Başkanlar kapışması sürüp gidiyordu...
SHP Genel Merkezi, Çakmur'u izlemeye almıştı. Kentte herkes, görevden alınmasını bekliyordu. O ise, "Elime verilecek bir tebligat, benim için sürpriz sayılmaz" diyerek, savunmasını şöyle sürdürüyordu: "Belediye meclis grubunun il yönetimi ile bağlayıcı kararlar alması dikkat çekicidir. Eğer gerçekten görevden alınmamın yolları aranıyorsa, haklı, mantıklı, inandırıcı gerekçelerin ortaya konmasını isterim.
Bir hukukçu olarak, yargının üstünlüğünü her şeyin üzerinde tutarım. Benim veremeyeceğim hiçbir hesap yok. Eylemci işçi ve pasoların iptali olayında tamamen hukukun emrettiği şekilde hareket ettim. Eğer bunu yapmasaydım, hukuk önünde ben suçlu duruma düşerdim..."
* * *
Bu açıklamalar karşılıklı olarak devam ederken Çakmur, 16 Mart 1992 tarihinde, tüm ilçe belediye başkanlarına ve meclis üyelerine armağan (!) olarak imzasız yazılı bir kağıt gönderdi: "Bir problem getirip çözüm önermiyorsanız, siz de o problemin pir parçasısınız, demektir."
Peki, bunca kavga, bunca olaylardan sonra memurun paso sorunu çözüldü mü? Evet, çözüldü. İlçe belediye başkanlarının, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, SHP Genel Merkezi'nin, İl Başkanlığı'nın ve birçok meclis üyesinin baskıları sonucu uzlaşma sağlandı. kararlaştırıldı. Çakmur tarafından işten atılan 405 işçinin sorunu çözümlendi mi? Evet, o da çözümlendi. Şöyle gelişti sorunun çözümü:
* * *
O günlerde yapılan hiçbir görüşme sonuç vermiyor; dönemin DYP'li Başbakanı Süleyman Demirel bile devreye giriyordu. Atılan işçilerin bir kuruluşa mutlaka yerleştirileceğinin sözünü veren Demirel, bunu formüle etmek için, Vali Kutlu Aktaş'ı ve başta Yüksel Çakmur olmak üzere tüm belediye başkanlarını Ankara'ya çağırıyordu.
23 Mart günü Ankara'da Başbakanlık binasında yapılan toplantıya Demirel katılamamıştı. Toplantı, Devlet Bakanı Akın Gönen başkanlığında yapıldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı SHP'li Mehmet Moğultay, Vali Aktaş, Çakmur ve hukuk danışmanları, ilçe belediye başkanları ile Meclis Üyesi Nimet Haytabay toplantıda yerlerini aldılar.
* * *
Yaşanan sert havayı yumuşatmak için Akın Gönen'in, "Sorunu çözmeden buradan kalkmayacağız. Katoliklerin Papa'yı seçmesi gibi biz de sorunu çözünceye kadar burada kalacağız" esprisi bile işe yaramadı. Söze devam eden Gönen, Çakmur'a, tek bir soru yöneltti: "Sen bize işçileri geri almak için söz verdin. Ancak daha sonra bunu yapmadın. Neden?"
Bu soruya Çakmur, hukuku uyguladığını, işçileri geri almasının mümkün olmadığını, alması durumunda suçlu olarak görüleceğini ve hakkında zimmet çıkartılacağını belirterek tepki koydu ve ısrarını sürdürdü. Bu ısrarı gören Gönen ve Moğultay, Çakmur'la uzlaşmanın mümkün olmadığını anlarlar. O zaman sizin toplantıda bulunmanıza gerek yok. Sorunu sizinle çözemeyeceğimize göre bu odada bulunmanız da gerekmiyor. Dilerseniz toplantıdan çıkabilirsiniz...
* * *
Bu sözler üzerine Çakmur, sinirli bir şekilde ayağa kalkar ve toplantıyı terk eder. Devam eden toplantıda alınan karar ise şöyledir: Atılan işçiler, ilçe belediyelerine paylaştırılacak, ortaya çıkan yıllık 42 milyar liralık mali yükü, devlet karşılayacak.
İşte bu karardan sonra, günlerdir açlık grevi yapan işçiler bu eyleme son verdiler ve hepsi ilçe belediyelerinde göreve başladılar.
Bu kavgalar, hemen hemen her gün gazete sayfalarında, manşetlerinde yer bulurken, kavga eden tüm başkanlara SHP'liler tarafından yapılan benzetme ise, gerçekten dönemin en güzel esprisiydi.
Dönemin Yeni Asır muhabiri Nuray Atalay'ın 11 Ocak 1990 tarihinde yaptığı haberin başlığı ile içeriği şöyleydi: Red Kit Daltonlar'a karşı!...
Habere göre Ali Sözer Avarel Dalton, Cihan Türsen William Dalton, Ahmet Sarışın Jack Dalton ve Ertan Erdek de Joe Dalton adını almışlardı.
İşte bir kavga dönemi de böyle kapandı...
küpe
Seviniz! İnsan hayatında bundan güzel bir şey yoktur. Aşk sürekli mutluluktur.
G. Sand
fıkra
Neden ıslayansun?
Temel her balığa çıkışında ıslak dönüyormuş? Babasının dikkatini çekmiş ve sormuş:
"Ula Temel, sen paluktan hep ıslak döneysun, nedendur?"
Temel cevap vermiş:
"Babacuğum pen paluğa çıktığımda hep sigare içeyrum."
"E oğlum, bunun ıslaklıkla ne ilcusu var?"
Temel cevaplamış:
"Babacuğum, sigara bitince derize ateyrum, sönsün diye de üstüne basayrum, onun için islanayrum."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.