Turyağ'ın efsane Genel Müdürü, 30 yıl önce 1981 yılında Atatürk'ün 100'üncü doğum yıldönümü onuruna Kültürpark'ın Lozan girişine kazandırdığı "güler yüzlü Atatürk büstü"nün peşinde.
Şevki Figen, Dr.Behçet Uz'un kurduğu İzmir Atatürk Ormanını ve Kültürpark'ı Koruma Derneği, Ege Kültür Platformu,, Alsancak'ı Güzelleştirme ve İzmir'i Senler Platformu gibi Sivil Toplum Örgütlerinin destekleriyle "Kültürpark'ta okus fokus olmuş" kayıp anıt'ın boş alanındaki toplantı da Anıt'un bulunmasını ve yeniden yerine konulmasını istedi.
1989 yılında o dönemin Belediye Başkanı tarafından bir yere hediye edilerek Kültürüpark dışına çıkartıldığı belirtilan anıtın halen demirbaş kayıtlarında var olduğu görülüyor.
Toplantıda Atatürk ile ilgili Atatürkle ilgili anılarını ve Atatürk sevgisini gözyaşlarıyla yansıtan 86 yaşındaki Atatürk Cumhuriyetçisi Şevki Figen'in mücadelesi herkesi duygulandırdı.
İyi ki Şevki Figenler var.
kentten
İZBAN'ın metro ayıbı
Aliağa'yi Menderes'e bağlayan hat İzmir trafiğine ciddi biçimde nefes aldırdı.
İnsanlar bu güzergah üzerindeki ilçe ve semtlere de kolaylıkla gitme imkanına kavuştu.
Bu arada bazı aksaklıklar da oluyor ve ortaya çıkan tablolar da bu güzelliğe yakışmıyor.
***
Şemikler'de oturan Fatma'nım Turan'daki görümcesine gidecekti.
Artık insanlarımızın "metro" ile özdeşleştirdiği "hızlı trene" bindi.
Fatma'nım üç-beş dakika sonra Turan'daydı.
Hızlı trenden indi...
Aaaa! O da ne?
Bu son derece modern istasyonun Turan'a bakan kapısı yok.
Kente buradan geçiş bu haliyle imkansız.
Fatma'nım o anda bir nefes ötedeki Turan'a geçebilmek için ya Bayraklı yolunu tutacak ya da Alaybey'i seçecekti.
Yorgundu...
Çaresiz bir taksiyi durdurdu. Gerçek anlamı ile iki adımlık mesafeye gidebilmek için 2 kilometrelik yolu aştı ve görümcesine kavuştu.
Kahvesini yudumlarken de acı acı düşündü.
Başını hafifçe salladı ve yorumunu yaptı:
"Medeniyeti de peş paralık etmekte üstümüze yok!.."
çimenden
Ege'nin acıyı tatlıya dönüştüren lokması!
Ege'nin herhangi bir kentinde ya da kasabasında dolaşırken, birilerinin kuyrukta bekleştiğini görürsünüz. Sıradan bir bekleyiş değildir bu.
Ege'li sevdiğini kaybettiğinde 40nı başkalarıyla paylaşmak üzere lokma döktürür. O gün için bir lokmacıyla anlaşılır. Kaseler ve şerbetler hazırlanır. Lokma döküleceği konu komşuya bir gün önceden duyurulur.
Gün gelir, sokağa lokma için büyük tencereler konur. Yağ kızarmaya başlayınca,içine ustanın elinden hamur teker teker atılır. Yeterince kızaran hamurlar yağdan çıkarılıp süzülür. Lokma döktüren, sevdiğine hürmet, lokmaları kaseye dizer, üstüne de şerbetini döker.
Sırada bekleyen, hazırlanan lokmayı alırken, "Allah kabul etsin" diyerek oradan uzaklaşır. Bu arada sokaktan geçenler de sıraya girerler ve lokmalarını alırlar.
Bir yandan da büyük kaplara doldurulan lokmalar, etraftaki esnafa da dağıtılır. Hatta siz yiye yiye giderken görenler, nerede dağıtıldığını sorarsa söylersiniz ki onlar da faydalansın. Bazen hepsini yemez, karşınıza ilk çıkan yaşlıya, çocuğa, muhtaca vererek hayıra hayır katarsınız.
O gün, ellerindeki lokma bitene kadar, bu paylaşım devam eder gider. Siz ister tanıdık, ister komşu, ister oradan tesadüfen geçen bir yabancı olun fark etmez. Tanısanız da tanımasanız da Ege'nin, acıyı tatlıya dönüştüren lokmasını afiyetle yersiniz.
Çimen Erengezgin
küpe
Bir kadın ne kadar aptal olursa olsun, aşkın tamamını birden anlar; fakat en zeki erkekler buli bunun ancak yarısını bilir.
Madam Fee
fıkra
Tembelin böylesi
Köyün öğretmeni Tembel İhsan'ı azarlıyordu.
"İnsan nasıl bu kadar tembel olabilir oğlum?Çalışmaktan hoşlanmadığını anladık, ama hiç değilse kendine bir aile kur. Çocuk sahibi ol ki, onlar ileride senin için çalışsınlar. Bu iş o kadar mı zor yani?"
Tembel İhsan "Haklısınız " dedi ve devam etti:
"Yalnız gebe kadını nerede bulabileceğimi bana söyler misiniz?"