Bir gerçek var. Cep telefonunu nerelerde nasıl kullanacağımızı bilmiyoruz. Bu önemli icat bizim için bir ihtiyaç ama gerekli zamanlarda kullanabilmemiz için. GSM şirketlerinin, "Size şöyle avantaj sağladık. Artık bedavaya konuşacaksınız" kampanyaları, cep telefonlarının artık nerede ne zaman olursa olsun, argo deyimiyle "Geyik muhabbetleri"nde kullanılmasına yolaçtı. Uçaklarda tehlike yarattığı için "Cep telefonlarınızı kapatın" derler, aldırmayız. Belediye ve şehirler arası otobüslerde de uyarı levhalarına rağmen kimsenin yasaklara aldırdığı yoktur, uyaranlarla da kavga ederler. Cep telefonlarının artık gerektiği zamanda kullanılması dileğini vurgularken, bizim Spor Servisi'nden Şerafettin Çıracı'nın yaşadığı traji-komik bir cep telefonu olayını nakledelim:
- Balıkesir'den İzmir'e dönüyoruz. Otobüsteki "Cep telefonu yasak" uyarılarına rağmen önümde müteahhit olduğu anlaşılan biri sürekli konuşuyor. Muavin geldi, uyardı: "Lütfen cep telefonunu kapatın, yasak."
Bizimkisi sürekli talimatlar verdiği karşıdakine seslendi: "Buradan konuşmak yasakmış, sen konuş ben seni dinliyom..."
kentten
Bir sağlık atılımı daha
Karşıyaka Devlet Hastanesi'nde önemli bir eksiklik giderildi. En fazla hastanın gittiği Bahriye Üçok Bulvarı'ndaki 1 No'lu polikliniğe diyabet ünitesi ve fizik tedavi merkezi açıldı.
Bu nedenle düzenlenen törene, Karşıyaka Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Rahim Özdemir, diyabet ünitesinde çalışan Dr. Hülya Develioğlu, Dr. Haldun Arslan, fizik tedavi merkezinde çalışan Dr. Yeşim Tekindil, Dr. Leman Betsel ile konuk ve hastalar katıldı.
İzmir Sağlık Müdürü Mehmet Özkan, "Karşıyaka 1 No'lu polikliniğe gelen hasta sayısı bin 400'den 2 bine çıkınca daha iyi hizmet vermek için diyabet ünitesi ve fizik tedavi merkezi çok gerekliydi" diyor ve ekliyor:
"İnsan sağlığına hizmet konforunu ve kolaylığını sağlamak bizim görevimizdir. Başta Karşıyaka Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Rahim Özdemir ve poliklinik sorumlusu Uz. Dr. Haldun Arslan'ı kutluyorum."
hayattan
Ali Kiremitçiler'i anıyoruz
"Gülün kavgasını da yaşadı, sevdasını da: Ali Ulvi Kiremitçiler.
Damarlarında ateş, yürek ırmaklarında bir sevda oldu Karşıyaka."
Ben ne zaman Ali Ulvi Kiremitçiler denilse bu dizeleri anımsarım her seferinde.
* * *
Şair ve yazar Okan Yüksel'den bir değerlendirmeye ne dersiniz?
Okan Yüksel: "Çocukluğundan gençliğine, delikanlılığından ileri yaşlarına değin, yaşamının her döneminde sporcu olarak, yönetici olarak Karşıyaka'ya 'Seni, bana sevdaladı hayat diye haykırdı" diyor ve ekliyor:
"Ve O'nun için 'sevda her zaman dimdik ayakta, meşale daha bir alaz alaz yanmakta'dır.
Bir sıra neferi oldu başkanlığında bile. Çünkü Ali Ulvi Kiremitçiler'in damarlarında ateş, yürek ırmaklarında bir sevdadır Karşıyaka."
***
Bin yıllık dostlarımdan Ali Ulvi Kiremitçiler ile 1970 yılının şampiyonluğundan sonra rakılarken, Karşıyakalı şair Attila ilhan'ın bir şiirindeki Paris'i Karşıyaka yaparak şöyle mırıldanmıştım:
"Karşıyaka'nın göklerinden uzanıp bir yıldız kopardım
kırmızı bir karanfilmiş gibi yıldız saçlarına taktım."
Yeşil sevdalar, kırmızı güller, uzaklardan gelen şampiyonluk türküleri, kuş sesleri, gecenin gülüşünde çiçekler, bugünden söken şafaklar, şarkı söylenecek güzel günler Karşıyakalılara hep Ali Ulvi Kiremitçileri hatırlatır.
Böyle muhteşem Karşıyakalıyı bugün rahmetle anıyoruz.
küpe
Durmadan hastalıklardan bahsedenler, o kadar uzun yaşar ki, sonunda kimse onlara inanmaz olur.
Plato
fıkra
Zam mı, asla
Adamın biri patronun karşısına çıkıp derdini açtı:
"Beyefendi, tam on yıldır yanınızda çalışıyorum ve on yıldır üç kişinin işini yaptığım halde, bir kişinin maaşını alıyorum. Bana lütfen zam yapar mısınız?"
Patron feryadı bastı:
"Zam mı? İmkanı yok. Ama, diğer iki kişinin isimlerini verirseniz, onları hemen kovarım."
