İstanbul Kültür Sanat Vakfının kurucusu ve başkanı, Eczacıbaşı Holding eski yönetim kurulu başkanı Şakir Eczacıbaşı'nı kaybettik.
Gerçi İstanbullular çeşitli tören ve etkinliklerle Eczacıbaşı'nı son yolculuğuna uğurladılar ama, ben "Esas İzmir'in başı sağolsun" diyorum.
Çünkü Eczacıbaşılar İzmir kökenlidir. Merhum Süleyman Ferit Eczacıbaşı Kemeraltı'ndaki Şifa Eczanesi'yle uzun yıllar hastaların derdine derman olmuş, ayrıca spor sevgisi nedeniyle de 26 Aralık 1923'te Tilkilik'teki Ragıp Paşa Kıraathanesi'nde Altınordu Kulübünü kurmuştu.
***
Eczacıbaşı ailesi İzmir'e büyük katkılarda bulunduktan sonra çoğu ailelerin yaptığı gibi İstanbul'a taşınmış, İzmir'de filizlenen çınar büyüdükçe büyümüş, Türkiye'ye dar gelmeye başlamıştı. Şakir Eczacıbaşı, sanat sevgisi yanısıra, babası gibi bir spor aşığıydı. Eczacıbaşı voleybol ve basketbol takımlarını kurmuş, onlara uzun yıllar şampiyonluklar kazandırmıştır. Daha sonra ağırlığı sanat etkinliklerine taşımış, Türkiye'yi dünya çapındaki sanatçıların uğrak merkezi haline getirmiştir.
***
Yeğeni Filiz Sarper de meşaleyi gururla taşımayı sürdürmektedir. Ama gerek Şakir Eczacıbaşı, gerek Filiz Sarper İzmir'e geldiklerinde bir başka duygular içersinde davranmaktaydılar. İzmir'in de sanattan nasibini alması için çaba gösterdiler, göstermeyi sürdürüyorlar. Şakir Eczacıbaşı Türk sanat ve spor tarihine altın harflerle yazılacak bir isimdir. Biz İzmirliler de onu hep özlemle anacağız.
hayattan
Bu "happy hour" unutulmaz!
İzmir Özel Türk Koleji'nin geleneksel "happy hour"larının sonuncusu geçtiğimiz günlerde
Kulüp Envelo'da gerçekleştirildi.
Bu toplantılarda, İzmir Türk Kolejinin çeşitli dönemlerdeki mezunları bir araya geliyor, okul sıralarındani heyecanlar yad ediliyor, anılar tazeleniyor.
Hemen belirtelim, Kulüp Envelo'daki bu son toplantı, şimdiye kadar gerçekleştirilen "Happy Hour"ların en görkemlisi oldu ve karar alırdı:
"Bir dahaki toplantı çok daha geniş bir mekanda yapılsın."
Bu öneri oybirliğiyle kabul edildi.
Bu tür organizasyonlarınh gönüllü ve heyecanlı taliplisi Ülkü Toker, Fügen Akçagül ve Yonca Akmercanoğlu ile Ziya Selamioğlu şimdiden kolları sıvadı bile...
***
İşte Kulüp Envelo akşamına katılanlardan bir grup...
Şebnem Atav, Yeşim Deniz, Ziya Selamioğlu, Oğuz Tatış, Fügen Akçagül, Abide Saraçoğlu, Çimen Öztim, Yonca Akmercanoğlu ve Ülkü Toker.
***
Bir başka köşede Sema Karal, Günseli Oğuzbeyoğlu, Nurtaç Şahin, Hanzade Durmuş ve Sedef Durmuş.
siyasetten
Basına düşmanlık neden?
CHP Bornova ilçe kongresinden bir kesit...
"Bir grup CHP'li delege kongreyi izleyen gazetecilerin üzerine yürüdü bu arbada sırasında bazı gazeteciler hırpalandı. Bu saldırıya kimse müdahale etmedi. Hatta, oraya sonradan gelip kürsüye çıkarak konuşma yapan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel bile..." Başkan CHP delegesi olaran yaptığı konuşmasının tek bir satırında bile bu saldırıdan bahsetmedi... Neden?
Ve bu işin sonu...
CHP Cumhuriyeti kuran parti, CHP laik ve sosyal demokrat parti, CHP işçinin, emeklinin ve dar gelirlinin partisi...
Bunlar, bir takım CHP sözcülerinin kendilerine biçtikleri sıfatlardan bazıları.
İyi de, Bornova kongresindeki çirken saldırıdan ne haber?
Saldırı üzerine kongreyi terkeden gazetecilere sahip çıkan "Durun yahu! Ne yapıyorsunuz?" diyen biri de ortaya çıkmış değil...
***
Bu saldırı bir AK Parti kongresinde olsaydı, bu sessizlik yaşanır mıydı?
Yoksa, AK Parti'nin ne basın düşmanlığı kalırdı, ne gericiliği...
Aynı tablonun herhangi bir MHP kongresinde sergilendiğini düşünün...
Laik geçinen o salon sosyal demokratlarının dilinden çekeceği vardı Bahçeli ve arkadaşlarının!
***
Bornova CHP kongresinde basın saldırıya uğramıştır.
Bu çirkin saldırı tepkisiz kalmamalı, başta İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olmak üzere tüm basın çalışanları ayağa kalkmalı....
küpe
Gelişme hayattır ve hayat da ötedenberi ışığa doğru gider.
Jack London
günün fıkrası
Var mı, yok mu?
Tenzilatlı satışların yapıldığı bir mağazada, şişman bir hanım durmadan elbise üstüne, elbise deniyor, fakat hiçbiri kendisine uymuyordu. Satıcı kızın sabrının da taştığını görünce, öfke ile sordu:
"Yahu, şu koca mağazada bana göre birşey yok mu demek istiyorsunuz?"
"Ne münasebet, rica ederim" dedi satıcı kız ve devam etti:
"Üst katta şemsiye ve mendiller var."