Haydi İzmir; kış uykusundan uyan!
Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener önceki gün YENİ ASIR'ın, Genel Yönetmenimiz Şebnem Bursalı'nın konuğuydu.
Özgener bizim evladımız. Dedesi rahmetli Osman Kibar canımız ciğerimizdi. Babası Esin Özgener de öyle. Tabii ki Mahmut Özgener federasyon başkanı olduktan sonra İzmirli apoletini söktü attı, çünkü Türkiye'nin başkanı, herkese adalet ve hizmetle dağıtmakla görevli. Ama yine de İzmir içinde bir kor gibi yanıyor.
***
Söylemiyor ama tavrından seziliyor. Onun da bu tarihi kentin duyarsızlığı ve "Adaaam sende" ciliğinden şikayetçi. Konya'sından, Kayseri'sinden Van'ına, Diyarbakır'ına kadar tüm kentler, Belediye Başkanlarını önlerine katarak her türlü konuda heyetlerle isteklerde bulunurken sadece İzmir'in bu konuda duyarsız ve heyecansız kalışından yakınıyor.
***
Özgener kibar adam; daha ağırını söyleyemiyor ama, "Ölü toprağı serpilmiş" desek bile ağır kaçmaz. Yine ekonomi ve sanayi aleminin duayeni, Mahmut Özgener gibi Futbol Federasyonu Başkanlığı yapmış rahmetli Mazhar Zorlu İzmirlilerin üretici ve yaratıcılıktaki umursamazlığı, tüketicilikteki hovardalığına kızarak, "Elimde olsa Çeşme'yi bombalar haritadan silerim. Çünkü Cuma'dan başlayarak, pazartesi dahil iş aleminin üç günü boşa geçiyor" demişti. O zamanlar bu saptamaya dudak bükmüştük. Şimdi görüyoruz da Zorlu yerden göğe kadar haklı.
***
Ege'nin dört bir yanı cennet. Çeşme'si var, Alaçatı'sı, Kuşadası'sı var, Ayvalık'ı var, Özdere'si var, Gümüldür'ü var, hatta yolu virajlı olsa da Karaburun'u bile var. Ama spor turizminden pastanın tamamını Antalya yiyor. Akıllı adamlar vesselam. Tesislerini kışın da çalıştırıyor, otellerin etrafını donattıkları sahalarla Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden ve Türkiye'nin dört bir yanından tam 1250 takıma kamp yaptırıyorlar. Uçaklar kazanıyor, taksiler kazanıyor, oteller, tarihi yerler kazanıyor, restoranlar, eğlence yerleri kazanıyor, hediyelik eşya satanlar kazanıyor. Aklınıza ne gelirse, her kış Antalya esnafında düğün bayram.
***
Ya Ege, ya İzmir. Tam 20 yıldır, "Spor turizmine giriyoruz. Spor tesisleri yapacağız" masalı okuyoruz. Ne Altınyunus, ne Sheraton, ne de başka biri. Sonunda Bodrumlular uyanmış. Özgener'e bir heyet halinde başvurmuşlar, "Spor Turizmine giriyoruz, bize nasıl katkı verirsiniz" diye. Geç de olsa Spor Turizminin nimetlerinin farkına varmışlar ya yine de helal olsun.
***
İzmirliler...Beşiktaş-F.Bahçe Türkiye Kupasına gelen 40 bin kişinin kente neler bıraktığını hala ballandıra ballandıra anlatıp ağzınızda sakız ettiğinizi biliyorum. Ve de, "Ah...İzmir'in Süper Lig'de bir takımı olsa ekonomi nasıl canlanır" dediğinizi de. İşte size silkinme, canlanma ve bu işe sahip çıkma şansı. Üç takımımız birden, Bucaspor, Altay ve Karşıyaka BANK Asya Birinci Ligi'nde ilk 6 içersindeler. Yani bu 6'dan ikisi direkt, bir diğeri de play-off'tan çıkabilir. Ama başarmaları "Uzaktan merhaba" ve kuru "Bravo" ile olmaz. Önce Belediye Başkanı Kocaoğlu'nun önderliğinde, Ticaret ve Sanayi Odaları, sivil toplum örgütleri tüm İzmirliler kolkola vermeli. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez. Haydi silkinelim, takımlarımıza destek verelim. Şu anda desteği ihtiyaçları var. Yine, "Görelim bakalım çıkabilecekler mi, sonra bakarız" derseniz ben sonucu söyleyeyim: Yine oturup dövünürüz.
hayattan
İşi, kitap dağıtmak!
