1) DENİZ KARAKURT NASIL HALA O KOLTUKTA?
İzmir 2. İdare Mahkemesi, Menemen'de Başkanvekilliği seçimindeki kura çekimi için "usule aykırı şekilde yapıldığı" gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı verdi. Şimdi Bölge İdare Mahkemesi bu yürütmeyi durdurma kararına yapılan itirazı görüşecek ve karara bağlayacak. Ancak ortada somut bir durum var o da kura çekiminin şu an için geçerli olmadığı. Peki nasıl oluyor da yürütmesi durdurulan bir kura çekimi ile Başkanvekili seçilen CHP'li Deniz Karakurt hala o koltukta oturabiliyor ve belediye yönetimiyle ilgili kararların altına imza atabiliyor? Neticede kendisini o makama getiren kuranın yürütmesi durdurulmuş durumda. Bu bir anlamda makam gaspı olmuyor mu? Eğer bir de Bölge İdare Mahkemesi itirazı redderse şu an belediyede Karakurt'un imzası olan kararlar yok hükmünde olmayacak mı ve ayrıca suç da oluşturmayacak mı?
2) CHP SKANDALIN ÜZERİNE Mİ YATACAK?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, birer yazı gönderdiği meclis üyelerini belediyeyle ticari iş yapmamaları konusunda uyardı ve bunun Belediyeler Kanunu'na göre suç olduğunu söyledi. Halbuki, kendi partisi CHP'den meclis üyesi olan Hüseyin Ünal, yıllardır ESHOT'un otobüsleri için yedek parça ve hizmet sağlıyordu. Üstelik bu durum ESHOT'un kendi internet sitesinde bile açıkça yer alıyordu. Biz de gazetecilik görevimizi yaparak bu durumu gündeme getirdik. Bunun üzerine ESHOT, Hüseyin Ünal'dan alımları durdurduğunu artık bu meclis üyesinin kendi adını taşıyan şirketten gelen teklifleri değerlendirmeye almayacağını açıkladı.
İŞLEM YAPILMAYACAK MI?
Ünal kendisini, "Ben Otokar'ın tek yetkili servisi olduğum için bu hizmeti vermek zorundayım. Yoksa ceza öderim" diye savunmuştu. Fakat ESHOT da ortada hukuki olmayan bir durum olduğuna kanaat getirdi ki, bu alımları durdurdu. Peki, alımları durdurmakla her şey kapandı mı? Eğer ortada yasa dışı bir ticari ilişki varsa bunun bir yaptırımı olmayacak mı? CHP ve Büyükşehir Belediyesi de bu skandalın üzerine sünger mi çekecek? Bunun ESHOT yetkilileri de dahil olmak üzere sorumluları kimlerse haklarında hiçbir işlem yapılmayacak mı?
3) SOYER, BUNLARI ÖZELLİKLE Mİ YAPIYOR?
Türkiye'nin kırmızı çizgileri belli. PKK silahlı ve bölücü bir terör örgütüdür. Buna rağmen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kurduğu İzmir Düşünce Topluluğu'na bu silahlı terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan'a özgürlük naraları atan HDP'nin üst düzey yöneticilerini dolduruyor ve onlardan akıl alıyor. Böyle bir makamda olan kişinin bunu yapmaması gerekiyor... Ancak hadi diyelim ki, bu belediye dışında bir konu. Peki devletin güvenlik açısından sakıncalı olduğu tespit edilen kişileri belediyeye doldurmak da ne oluyor? Bunun da üzerine belediyenin düzenlediği Mizah Festivali'ne Türkiye'yi Kürtleri katletmekle suçlayan ve İslam'a da açıkça düşmanlık yapan karikatüristleri konuşmacı olarak davet etmekteki amaç ne? Soyer ne yapmak istiyor? Artık bu ısrarlı tutumu karşısında "Soyer, bunları özellikle mi yapıyor? Amacı birilerini artık kendisine 'dur' demeye zorlamak mı?" diye düşünmüyor değilim.