Yeni bir Selahaddin Eyyubi mutlaka gelir
Tûr Dağını yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs'ü kol saati gibi taşıyorum
Ayarlanmadan Kudüs'e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur
Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar
Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır
Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin
(Nuri Pakdil - Ocak 1972)
Müslümanların ilk kıblesi olan, Hz.Muhammed'in miraca yükseldiği Kudüs, bir oldu bittiyle karşı karşıya... ABD, Müslümanların "namusu" olarak gördüğü ve her zerresinde İslam'ın izini taşıyan Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı aldı.
İsrail 1947 yılında Batı Kudüs'ü, 1967'de de Doğu Kudüs'ü işgal etti.
İsrail meclisi 1980'de kabul ettiği bir yasayla Kudüs'ü doğusuyla batısıyla İsrail'in "birleşik başkenti" ilan etti. Böylece Doğu Kudüs'ün ilhakı resmiyet kazanmış oldu. Buna karşılık BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 1980 yılında İsrail'in Doğu Kudüs'ü ilhak ederek başkent ilan etmesini geçersiz sayan 478 sayılı kararı kabul etti.
ABD, 1980'de Kudüs'ün hem doğu hem de batısını birleşik olarak başkenti olarak ilan eden İsrail'in bu kararını tanıyan ilk ülke oluyor. ABD'nin bu kararı Kudüs'ün tamamının işgalci İsrail'e ait olduğunu kabul etme anlamı da taşıyor. Karar, 420 bin Filistinli'nin baskı altında yaşadığı Doğu Kudüs'ü başkenti yapmak isteyen Filistin'e ve barış umutlarına indirilmiş ağır bir darbe olacak. İslam ülkeleri içinde ABD'nin bu adımına karşı en güçlü sesi çıkaran ülke Türkiye...
Birçok İslam ülkesi lideri gelişmeyi "nazik" bir tepki gösterek geçiştirirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kudüs Müslümanların kırmızı çizgisidir. İnsanlık vicdanına darbe vuracak bu adımın sonuçları İsrail ile diplomatik ilişkilerimizi koparma noktasına kadar gidebilir" dedi.
ABD bu adamıyla zaten kan ağlayan Ortadoğu'ya daha da acı sonuçlara yol açabilecek bir bomba atmış oluyor.
Müslümanları isyan ettiren bu gelişme bölgede akan gözyaşının hiç kurumaması demek.
ÜMİDİMİZİ KAYBETMEYELİM
Ama, ümidimizi hiç kaybetmemeliyiz...
Çünkü, Kudüs 1099 yılında da Avrupa üzerinden kutsal topraklara başlatılan seferler sırasında Haçlılar tarafından işgal edilmişti. Haçlılar burada büyük bir katliam gerçekleştirmişti.
Mabed Tepesi tahrip edilmiş, buradaki İslam eserleri ahır ve kraliyet ikematgahı olarak kullanılmıştı.
Ancak, yine bugünkü gibi Müslümanların kendi aralarında paramparça olduğu o dönemde Selahaddin Eyyubi isimli efsane bir komutan çıktı. Eyyubi Devleti'nin kurucusu Selahaddin Eyyubi, dağınık bulunan, kendi aralarındaki çekişmelerle zayıflayan, bir türlü birlik olamayan Müslümanları birleştirip Kudüs'ü 1187'de Haçlılardan geri aldı.
Kudüs bugün de barışa en çok hasret duyulan, dostluğa en muhtaç şehri olarak 21. yüzyılın Selahaddin Eyyubi'sini bekliyor. İslam dünyası şimdi yine parçalara bölünmüş olsa da içinden elbet yeni bir Selahaddin Eyyubi çıkaracaktır.
Belki bu söylediklerim bazı okurlarımıza "çok duygusal" gelebilir ama ben buna inanıyorum...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.