Karşıyaka'da uzun yıllar eczacılık yapan ve emekli olduktan sonra kendisini sosyal faaliyetlere adayan Nurgül Özalp, sokaklarda gençlere kitap dağıtmasıyla tanınıyor.
Köy enstitüsünden mezun emekli ilkokul öğretmenin beş çocuğundan biri olan Nurgül Özalp, Atatürk hayranı bir insan.
Karşıyaka'nın merkezi yerlerinde, yağmur soğuk dinlemeden kitap okuyup, kitap okuma alışkanlığını aşılamaya çalışıyor. Kitap fuarlarının ve yeni yazarların müdavimi olan Nurgül Hanım, bastırdığı kartvizitinde unvan bölümüne emekli eczacı yerine kitapsever yazdırmış.
İngilizce işletme mezunu Ayhan Özden ve 4 yılda iki üniversite bitiren ve şu anda Amerika'da endüstri sistemleri mühendisliği üzerine doktora yapan Sabahittin Özden adında iki oğlu olan Nurgül Hanım, Hanri Benazus'un Atatürk fotoğraf sergilerini ve Atatürk hakkında yapılan konferans ve panelleri hiç kaçırmıyor. "Gördüm Atamı rüyada, Yılma Nurgül bu yarayı sar dedi. Döndü kabusum umuda kalemim silaha" şeklinde kısa dörtlükleri olan Kitapsever Nurgül Özalp, Rıfat Mertoğlu gibi yeni yazarları keşfedip onların kitaplarını satın alarak çevresindeki insanlara hediye ediyor. Hanri Benazus'un Atatürk kitaplarının yanı sıra Canan Tan'ın "Piraye", Osman Baymak "Bir Yürek" adlı kitaplar şu an en çok dağıttığı kitaplar arasında.
küpe
Bir dosttan boş yere kuşkulanmak, ona sizden kuşkulanmasını öğretir.
J.Webster
günün fıkrası
Hazırlık
Tekel İstanbul'da okuyordu. Sene sonı sınıfta kaldı. Trabzon'da yaşayan kardeşine telgraf çekti:
"Cemalcuğum, ben sınıfta kaldım, sen babamı hazırla..."
Bir süre sonra kardeşi Cemal'den şu telgraf geldi:
"Temel abi, ben babamu hazurladum.Sen de kendini hazurla..."
Özgener bizim evladımız. Dedesi rahmetli Osman Kibar canımız ciğerimizdi. Babası Esin Özgener de öyle. Tabii ki Mahmut Özgener federasyon başkanı olduktan sonra İzmirli apoletini söktü attı, çünkü Türkiye'nin başkanı, herkese adalet ve hizmetle dağıtmakla görevli. Ama yine de İzmir içinde bir kor gibi yanıyor.
***
Söylemiyor ama tavrından seziliyor. Onun da bu tarihi kentin duyarsızlığı ve "Adaaam sende" ciliğinden şikayetçi. Konya'sından, Kayseri'sinden Van'ına, Diyarbakır'ına kadar tüm kentler, Belediye Başkanlarını önlerine katarak her türlü konuda heyetlerle isteklerde bulunurken sadece İzmir'in bu konuda duyarsız ve heyecansız kalışından yakınıyor.
***
Özgener kibar adam; daha ağırını söyleyemiyor ama, "Ölü toprağı serpilmiş" desek bile ağır kaçmaz. Yine ekonomi ve sanayi aleminin duayeni, Mahmut Özgener gibi Futbol Federasyonu Başkanlığı yapmış rahmetli Mazhar Zorlu İzmirlilerin üretici ve yaratıcılıktaki umursamazlığı, tüketicilikteki hovardalığına kızarak, "Elimde olsa Çeşme'yi bombalar haritadan silerim. Çünkü Cuma'dan başlayarak, pazartesi dahil iş aleminin üç günü boşa geçiyor" demişti. O zamanlar bu saptamaya dudak bükmüştük. Şimdi görüyoruz da Zorlu yerden göğe kadar haklı.
***
Ege'nin dört bir yanı cennet. Çeşme'si var, Alaçatı'sı, Kuşadası'sı var, Ayvalık'ı var, Özdere'si var, Gümüldür'ü var, hatta yolu virajlı olsa da Karaburun'u bile var. Ama spor turizminden pastanın tamamını Antalya yiyor. Akıllı adamlar vesselam. Tesislerini kışın da çalıştırıyor, otellerin etrafını donattıkları sahalarla Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden ve Türkiye'nin dört bir yanından tam 1250 takıma kamp yaptırıyorlar. Uçaklar kazanıyor, taksiler kazanıyor, oteller, tarihi yerler kazanıyor, restoranlar, eğlence yerleri kazanıyor, hediyelik eşya satanlar kazanıyor. Aklınıza ne gelirse, her kış Antalya esnafında düğün bayram.
