2010'da Nuh'un gemisi!
İşte o hikaye...
* * *
Tanrı Nuh'la konuşuyormuş.
"Dünyayı selle kaplayacağım.Senden doğru insanları ve yaşayan herşeyden birer çift kurkarmanı istiyorum. Ve sana emir:Bir gemi yap..."
Bir yıldırım görüntüsü ile geminin nasıl yapılacağını bildirdi.
"Unutma..." dedi Tanrı. "Tam bir yılda gemiyi tamamlayıp herşeyi oraya yığacaksın."
Tam bir yıl sonra kocaman bir fırtına bulutu belirdi ve denizler karıştı.
Tanrı Nuh'u bahçesinde ağlarken buldu.
"Nuh" diye bağırdı."Gemi nerede?.."
"Tanrım... lütfen affet" diye ağladı Nuh.
"Elimden geleni yaptım sonra, büyük problemler çıktı. Önce inşa için izin almaya çalıştım ama, kurallara uymadı. Mühendislik firması tutup, planları tekrar çiizdirmek zorunda kaldım.
Ondan sonra yangın önleme sistemi ve kurtarma aygıtları ile ilgili olarak İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda görüşmelere başladık.
Sonra komşum itiraz etti.
Bahçede gemi yapmanın kurallara aykırı olduğunu söyledi. Şehir Planlama Komisyonundan izin almak zorunda kaldım."
Nuh, gemi için ağaç bulmakta zorluk çekti. Baykuşları korumakla ilgili yasa yüzünden izin çıkmıyordu.
Orman Bakanlığın'dan ağaçları baykuşlardan korumak vaadiyle izin kopardı.
Marangozlar dernek kurdu ve greve gitti.
Nuh da, İşçi Konfederasyonu ile görüşmelere başladı.Şimdi 16 marangoz var ama, baykuş yok.
Nuh bu arada diğer hayvanları toplarken, Hayvan Haklarını Koruma Derneği dava açtı.Her cinsten sadece iki hayvanı almasına itiraz ettiler.
Tam davayı kazanacağı sırada, gemiyi bitiremeyeceğini Nuh'a tebliğ etti.
Mühendislik Dairesi yeni sel planı ile ilgili olarak yeni harita istedi.
* * *
Nuh'u dinlemeye devam...
"Maliye bütün varlıklarıma el koydu.
Devletten ihbar aldım. Gemiyi reaksiyonel su taşıtı olarak kaydettirmeyi unutmuşum. Vergi borcum varmış."
İşte bu sırada Nuh bu gemiyi 5-6 sene içinde bile bitirimeyeceği endişesi ile ağlamağa başlamıştı.
Gökyüzü açılmaya, güneş parlamaya, denizler durulmaya başladı.
Gökte bir alaim-i sema belirdi.
Nuh umutla baktı:
"Yani dünyayı mahvetmeyecek misin Tanrım" dedi.
"Yooo" dedi Tanrı üzgün bir şekildi.
"Gelmiş geçmiş hükümetleriniz, belediyeleriniz bunu zaten yapmış..."
Bayraklı'da baz isyanı
Mansuroğlu Mahallesi sakinleri, çatıda baca görüntülü baz istasyonunun halk sağlığını tehdit ettiğini savunarak yollara döküldü.
Mansuroğlu Mahallesi sakinleri, Dumlupınar Caddesi 127 numaralı henüz adı konmamış apartmanın adını "ölüm apartmanı" ilan etti.
Komşuları adına konuşan Hasan Temel, baca görünümlü ölüm istasyonu olarak tanımladığı baz istasyonu ile ilgili yetkilileri göreve çağırdı.
***
Bayraklı Mansuroğlu Mahallesi'ndeki Dumlupınar Caddesi civarında yaşayan yurttaşlar, bu aralar bir apartmanın çatısında yer alan "baca görüntülü baz istasyonu" nedeniyle sıkıntılı günler geçiriyor.
Dumlupınar Caddesi sakinleri, 127 numaralı ve henüz adı bulunmayan apartmanın çatısında, alanı kiralayan bir GSM şirketinin teknik görevlilerinin hava karardıktan sonra kurdukları baz istasyonunu istemediklerini bir eylemle kamuoyuna duyurdu.
Çocuklarıyla 127 numaralı apartmanın önüne gelen Bayraklı Dumlupınar Caddesi sakinleri, tepkilerini sloganlarla dile getirdiler. "Evimize baz istemiyoruz", "Uyuma çocuğuna sahip çık" gibi sloganlar atan kalabalık içinde, çocukların da yoğunluğu dikkat çekti.
Laflama
* Emekli bir sünger avcısıydı, kahvede otururken bazen 'derinlere' dalıyordu.
* Derslerine yardımcı olması için babası tarafından bir yerküre hediye edilince 'dünyalar' onun oldu.
* Şehrin en iyi takımı son maçında farklı mağlup oldu. Yediği beş gole karşılık 'topu topu' bir gol attı.
* İyi bir basketbolcuydu ve ailesine düşkündü. Maçlardan sonra kimseyle 'uzun boylu' konuşmaz, evinin yolunu tutardı.
* Seyyar satıcıydı ve koca şehirde geze geze 'yolunu' buluyordu.
Hüdai Ülker
küpe
Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefelerini bastırmayan insan pek enderdir.
B. Langenfeld
fıkra
Nereden anlamış?
Baba, karısı ile oğlunu odasına çağırmıştı. Suratı asıktı.
"Ali cüzdanımdan para almış" dedi.
Anne hemen onbeş yaşındaki oğlunu savunmaya başladı.
"Görmeden, nasıl böyle konuşabilirsin?" Parayı benim almadığım ne malum?"
Baba başını sallıdı:
"Parayı alanın o olduğundan eminim. Sen cazdanıma el atınca, içinde birşey bırakmıyorsun."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.