduğunu şöyle özetleyim. ABD tarım dışı istihdam verisi çok yüksek geldiğinde FED tahvil alım programını aşağı çeker öngörüsü ağır basar. Sonra satışlar gelir, hisse senetleri geriler. Alım yapılır şöyle iyice düşmüş olanlarından ve beklemeye geçilir. Veriden bol ne var? Bir veri açıklanır. Örneğin konut satışları düştü. FED rota değiştirmez. Bu durumda küresel likidite bolluğu sürer.
Sonuçta yeni alımlarla hisse senedi fiyatları yükselir. 18 gün sonra satış ile sermaye kazancı cebe indirilir.
Bir öngörü de ben yapayım. Yeni bir varyant çıkar. Ekonomilerde belirsizlik beklentileri hakim olur. Güvenli liman ihtiyacı ilan edilir ve altında uzun pozisyonlara yönelim yaratılır, altın fiyatları 1.850 dolarlara gelir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.