***
Ya Ege, ya İzmir. Tam 20 yıldır, "Spor turizmine giriyoruz. Spor tesisleri yapacağız" masalı okuyoruz. Ne Altınyunus, ne Sheraton, ne de başka biri. Sonunda Bodrumlular uyanmış. Özgener'e bir heyet halinde başvurmuşlar, "Spor Turizmine giriyoruz, bize nasıl katkı verirsiniz" diye. Geç de olsa Spor Turizminin nimetlerinin farkına varmışlar ya yine de helal olsun.
***
İzmirliler...Beşiktaş-F.Bahçe Türkiye Kupasına gelen 40 bin kişinin kente neler bıraktığını hala ballandıra ballandıra anlatıp ağzınızda sakız ettiğinizi biliyorum. Ve de, "Ah...İzmir'in Süper Lig'de bir takımı olsa ekonomi nasıl canlanır" dediğinizi de. İşte size silkinme, canlanma ve bu işe sahip çıkma şansı. Üç takımımız birden, Bucaspor, Altay ve Karşıyaka BANK Asya Birinci Ligi'nde ilk 6 içersindeler. Yani bu 6'dan ikisi direkt, bir diğeri de play-off'tan çıkabilir. Ama başarmaları "Uzaktan merhaba" ve kuru "Bravo" ile olmaz. Önce Belediye Başkanı Kocaoğlu'nun önderliğinde, Ticaret ve Sanayi Odaları, sivil toplum örgütleri tüm İzmirliler kolkola vermeli. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez. Haydi silkinelim, takımlarımıza destek verelim. Şu anda desteği ihtiyaçları var. Yine, "Görelim bakalım çıkabilecekler mi, sonra bakarız" derseniz ben sonucu söyleyeyim: Yine oturup dövünürüz.
hayattan
İşi, kitap dağıtmak!
Karşıyaka'da uzun yıllar eczacılık yapan ve emekli olduktan sonra kendisini sosyal faaliyetlere adayan Nurgül Özalp, sokaklarda gençlere kitap dağıtmasıyla tanınıyor.
Köy enstitüsünden mezun emekli ilkokul öğretmenin beş çocuğundan biri olan Nurgül Özalp, Atatürk hayranı bir insan.
Karşıyaka'nın merkezi yerlerinde, yağmur soğuk dinlemeden kitap okuyup, kitap okuma alışkanlığını aşılamaya çalışıyor. Kitap fuarlarının ve yeni yazarların müdavimi olan Nurgül Hanım, bastırdığı kartvizitinde unvan bölümüne emekli eczacı yerine kitapsever yazdırmış.
İngilizce işletme mezunu Ayhan Özden ve 4 yılda iki üniversite bitiren ve şu anda Amerika'da endüstri sistemleri mühendisliği üzerine doktora yapan Sabahittin Özden adında iki oğlu olan Nurgül Hanım, Hanri Benazus'un Atatürk fotoğraf sergilerini ve Atatürk hakkında yapılan konferans ve panelleri hiç kaçırmıyor. "Gördüm Atamı rüyada, Yılma Nurgül bu yarayı sar dedi. Döndü kabusum umuda kalemim silaha" şeklinde kısa dörtlükleri olan Kitapsever Nurgül Özalp, Rıfat Mertoğlu gibi yeni yazarları keşfedip onların kitaplarını satın alarak çevresindeki insanlara hediye ediyor. Hanri Benazus'un Atatürk kitaplarının yanı sıra Canan Tan'ın "Piraye", Osman Baymak "Bir Yürek" adlı kitaplar şu an en çok dağıttığı kitaplar arasında.
küpe
Bir dosttan boş yere kuşkulanmak, ona sizden kuşkulanmasını öğretir.
J.Webster
günün fıkrası
Hazırlık
Tekel İstanbul'da okuyordu. Sene sonı sınıfta kaldı. Trabzon'da yaşayan kardeşine telgraf çekti:
"Cemalcuğum, ben sınıfta kaldım, sen babamı hazırla..."
Bir süre sonra kardeşi Cemal'den şu telgraf geldi:
"Temel abi, ben babamu hazurladum.Sen de kendini hazurla..."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.