Denkleme bir de Ukrayna Rusya gerginliği eklendi
Bir dizi ekonomik faktör yetmezmiş gibi bir de piyasaları derinden etkileyecek Ukrayna Rusya gerginliği daha doğrusu savaşı gündeme dahil oldu.
Enflasyonların yükseldiği, büyüme hızının momentum kaybedeceği belli sektörlerde arz talep dengesizlikleri gibi sorunlarla yeni yıla girmişti küresel ekonomi. Gelişmekte olan ülkeler ayrıca FED'in olası aksiyonlarının yaratacağı negatif etkilerin tedirginliğini de yaşıyordu.
Tam da bu noktada küresel ekonomi denkleme dahil olan bu faktörden payını alacak. Ne yazık ki Türkiye her iki ülke ile olan ekonomik ilişkilerinin geniş hacmi nedeniyle daha fazla pay alacak gibi görünüyor.
Aksi gibi hem Ukrayna'nın hem de Rusya'nın dış ticaret, müteahhitlik ve turizm faaliyetlerinde belli ağırlıkları var.
Geçen yıl her dört turistten yaklaşık birisi bu iki ülkeden gelmişti. Turizm geliri açısından değerlendirdiğimizde 2021 yılında toplam 24,5 milyar dolar gelirin yaklaşık 7 milyar doları bu ülkelerden elde edilmişti. Takip edebildiğimiz kadarıyla yaz için daha önce yapılan rezervasyonlar henüz iptal edilmemiş ancak yeni talepler gelmiyormuş.
TARIM ÜRÜNLERİ İTHALATI
Turizmin yanı sıra Türkiye ekonomisini etkileyecek diğer bir faktör de iki ülkeden yaptığımız tarım ürünleri ithalatı. TÜİK'in verilerine göre özellikle hububatın neredeyse yüzde 80'i bu ülkelerden ithal ediliyor. Merkez Bankası'nın enflasyon açısından yakından takip ettiği faktörlerin başında taşımacılık ve navlun maliyetleri geliyor. Malum pandemi koşulları tedarik zincirini tahrip etmişti. Bu yüzden enflasyon üzerinde ithalat fiyatlarıyla beraber en fazla yüke sahip gıda fiyatları Merkez Bankası'nın yüzde 24,2 yılsonu hedefini belirgin bir şekilde saptırabilir.
Türkiye Müteahhitler Birliği inşaat faaliyetlerinde de turizm ve dış ticaretteki gibi geniş hacimde ilişkilerimiz olduğunu hatırlattı.
Toplamda 24 milyar dolara denk gelen hizmet söz konusu bu ülkelerle. Son gelişmeler doğal olarak bu cepheyi de negatif yönde etkileyebilir. Yukarıda özetlediğim rakamları günlerdir çeşitli kaynaklarda görüyorsunuz. Ben fazla vurgulanmayan noktaya değinmek istiyorum.
DENGELERİ ETKİLEYEBİLİR
Merkez Bankası para politikasının en önemli aracı olan "politika faiz oranını" devre dışı bırakınca para politikasını büyük oranda "liralaşma" üzerine inşa etmeye başladı. Yani para politikasının başarılı olabilmesi için kurların yatay seyir izlemesi gerekiyor.
Kurduğu algoritma şöyleydi: Kur korumalı mevduat gibi bazı araçlarla lirada kalmayı sağlayacak, kredilerle yatırımlar desteklenecek, üretim ve verimlilik artışı ihracatı yükseltecek ve turizm gelirleriyle cari fazla verilecek, döviz talebinin baskılanmasıyla kurlar stabil olacak ve kurlardan fiyatlara geçişkenlik ve ithalat fiyatları gibi faktörlerin enflasyon üzerindeki yükü alınacak ve enflasyon düşecek.
Denkleme yeni eklenen jeopolitik faktörün algoritmayı bozması ne yazık ki kaçınılmaz bir gerçek. Enerji fiyatlarının ve gıda fiyatlarının yükselmesi, aynı zamanda turizm ve müteahhitlik hizmetlerinden döviz girişlerinin düşmesi Merkez Bankası'nın enflasyon hesabını bozacağı gibi olası kur artışlarının kur korumalı mevduat hesapları kanalıyla Hazine'ye yükünü artıracak sonuçta para politikası gibi maliye politikası dengelerini de etkileyecek.
Oldukça karamsar bir resim çizdiğimin farkındayım. Ama gerçek bu... Umalım ve dileyelim ki Rusya Ukrayna gerginliğinin boyutları genişlemez ve en kısa zamanda diplomasi yoluyla çözümlenir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.