Dünya 2019 yılında korona virüsü ile tanıştı. Salgın başlangıçta Çin ve Çin ekonomisinin problemiydi.
Salgından birkaç ay sonra ise ABD ve Avrupa ülkelerinde görülmeye başladı ve hızla yayıldı.
Bu salgının tüm dünyaya yayılmasının en büyük etkeni Çin'in kendisidir.
Çin, bilerek ve isteyerek bunu global bir problem haline getirmiştir. Peki Çin bunu neden yaptı?
Dünya ekonomik bir yarışın içerisinde. Bu yarışın bir ucunda ABD diğer ucunda ise Çin var. Donald Trump, ABD Başkanı seçilmeden önce Çin ekonomisinin 2025 yılında ABD'yi yakalaması bekleniyordu.
Ama Trump'ın uygulamaları sayesinde bu süre 5 yıl ertelendi.
Akabinde korona virüsü ortaya çıktı. Salgın, Çin ekonomisinde son tahminlere göre 1 ile 3 trilyon dolar arasında tahribata neden olacak. Bu da Çin'in büyüme hızının 1 ile 2 buçuk puan arasında gerilemesi demek.
ABD BÜYÜMEYİ SÜRDÜRECEK
Çin, bu etkilerle boğuşurken rakibi olan ABD ve diğer Avrupa ülkeleri gelişmeye devam edecekti. Çin şehirlerini karantinaya alırken yurtdışı giriş ve çıkışına engel olmadı. Sınırlarını kapatmadı. Virüsün dünyaya yayılmasına bilerek ve isteyerek müsaade etti. Böylece kendi sorununu alıp dünyanın sorunu haline getirdi. Bu şunu gösterir: "Çin bende ilacı olmayabilir ama alın buyurun siz de virüsle uğraşın" dedi. Zaten diğer ülkelere bulaşır bulaşmaz da ilaç ve aşı çalışmalarının başladığı haberleri yayılmaya başladı.
NEDEN DÜNYANIN PROBLEMİ OLDU?
ABD Başkanı Trump aldığı önlemlerle, vergi duvarlarını yükseltti. Amerikan şirketlerine sürekli baskı yaptı. Avrupa'daki özellikle teknoloji konusunda faaliyet yürüten büyük şirketlere Çin'de yatırım yapmamaları konusunda baskı yapıyordu.
İlaç, teknoloji ve iletişim konusunda yatırımları olan 10 büyük şirket Çin'de yatırım yapma kararı almıştı. Üç tanesi yatırımlarını iptal etti. ABD'ye gelmediler ama Çin'e de yatırım yapmadılar.
Şimdi bütün şirketler, Çin'in alternatifini aramaya başladı.
Hindistan, Endonezya ve Malezya gibi işçiliğin ucuz olduğu diğer ülkelere gitmeye başladılar. Yani yatırımlarını o bölgelere kaydırdılar. Bu konuda Trump başarılı oldu.
Virüs de Çin'i etkileyecekti.
Virüs nedeniyle bundan sonraki yatırım daha da azalacaktı.
Bu ABD'nin dünya liderliğinin garantisiydi. Çin de biyolojik olarak ABD tarafından yapılan bu saldırıya karşılık, "saldırıyı aynı şekilde senin kucağına bırakırım" mesajı verdi. "Bana yapılacak herşeyin karşılığını bende veririm" dedi. Bu bir mücadele.
KÜRESEL GÜÇLERİ İYİ TANIYIN
ABD'yi iyi tanımak lazım.
Küresel güçleri iyi tanımıyorsak bu konuyu doğru okumak mümkün değil.
ABD'de şu isimleri yan yana koyalım. Demokrat Parti, Barack Obama, Anglikan Kilisesi, İngiltere ve Rothschild ailesi.
Bunlar dünyada globalizasyonu savunan, milliyetçilik duygusundan uzak, ileride sınırların ortadan kalkması gerektiğini, ekonominin globalleşmesini ve tek devlet haline gelmesini savunan gruptur.
Bunlar için Çin'in ABD'yi yakalaması önemli değildir çünkü onlar her şartta para kazanmaya devam ediyorlar.
Diğer isimler ise Cumhuriyetçiler, Trump, Rockefeller Ailesi, Ross Kilisesi ve Vatikan.
Bunlar da finans dünyasında ABD milliyetçiliği yapan, ABD'nin gelişmesini isteyen gruptur. Obama iktidarda iken globalizasyonu savunuyordu.
Yani Çin'in ABD'yi yakalaması çok önemli değildi. Çin'in bu kadar gelişmesini de ABD sermayesi sağlıyordu.
Dünyanın en büyük ABD şirketleri Çin'de idi.
Trump ise ABD'ye yatırım yapılmasını ve ABD'nin büyümesini istiyordu. Çin ile başlayan ticaret savaşı ABD'yi yakalamasının önüne geçti.