İzmir bir yandan Körfez ve birleşik sistem kanalizasyon sisteminin pis kokusuna hapsedilirken diğer yandan Bornova'da, çimento fabrikaları ve taş ocaklarının kurbanı oluyor. Bugün İtalyanlara ait Çimentaş ile Ankaralı Aydın Ailesi'nin yönetimindeki Batıçim nedeniyle maalesef Bornovalıların büyük bölümü toz soluyor. Bir zamanlar şehrin dışında olan çimento fabrikaları, bugün artık şehrin ortasında gri toz bulutları oluşturuyor.
SOYER TEKRAR GÜNDEME GETİRDİ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, dün İktisat Kongresi ile ilgili düzenlenen toplantıda soru üzerine Otogar'ı önümüzdeki yıl taşımaktan bahsederken karşısındaki çimento fabrikası için de "Uzlaşma yolunu arıyoruz. Onu da oradan taşımaya yönelik bir imar düzenlemesi yapıp yapamayacağımız konusunda çalışıyoruz" dedi.
Bu açıklamayı okuyunca sevindim.
Çünkü, 2000'li yıllarda İzmir gündeminde tartışılan Bornova'daki çimento fabrikalarının taşınması konusu, sanki özellikle unutturuldu. 10 yılı aşkın süredir bu sorunun hiç kimse tarafından dillendirildiğini duymadık bile...
"DERHAL KALDIRIN" TALİMATI
Bundan 15 yıl önce dönemin Çevre ve Orman Bakanı'nın Kemalpaşa'dan İzmir'e girerken gördüğü taş ocağı ve çimento fabrikaları için, "Derhal kaldırın, taşıyın, bu görüntü Türkiye'nin üçüncü büyük kenti İzmir'e yakışmıyor" dediği basına yansıdı.
Bu sözün ardından dönemin İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal da Bakan'ın 'kaldırın' talimatı verdiği görüntünün hazırlanmakta olan 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı'nda çözülebileceğini söyledi. Köksal, "Bu talimatın ardından söz konusu planda İzmir'e girişte çevre ve görüntü kirliliği yaratan fabrika ve ocaklar için belirlenecek yeni alana taşıma işlemi başlayacak. Bu iş belediyenin hizmet alanına giriyor ancak valilik olarak biz de elimizden geleni yaparız" dedi. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, "Sorunu çözmek için çalışıyoruz" dedi. Ancak maalesef bu konuda bugüne kadar hiçbir adım atılmadığı gibi sorun yukarıda da vurguladığım şekilde gündemden düşürüldü.
YATIRIMCI DA MAĞDUR EDİLMEMELİ
Tabii ki, Borsa İstanbul'da halka açık olan ve onbinlerce ortağı olan bu iki fabrika İzmir sanayisinin amiral gemileri...
İlgili bakanlıkların çevrenin korunmasıyla ilgili alınmasını şart koştukları filtreleme ve diğer tedbirlerini de mutlaka alıyorlardır diye düşünüyorum. Çünkü neticede sürekli denetleniyorlar. Ancak inanın ki, yetmiyor. Bornovalılar büyük çile çekiyor.
Tabii ki, bunda söz konusu şirketlere yatırım yapan büyük ve küçük ortakların suçu yok. O yüzden bu işin faturası sadece onlara çıkarılamaz. Burada devlet ve belediyenin iki fabrika ve yine bölgedeki taş ocaklarının taşınabileceği alanlar göstermesi gerekiyor. Bu firmalara taşınmaları için teşvik verilmeli. Hangi maddi menfaat insan sağlığından, çevre temizliğinden daha önemli olabilir ki? Bu fabrikaların ekonomiye zarar vermeden taşınmasını sağlayanlar İzmir tarihine geçer.
