Yeni küresel düzen ve Türkiye
Batılı Emperyalist ülkeler ve Rusya'nın oluşturduğu "Yönetenlerin" baskıladığı ve yönettiği mevcut düzen yıkılırken, 'Yeni Küresel Düzen' Kuruluyor. ABD'de yaşanan son olayların ardından sistem çatırdıyor, Teksas eyaleti bağımsızlık ilan edip etmemeyi tartışıyor, göçmen ve azınlıkların sorunları büyüyor, toplumsal gösteriler ve şiddet olayları artıyor. Avrupa'da da durum farksız. İspanya Katalonya'da bağımsızlık kararı alındı, ETA'nın bağımsızlık istediği Bask Bölgesi'nde sorun hala çözülmedi. İskoçya da Birleşik Krallık'tan ayrılmak istiyor. Belçika'da Almanca konuşan Flamanlar ayrılmak istiyor, İtalya'nın kuzeyinde bulunan zengin kentlerin oluşturduğu Padanya bölgesi ayrılmak istiyor, Korsika bağımsızlık veya özerklik talebi ile Fransa'nın başını ağrıtıyor ve sarı yeleklilerin gösterileri ülkeyi yakıp kavuruyor. Almanya'da en büyük eyalet olan ve en çok vergi veren Bavyera'da da bağımsızlık düşüncesi ve konuşmaları her geçen gün artıyor. Kısacası yönetenler, yönettikleri ülkelerde yaptıkları ve uyguladıkları politikaların sonunda aynı şekilde kendilerini vurmasına engel olamıyorlar. Çok uzun değil 2030 yılına kadar yeni düzende söz sahibi olan ülkelerin sıralaması, dünya ticaretinden aldıkları pay, elde ettikleri doğal kaynakların miktarı, siyasi etkinlikleri belirlenmiş olacak.
EKONOMİK BÜYÜKLÜKTE İLK 10 ÜLKE (GSMH)
1- ABD 20.5 trilyon $
2- Çin 13.7 Trilyon $
3- Japonya 4.9 Trilyon $
4- Almanya 3.9 Triyon $
5- Birleşik Krallık 2.8 Trilyon $
6- Fransa 2.8 Trilyon $
7- Hindistan 2.7 Trilyon $
8- İtalya 2.1 Trilyon $
9- Brezilya 1.9 Trilyon $
10- Güney Kore 1.7 Trilyon $
19- Türkiye 771 Milyar $
2030 YILINDA EKONOMİK BÜYÜKLÜKTE İLK 10 ÜLKE (GSMH) ( Standart Chartered Plc.)
1- Çin 64.2 Trilyon $
2- Hindistan 46.3 Trilyon $
3- ABD 31 Trilyon $
4- Endonezya 10.1 Trilyon $
5- Türkiye 9.1 Trilyon $
6- Brezilya 8.6 Trilyon $
7- Mısır 8.2 Trilyon $
8- Rusya 7.9 Trilyon $
9- Japonya 7.2 Trilyon $
10- Almanya 6.9 Trilyon $
KELEPÇELER BİR BİR SÖKÜLÜYOR
Son 18 yılda Türkiye Kurtuluş Savaşı destanından sonra bir kez daha emperyalist güçler ve onların Türkiye'de kurduğu bu yapının tüm direnişi ve çabası ile ortaya koyduğu algı operasyonları, gösteri ve ayaklanmalar, kapatma davaları ve darbe girişimlerine rağmen elleri ve ayaklarına vurulmuş kelepçeleri bir bir sökerek yeniden 'Diriliş' destanı yazıyor
YILLARDIR PLANLI OLARAK BASTIRDILAR
Önümüzdeki 10 Yıllık süreç, ülkelerin "Yönetenler Masası"nda yer alıp almayacağının, yer alacaksa hangi koltukta oturacağının belirleneceği süreç olacaktır. Mevcut küresel düzenin yönetenleri ellerindeki gücü kaptırmamak, mevcut sömürü düzenini devam ettirebilmek için son kozlarını oynamakta.
İşte bu yüzden yeni küresel düzende Türkiye; stratejik konumu, yetişmiş insan kaynağı, genç ve dinamik nüfusu, köklü devlet geleneği ve kadim kültürü ile yönetenler masasında yerini almak için politik, ekonomik ve askeri her türlü politikayı uygulamaktan kaçınmamalı. Yıllardır Türkiye'nin sahip olduğu doğal potansiyeli her alanda planlı bir şekilde bastırılmış ve tam ifadesiyle eli-kolu bağlanmıştır. Önce, ABD'nin Türkiye'ye 27 Aralık 1949 tarihinde imzalattığı Fulbright Eğitim Anlaşması ile milli eğitim ve kültürümüz tamamen esir alınmıştır. Kendi kültürüne ve değerlerine yabancı bir toplum yetişmesini ve toplumun kendine olan özgüvenini yitirmesini sağlamışlardır. İkinci adımda tüm devlet kurumlarına 'US AİD' vasıtası ile devşirilen ABD yanlısı Türk bürokratlar yerleştirilmiştir. Üçüncü adımda Türkiye'nin eğitimde en başarılı gençleri arasından kendi kültürüne yabancı, kişisel hırsları ve zafiyetleri yüksek olanlar tespit ederek yurtdışında
burslu olarak okuttular.
STRATEJİK NOKTALAR
Dördüncü adımda burslu olarak eğittikleri ya da Türkiye içerisinde tespit ederek devşirdikleri yandaşlarını siyasi partiler, medya Kuruluşları, Üniversite- Bilişim-İletişim- Finans-Kimya vb stratejik sektörlerdeki kurumlara yerleştirdiler. Beşinci adımda, demokrasi ve insan hakları savunuculuğu yapan STK'larına Türkiye'de şube açtılar ve yandaşlarına Türkiye'de STK'lar kurdurdular. Bu STK'ları hem finansal hem de eylemsel olarak desteklediler ve yönlendirdiler. Altıncı adımda dini cemaatlere el attılar. Zafiyet gösteren cemaat liderlerini devşirdiler ya da devşirdikleri ajanlarına cemaat kurdurdular. Yedinci adımda askerlere yaptırdıkları darbeler ile siyasetin kurumsallaşmasını engellediler. Parlamenter sistemin koalisyona dayalı yapısının değişmesine müsaade etmediler. Siyasilerin üzerinde bir vesayet sistemi kurdular. Sekizinci adımda mason locaları, Rotary ve Lionslar gibi pek çok kuruluşlar ile toplumdaki en eğitimli ve başarılı insanları bir araya toplayarak onları hem ekonomik hem de kariyer açısından destekleyerek kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirdiler. Dokuzuncu adımda Türkiye'nin sanayileşmesi, kalkınması ve güçlenmesini engellemek için faiz düzenini kurdular ve beslediler. Onuncu adımda Türkiye'nin gelişmesi ve güçlenmesi için gerekli her türlü hammadde, malzeme, teknoloji ve bilgiye ulaşmasını örtülü ve açık şekilde uyguladıkları ambargolar ile engellediler.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.