Koleksiyon kelimesinin Türk Dil Kurumu sözcüğünde tanımı şöyle: "Öğrenme, yarar sağlama veya zevk amacıyla bir araya getirilmiş ve özelliklerine göre sınıflara ayrılmış nesnelerin bütümü, derlem."
Ben bu tanıma "tutkuyla" kelimesini eklemek isterim.
Koleksiyon yapana da "koleksiyoner" denir. Biraz tutkulu, biraz hırslı, biraz araştırmacı, biraz farklı insanlardır.
Koleksiyonerler bence ikiyi ayrılır. Tamamen kendi için toplayan ve paylaşanlar.
İlk grup koleksiyonerlerin koleksiyonları kendilerinedir, öper koklar okşarlar ve sadece o parçanın onlara ait olmasıyla mutlu olurlar.
* * *
Koleksiyon konusunu böyle değerlendiren Mert Rüstem, "Ben ikinci grup koleksiyonerlerdenim" diyor ve ekliyor:
"Elimdekileri paylaşmaktan, merak edenlere, araştırmacıılara göstermekten büyük keyif alırım" diyor.
* * *
Mert Rüstem, Türkiye'de ve özellikle İzmir'de fotoğrafçılığın simgesi olmuş bir sanatçı olan Hamza Rüstem'in torunu.
Bu sanata bir de kan bağı ile bağlantılı.
Mert Rüstem, koleksiyonerliğe fotoğraf makinaları ile başladı.
Buna, Hamza Rüstem damgalı (Girit-İzmir, Osmanlıca-İzmir-Hamza Rüstem ve oğulları) fotoğraflarını ekledi.
Bir satıcının önerisi ile çok zor bulunan Cumhuriyet öncesi fotoğraflarını da kattı.
Buna, fotoğraf tarihini tamamlamak için Cumhuriyet sonrası fotoğrafhane örneklerini ilave etti.
Mert Rüstem, bütün bunların yanı sıra şimdi de fotoğraf makineleri aksesuvarlarını, stüdyo malzemelerini, karanlık oda araç-gereçlerini toplamaya devam ediyor.
Mert Rüstem'in elinde, stüdyolarında çekilmiş 5 bin cam negatif ve 100 bin negatif var.
* * *
Hamza Rüstem, 1925 yılında İzmir'e geldiği için, duayen bir fotoğrafçı olarak kent tarihinin önemli görsel belgelerine sahipti ve bunları miras olarak bıraktı.
Açılışlar, temel atmalar, eğitim çalışmaları, konserler, arkeolojik mekanlar, ziyaretler, v.b.
Mert Rüstem, "Sahip olduklarımın sadece bende kalmasının yazık olduğunu düşünüyorum" diyor ve ekliyor:
"Buradan hareketle bu yıl bana yapılan iki sergi teklifini geri çevirmedim."
Bu sergilerden ilki Nisan ayında Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde açtığı "Elimdekilerden kısa fotoğraf makinaları tarihi ve çekilmiş örnekler"di.
Diğeri 10 Mayıs'ta açtığı DEÜ Bahar Şenlikleri kapsımında açtığı İzmir Karpostalları Sergisi...
Mert Rüstem'i dinlemeye devam:
"Her iki sergi de benim için keyifli geçti.
Sergilerimin iki amacı vardı. Elimdeki hazinenin çok az bir kısmını sergileyip merak uyandırmak, meraklıların incelemesine sunmak. Elimdeki kültürü paylaşmak.
İkinci amacım yerel yönetimlerin dikkatini çekmek. Çünkü elimdeki kent kültürü arşivini uygun şartlarla bir müze veya araştırma merkezinde sergilemek ve bağışlamak istiyorum."
pazar gırgırı
İlginç bir deneme
Önemli bir sanayici eski okul arkadaşlarından birinden şöyle bir mektup aldı:
"Sevgili dostum, beraber geçirdiğimiz tatlı günlerin anısına hürmeten, oğlum Ali'ye fabrikada bir iş vereceğinden ve..."
Sanayici mektuba hemen cevap gönderdi:
"Sevgili dostum... Birlikte geçen günlerimizi ben de unutamam. Fakat ne yazık ki fabrikamda şimdilik boş yer olmadığı için..."
Eski arkadaşın ikinci mektubu:
"Geçen mektubumda bir teferruattan bahsetmeyi unutmuşum. Oğlum işe girerken kendisine annesinden miras kalan 500 bin lirayı da sermaye olarak size vermek kararında..."
İkinci cevap:
"Sevgili dostum, oğlunuzu bağrımıza basmaya kararlıyız. Derhal bana gönder. Lisede ne yaman bir çocuktun, hatırlıyorsun, değil mi?"
Üçüncü ve son mektup:
"Düzeltme: 1- Oğlumun hiç sermayesi yoktur. 2- Zaten benim oğlum yok. 3- Senin yine okuldaki gibi olup olmadığını öğrenmek istemiştim. Öğrendim. teşekkürler..."