Çorum'dan bir Anadolu masalı

Erdem Çenesiz, 1972 Çorum doğumlu bir işadamı. Babasının kiremit imalathanesi var. Fakat o henüz küçücük bir çocukken Samsun'da, sahilde gezinenlere annesinin buzdolabında soğuttuğu suları sürahi ile bardak bardak satarak ticarete atılmış.
Sürekli farklılık peşinde koşmuş. Şu an vitrifiye seramikte Türkiye'nin 3. büyük firması Ece'nin sahibi. Ve 7 üretim merkezinde toplam bin işçi çalıştırıyor.
Erdem Bey geçen hafta İZSİAD'ın Ocak ayı çarşamba toplantısına, Yönetim Kurulu Başkanı İlknur Denizli'nin davetlisi olarak katıldı.
"Değişen Türkiye ve Çorum'dan Bir Anadolu Masalı" başlıklı konuşmasında Çenesiz, sadece başarılı bir işadamı değil aynı zamanda spritüel bir konuşmacı olduğunu da kanıtladı. 100'e yakın işadamı ve gazeteci 45 dakika boyunca anlattıklarını bir an bile ilgilerini kaybetmeden dinlediler.
* * *
Küçük Erdem ticarette reklamın önemini su satarken öğrenmiş. Bunu şöyle anlattı:
"Su satmaya çıktığım ilk gün öğleye kadar sürahi ve bardak elimde bir bardak bile satamadan dolaştım. Bağırmaya utanıyordum. Bu işin bağırmadan olamayacağını anlayınca, babamın bana verdiği harçlıktan fazlasını kazandım. O arada, suyu içip parasını vermeden kaçan bir çocuktan da ticarette risklerin yerini öğrenmiş oldum."
Erdem Çenesiz, ilkokulu birincilikle bitirdiği halde ortaokulda basketbola başlayınca beklemeye kalmış ve boş geçen o yıl hayatının sonraki bölümlerini belirlemiş.
* * *
Samsun'dan aldığı elektronik cihazları Çorum'da satarak ticareti sürdüren 16 yaşındaki Erdem, ticaretten daha büyük tatlar alınca bir süre babasının işine yoğunlaşmış. Hep yenilik peşinde koşmuş ama ustalar buna pek fırsat vermiyormuş. Sonunda onları ikna etme yolunun kalplerine ulaşmak olduğunu anlamış. Ve bunu da başarıp fabrikanın, Valencia tipi kiremiti Türkiye'de üreten ilk firma olmasını sağlamış. Üstelik bunu Bursa'daki bir firmaya gelen ve atıl kalan kalıpları yok pahasına satın alarak başarmış.
Bundan da, ayakları yere basan projelerin ticari başarı getireceği dersini almış.
İşler büyüyünce okulu bırakan Erdem Çenesiz askerlik engelini mühendis eniştesini işine yüzde 50 ortak alarak aşmış. Dönüşte ekip oluşturup vitrifiyede ilklere imza atmaya başlamışlar ve 7 işçi ile başlayan yolculuk bugün 2 ülkede 7 üretim mekrezinde bin kişinin çalıştığı bir dünya şirketine dönüşmüş durumda.

İnatçı ihtiyara oyun
Erdem Çenesiz'in yaptığı ilk vitrifiye ürünü hela taşı olmuş. Tabii pazarda büyük rekabet var. Ürününü tutturmak içini büyük uğraş vermiş. İnatla satın almak istemeyen yaşlı bir sıhhi tesisat satıcısına oynadığı oyunu da şöyle anlatıyor:
"Büyük markanın etiketini bizim ürüne, bizim ürününkini büyük markanın hela taşına yapıştırdım. Adam 'Baksana şunun güzelliğine' deyince 'Beğendiğin taş bize ait' dedim ve o da girdi alıcı listeme!"
Değişen Çorum!
Erdem Çenesiz, Çorum'daki değişimi de son anısıyla şöyle nakletti:
- Dün gece berberime uğradım. 'İzmir'e gidiyorum, İzmir iş dünyasının karşısına çıkacağım. Göster hünerlerini' dedim...
- 'Abi sen kendini bana emanet et, gerisine karışma' dedi.
- Peki ne yapacaksın? diye sorunca...
- 'Yüz ağdası' dedi.
10 yıl önce yüz ağdası yaptırsam Çorum'da adım çıkardı. Dün gece öğrendim yeni kuşaklar rahatlıkla yaptırıyormuş yüz ağdasını.
geçmişten
Davet mi?
Neyzen Tevfik, Bakırköy Hastahanesi'nin ünlü uzmanı Dr. Mazhar Osman ile karşılaşır.
Mazhar Osman sorar:
"İçmeye devam ediyor musun Neyzen?"
"Neden sordun doktorum. Beni tedavi mi edeceksin, yoksa yemeğe mi çağıracaksın?"
laflama
* Yağmur yağıyor, seller akıyor, ama kocası izin vermediği için Arap Bacı pencereden bakamıyor.
* Zurnanın son deliği olabilmek, işsiz olmaktan yeğdir.
* Hariçten gazel okuyacağına, albüm çıkarsana kardeşim.
* Gözleri uzağı göremiyor. Bir de falcı geçiniyor.
* En sevdiğim ideoloji, varsa yoksa demagoji...
* Elektriği Edison icat etti, elektriklenmeyi de Türkiye'deki evlilik programları.
* Bakalım, seçimlerden sonra CHP'de asayiş Ber-Kemal olacak mı?
İbrahim Ormancı'dan
küpe
Gençler sadık olmak isterler yapamazlar, yaşlılar sadık olmamak isterler yapamazlar.
Oscar Wilde
fıkra
Sona kalan
Haylaz Rıza okuldan dönünce babası sordu:
"Oğlum, sen iyi not almaz mısın?"
Haylaz Rıza'dan cevap:
"Nasıl alayım babacığım? Sınıf çok kalabalık. Sıra bana gelinceye kadar notlar bitiyor."