Türkiye, ABD ve küresel güçlerin güney sınırlarımızda yıllardır ilmek ilmek dokumaya çalıştığı 'terör koridorunu' yerle bir etti. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı'ndan sonra yapılan Barış Pınarı Harekatı ile sözde müttefiklerimizin binlerce TIR silahla donattığı terör örgütüne büyük darbe vuruldu. Küresel oyun kurucuların tezgahı bozuldu.
Hüsrana uğrayan şer odakları, bunun bedelini Türkiye'ye bir şekilde ödetmek isteyecektir.
İşte böyle bir dönemde üst üste yaşanan provokatif olaylar ve muhalefetin söylemleri çok manidar...
SİNİR UÇLARIYLA OYNUYORLAR
Adeta toplumun farklı kesimlerinin sinir uçlarıyla oynanmaya çalışılıyor.
Bir yandan yolda yürüyen başörtülü genç kızlara saldırılıyor. Diğer yandan 10 Kasım'daki Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü anma törenlerinde çok sayıda okuldan gelen 'secde' fotoğraflarıyla hassasiyetler kaşınıyor. Bu arada üzücü intihar olayları, sosyal medyadaki algı operatörleri tarafından zihinlere "Toplumsal bir cinnet yaşanıyor" şeklinde kodlanmaya çalışılıyor.
AYNI TERMİNOLOJİ
PKK'nın uzantısı HDP'den milletvekili seçildikten sonra Türkiye İşçi Partisi'ne katılan Barış Atay, çıkıyor Meclis kürsüsünden 2013'teki Gezi kalkışmalarını hatırlatarak "Bu halk sizi iktidardan indirecek ama o gün emin olun, Gezi'yi mumla arayacaksınız" diyor.
Milletin yüzde 50'sinden fazlasının oyuyla seçilen bir iktidarı tehdit etme cüretini gösteriyor.
Üzerine aynı 'darbe' terminolojisini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da kullanıyor. İzmir'de katıldığı açılış töreninde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek, "Göreceksiniz beyefendiyi aşağı indireceğiz" diyor. Gerçi Kılıçdaroğlu'na videolarda görüldüğü gibi hemen arkasında kendisini dinleyen genç kız bile inanmıyor ama yine de bu ortak kullanılan "İndireceğiz" söylemi, aynı yerden sufle edildiği izlenimi veriyor.
HÜSRANA UĞRARLAR
Libya, Suriye ve Venezuela, en son da Bolivya ve İran karıştırıldı.
Toplumun sinir uçlarıyla oynamaya yönelik girişimler ve üzerine gelen "İndireceğiz" şeklindeki darbe söylemlerini üst üste koyunca "Bir karanlık el şimdi de Türkiye'yi karıştırmak istiyor" diye kuşkulanmamak mümkün değil. Hele Gezi kalkışmasına da böyle provokatif olay ve söylemlerle hazırlık yapıldığı gözönüne alındığında insan ister istemez böyle düşünüyor.
Ancak, Gezi ve 15 Temmuz'daki hain darbe girişimi, seçilmiş iktidarı nasıl 'indiremediyse' bundan sonra böyle bir şeye niyetlenenlerin hevesleri de kursaklarında kalacaktır. Sağduyu sahibi Türk halkı, karanlık elleri bir kez daha boşa çıkaracaktır. Türkiye artık onların her türlü oyunu çevirebilecekleri bir ülke değil.