Bademler'deki oyuncak evi
Çocuğun yaşamında oyun ve oyuncağın önemli bir yer tuttuğunu söylemiş ve bu düşüncesini hayata geçirmiş biri.
Kimbilir, belki de ilk...
Oyunun ve oyuncakların, çocuğa hayatı boyunca ışık tuttuğunu dile getiren bir bilge.
Hangi birimiz tuğladan kamyon, telden ev yapmamışızdır ki?
Musa Baran, ağaçtan, telden, çamurdan oyuncaklarla çocuğun hem yaratıcılığının geliştiğini görmüş hem de içindeki keşif duygusunun depreştiğini...
Musa Baran, sanki bir pedagog.
Evini müzemsi bir şekle getirmiş ve ziyarete de açmış.
Kendisini kaybettik ama oyuncak evi ile çocukların yüreğinde yaşıyor. Bademlerlinin de...
Hangi şehirde ya da kasabada oyuncak müzesi var.
Bademler bunun için şanslı.
Şaka bir yana, Bademler'de oyuncak evi var.
Gidip herkes görmeli.
Oyuncak evin bakımıyla muhtarlık ilgileniyor. Gözü gibi bakıyor bu eve...
Bademler'e özellikle anaokolu ile ilköğretim okulu öğrencileri gitmeli, görmeli.
Anneler, babalar da...
Gidenler, mezarlığa uğrayıp Musa Baran'a bir "merhaba" demeliler.
Mezarlık deyince...
Bu köyün mezarlığı bir başka.
Hıfzı Velet Velidedeoğlu'nun iç karartmayan sözleri mezarlık girişinde göze çarpıyor.
Mezartaşları da, bilimi, sanatı ve edebiyatı anlatıyor.
Görmekte sayısız yarar var.
çimen'den
Desinler köleliği
Kölelik dönemleri geride kaldı. Bildiğimiz, birkaç eski film ve diziden ibaret. Kunta Kinte, Köle İsaura en çarpıcı örnekler. Şimdi herkes özgür. Köle yok, efendi yok. İstediğimizi istediğimiz zaman yapıyoruz ya da öyle zannediyoruz.
"Evladım komşular ne der", "Etrafa rezil olacağız senin yüzünden", "Beni üzme hadi canım" kaç kere duyduk bu cümleleri hayatımız boyunca. Yalnız kalmamak için kaç kere 'miş gibi' yaptık. Kalıpların içine hapsettik kendimizi. İstemediğimiz halde yedik, giydik, gittik, yaptık.
Kendimiz olmanın dışında herkes olduk. Aile, arkadaş, öğretmen, komşu, eş, çocuk için yaşadık. Kendimizi unuttuk. Öyle hale geldik ki, hiç sormadık "Ben ne istiyorum" diye. "Nereye gidiyorum, ne yapıyorum, kimim" diye sorgulamadık hiç. Standart yaşamlar içine hapsettik kendimizi. Desinler köleliğine mahkum ettik.
"Her sahnede kılık değiştirme, onlar palyaçolardır" diyor biri. Her koşulda, her yerde kendin ol.
O zaman önce kendimizin kim olduğunu bulmamız lazım. Bir sonraki adım, kendi kılığımızı dikmek. Sonra da bu kılığı giyip, başkaları ne der diye düşünmeden hareket edebilmek. Aslında en önce köle olduğunu fark etmek gerek. Desinler adlı yerleşim alanından kalkıp, kendi alanına göç etmek.
Çimen Erengezgin
geçmişten
Görüş meselesi
Emekli matematik öğretmeni Alim Koç'a sordular:
"Hayat neye benzer, hocam?"
Öğretmen duraksamadan cevap verdi:
"Matematiksel işleme benzer."
Soranlar, bu cevaptan bir şey anlamayınca, öğretmen açıklama ihtiyacı duyar.
"Evlenmek: Toplama. Ölüm: Çıkartma. Aşk: Çarpma. Veraset: Bölme. Hayatta bu dördünden başka bir şey görüyorsanız siz söyleyin."
laflama
* Elif'i görsem mertek sanmam, bulmuşum fıstığı gider asılırım!
* Soğan erkeği diyordun, bak soğan işine girdim. Köşe oldum kız Leyla!
* Çok diyar gezdim, kafama göre bir yar bulamadım.
* Eteğindeki taşı dökeceğine, böbreğindeki taşı dök hacı.
* Yaza kanaat etmeyenin, kışın poposu donar!
İbrahin Ormancı'dan
küpe
Sulh ve sükünu kendimizde bulamazsak başka yerde boşuna aramamalı.
La Rochefoucallud
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.