Artık dışarıdan kumanda edilemeyen ve ABD boyunduruğundan çıkan Türkiye'ye yönelik başlatılan savaşta 3 koldan taarruza geçildi. Türkiye'ye yönelik bir yandan ABD'de "iftiracı" yapılan Rıza Sarraf üzerinden başlatılan saldırıya, eline tutuşturulan bir takım "sözde" belgelerle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. ABD ve Kılıçdaroğlu'nun eş zamanlı saldırılarının ardından İsrail çıkarlarını savunmayı yayın ilkesi olarak benimseyen Alman medya devi Axel Springer'ın Türkiye'deki ortağı Doğan Grubu da daha önce defalarca yaptığı gibi elini tetiğe götürdü. 17-25 Aralık 2013 tarihinde FETÖ'nün başlattığı yargı-polis darbesine tam destek veren Doğan Grubu'nun "amiral gemisi" Hürriyet ve küçük kardeşi Posta Gazetesi algı operasyonuna sarıldı.
İFTİRALAR MANŞET
İsrail'le aynı günlerde kurulan Hürriyet, dün Sarraf'ın iftiralarını manşetine taşıdı. Aynı şeyi Doğan Grubu'nun diğer gazetesi Posta da yaptı.
Sarraf'ın iftiralarına ballandıra ballandıra sayfalarında yer verdi. Sarraf'ı manşet yapan Hürriyet ve Posta, Kılıçdaroğlu'nun elinde patlayan uydurma belgelerini çürüten açıklamalarını ise yasak savar gibi ilk sayfasından çok büyütmeden gördü. Erdoğan'ın açıklamalarıyla ilgili Hürriyet'in haberinde kullanılan "O paralar şirket satışından" başlığıyla da profesyonelce bir algı operasyonu yapıldığı dikkatlerden kaçmadı. Erdoğan ve hükümeti zor durumda bıraktığı temasını işleyen Doğan Grubu köşe yazarlarından Murat Yetkin'in hürriyet.com. tr'de yayınlanan "Zarrab konuştukça Türkiye utanıyor" başlıklı yazısı ise, büyük tepki topladı.
FABRİKA AYARLARINA DÖNDÜ
Doğan Grubu'nun bu saldırısı aslında kimseyi şaşırtmadı. Çünkü, Doğan Grubu ve patronu Aydın Doğan, bugüne kadar kendilerince Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti Hükümeti'nin zor durumda kaldığını düşündüğü zamanlarda hemen "özüne" dönüp algı operasyonlarına hız veriyordu. Bu son saldırıyla da Doğan Grubu, fabrika ayarlarına dönmüş oldu. Erdoğan için daha önce "Muhtar bile olamaz" manşeti atan Doğan Grubu yayın organları 2013'teki Gezi olayları döneminde de topyekün saldırıya geçmişti. Grup yayın organları FETÖ'nün 17-25 Aralık yargı ve polis darbe girişimine de büyük destek vermişti. Ayrıca yine Erdoğan ve hükümetin zor durumda kaldığını düşündüğü 7 Haziran seçimlerinden sonra da benzeri bir yayın politikası izlemişti.
KAYBETMEYE MAHKUMLAR
15 Temmuz'daki hain işgal girişimini tek yumruk olarak yerle bir eden Türkiye, bu son saldırıları da atlatacak. Artık, Türkiye'nin küresel güçlerin istediği gibi tekrar boyunduruk altına girmesi diye bir ihtimal söz konusu bile olamaz. Millet Türkiye'nin bekasına yönelik yapılan saldırıyı net bir şekilde görüyor. Bunlara prim vermiyor. Dolayısıyla Doğan Grubu ve amiral gemisi Hürriyet de yine duvara toslayacak ve algı operasyonlarında yine hüsrana uğrayacak. Yani, yine kaybetmeye mahkumlar.
BİLİNÇALTINA MESAJ VERİYORLAR
Doğan Grubu gazetelerinin Sarraf davasını manşetine taşıyıp, Kılıçdaroğlu'nun sahte belgeleriyle ilgili haberlerinde kullandığı dil ve başlıklarla yaptığı algı oyununu alanında tanınan bir psikologla konuştum. Bana anlattıklarını size de aktarıyorum: Yaptıkları apaçık bir algı oyunu. Ama bunu basit bir algı oyunu sözüyle geçiştiremeyiz. Bildiğiniz üzere sinemalarda insanların bilinçaltlarına etki edebilmek için film arasından hemen önce bir içecek sahnesi yerleştirirler. Bu sayede film 15 dakikalık araya girdiğinde insanlar bilinçaltlarına içecek figürü işlendiği için ilk iş olarak içecek almaya gider. Bu olay da böyledir. Türkiye'ye karşı ihanet şebekesiyle işbirliği yapan Sarraf davasını büyük görüp Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'nun sözlerini çürüten açıklamalarını daha küçük görmeleri vatandaşların bilinçaltlarına yerleştirilen subliminal bir mesajdır. Bu şekilde yapılmaya çalışılan, insanların Sarraf davasının doğru olduğuna inanması ve devletine duyduğu güvenin azalmasıdır.
DELİCAN : KURSAKLARINDA KALACAK
AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican da, yapılan algı operasyonlarına tepki gösterdi. Delican, şunları söyledi: "Hukuk; 'müddei iddiasını ispatlamakla mükelleftir' der. CHP, yıllardır ortaya koyduğu 'çamur at izi kalır mı acaba?' çırpınışına tam gaz devam ederken kendi evimizdeki bu ihanet çetesine bazı basın kuruluşları destek veriyor. Bunu her önemli, kritik süreçte yaptılar. Şimdi de yapıyorlar. Yargısız infaz girişimlerini, marifete dönüştürme çabaları yine boşa çıkacak. Gezi'de olmadı, 17-25 Aralık sürecinde başaramadık, şimdi deneyelim umudunu ana muhalefetle birlikte taşıyan bazı basın kuruluşlarının hevesleri de kursaklarında kalacak. Bu süreci sayısallaştırarak medet umanların ve maşalık yapanların arka planları da ortaya çıkacak."