AK Parti'nin İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Nihat Zeybekci, CHP'li rakibi Tunç Soyer ile şehrin sorunlarını canlı yayında tartışabileceğini söylemişti. Soyer de, Zeybekci'nin bu çağrısına "Öyle bir şey olursa hayır demem" şeklinde yanıt verdi. Şimdi sıra artık iki ismi canlı yayında buluşturacak bir organizasyonun yapılmasında.
Maalesef İzmir'de yıllarca kentin sorunları üzerinde rasyonel bir tartışma ortamı oluşturulamadı. Bunda da CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun izlediği 'korku siyasetinin' büyük etkisi oldu.
RASYONEL TARTIŞMA ŞART
Kocaoğlu, şehrin yarısının susuzluktan kırıldığı günlerde yapılan eleştirileri bile, "Burası Atatürk'ün şehri, İzmir'i alamazsınız" diye cevaplandırmaya çalıştı.
İzmirlilere arsenikli su içirdiği ortaya çıkınca da 'mağdur edebiyatı' yaparak İzmirlilerin hassasiyetleriyle oynamayı başardı ve aradan sıyrıldı.
En son yaz aylarında zirve yapan kötü kokuyla ilgili eleştiriler konusunda "Böyle bir şey yok. 'İzmir kokuyor' diye propaganda yap, 31 Mart akşamı cevabı gör" diyerek arsenik skandalında olduğu gibi yine İzmirlilerin hassasiyetlerine göndermede bulundu.
Tabi, partisinin adayı Soyer'in kenti saran kötü kokuyu itiraf etmesiyle de asıl cevabı kendisi almış oldu.
İzmir'in artık sorunlarını Kocaoğlu'nun 15 yılda oluşturduğu korku siyasetinin uzağında olgunca tartışabilmesi gerekiyor. Bunun için Zeybekci ve Soyer'in böyle bir canlı yayında bir araya gelme ihtimalinin doğmuş olması çok önemli bir fırsat. Bu tartışmanın kazananı İzmir olur... Tabi, Soyer'in Kocaoğlu gibi yapmayıp kentin sorunlarını rasyonel çözüm önerileri üzerinden tartışabilmesi şartıyla...
DEMEK Kİ, ABD BİZİ VURMAYI KAFAYA KOYMUŞ!
Türkiye, Atatürk'ün de işaret ettiği 'tam bağımsızlık' yolunda son yıllarda büyük mesafe aldı. Türkiye için 'ABD'nin 53. eyaleti' yakıştırmalarının yapıldığı günler çok gerilerde kaldı.
Bu konudaki kararlılığımız bugünlerde Rusya'dan alacağımız S-400 füzeleri üzerinden test ediliyor. ABD, S-400'lerden vazgeçmemizi istiyor. F-35 savaş uçaklarının satışının iptal edilmesi başta olmak üzere birçok konuda Türkiye'ye yaptırım uygulama tehdidinde bulunuyor.
Başkan Erdoğan, ABD'ye gerekli cevabı önceki akşam canlı yayında bir kez daha verdi ve "S-400 konusunda işi bitirdik, geri dönüşümüz asla olamaz. Ruslarla anlaştık, ortak üretime gireceğiz. Belki S-400'den sonra S-500'e gireceğiz" dedi.
HEDEF HEP TÜRKİYE
ABD, bir yandan güney sınırımızda PKK/PYD terör örgütünü binlerce TIR silahla donatıp eğitiyor, diğer yandan Kıbrıs adası çevresindeki enerji kaynakları konusunda Türkiye'nin devre dışı kalmasına neden olacak adımlar atıyor. Bir yandan da İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile hedefin Türkiye olduğu çok açık olan tatbikatlar düzenliyor. Durum böyleyken daha önce Yunanistan'ın yine Rusya'dan S-300 füzeleri almasına ses çıkarmayan ABD'nin Türkiye'nin S-400'lerle bağımsız bir hava savunma sistemi sahibi olmasından bu kadar rahatsız olması çok ama çok manidar! İnsan "Demek ki ABD, Türkiye'yi vurmayı planlıyor ve bunu yaparken kendisine karşı çıkamayalım diye bağımsız hava savunma sistemi kurmamızı engellemeye çalışıyor" diye düşünmeden edemiyor. Bu panik ve ısrarın başka bir açıklaması yok.