Buca kulislerinden...
Ve, eskilerin tabiri ile seçim sath-ı mailine, yani seçimlerin eğik düzeyine girdiğimiz şu günlerde, CHP Buca'da belediye başkan aday adayı bolluğu yaşanacak gibi...
Yerel seçimlerin öne alınacağının kulislere düşmesinin ardından yerel seçim kazanı kaynamaya başladı.
Bu süreçte en fazla sıkıntı yaşayacak partilerin başında İzmir'de iktidar bayrağını göğüsleyen CHP var.
İnternet sayfalarına düşen bir kulis notu...
"Şimdiki başkan Ercan Tatı'nın yeniden aday gösterilmeyeceğini iddia edenlerin sayısı her geçen gün arttığından, bu durumdan cesaret alanlar da aday adaylığı için şimdiden hazırlıklar yapıyorlar."
Ve bir başka not...
* Muhalif meclis üyeleri Levent Köstem ve Erkut Tamay ikilisinden birisinin aday adaylığı kesin gibi.
* Aydın Özcan ile genel seçimlerde aday gösterilmeyen Ahmet Ersin'in de aday olabileceği söylenebilir.
* Şu an Buca Belediyesi Başkan Yardımcılığı'nı yürüten Tayfun Emre'nin sahneye çıkacağı, Alaatin Yüksel ve ekibinden ciddi bir destek alabileceği konuşuluyor.
* Genel seçimlerde milletvekili adayı olan Turgay Bozoğlu'nun da ismi de kulislerde aday adayı olacak isimler arasında ön plana çıkıyor. Genel seçimlerde başarılı bir çalışma dönemi geçirmesine rağmen Bozoğlu'nun yıllardır İzmir'e uzak olması, Ankara'da yaşaması ve belediyecilik konusunda tecrübesiz olması onun için büyük bir engel...
Kültür Bakanlığı'nın İzmir Türk Halk Müziği sanatçılarından olan Nebi Yaşar'ın da nabız yoklayarak aday adaylığı kapısını aralayabileceği de kulislerde dillendiriliyor.
* İlçe kulislerinde CHP'nin Buca Belediyesi başkan adaylığı koltuğunun en güçlü adayı makine mühendisi Güngör Kaya'nın olacağı izlenimi hakim.
Örgüt bazında sevilen bir isim olan Güngör Kaya'nın gerek ilçe teşkilatının gerekse genel merkez kurmaylarının desteğini arkasına alarak bu yarışı başarıyla gögüsleyecek bir isim olduğu kulislerde ağır basan düşüncelerin başında geliyor.
CHP kulislerinden yansımalar bu kadar.
Öteki partileri ayrıca yazacağız.
çimen'den
Ne yazayım bilemedim?
Sevgili Okur,
Bu sana yazdığım ilk mektup. Devamı gelir mi bilemiyorum. Ancak ne düşündüğümü seninle paylaşmak istiyorum. Bugün bir şeyler yazmak için, bilgisayarın başına geçtim. Yazdım, yazdım, yazdım. Sonrası gelmedi. Yazıya başladım ama bitiremedim.
Yazının konusu Ben'cillikti. Bugün geçen yılların bir hesabını çıkartıyordum. Fark ettiklerimi anlatacak, şu 'Ben Canavarı' (Serdar Özkan, Kayıp Gül 2'de öyle tanımlamış) denen yaratığı nasıl tanımaya başladığımı anlatacaktım. Kendisinin çirkin bir canavar gibi ya da bir melek kostümlü olarak karşımıza çıkabileceğinden bahsedecektim. Hatta diyecektim ki, bu melek kostümü o kadar inandırıcı ki, uzun süre gerçek yüzünü göremeyip, bu sözde melekle fazla sıkı fıkı olup, onunla birlikte uzuuun bir yaşam sürmüşüm... diyemedim. Yazamadım. Olmadı.
Başka şeyler yazayım dedim. Bugünkü gazeteyi alıp, bir okuyayım belki ilham gelir. Bunca olay varken, manşete Meltem Cumbul'un yeni kocasıyla çekilmiş resimlerinin taşındığını görünce, sayfaları açmak içimden gelmedi. Dün de onların evlilik haberleri vardı manşette. Yanlış anlaşılmasın Meltem Cumbul'un oyunculuğunu severek izlerim. Ancak bu özel yaşam haberinin ana sayfadan verilmesini yadırgadım. Ha diyeceksiniz belki bunca şehit haberi varken, bu da biraz gerginliği azaltır, kafa dağıtır. Olabilir tabii. Yine de bana uymadı. Açamadım, sahifeleri.
Sonra başka bir yazı ilişti yine manşetten. Ben Hatay'a hiç gitmedim. Nasıl merak ediyorum anlatamam. Uygun bir zamanda gitmeyi planlamıştım. Bugünkü manşetten sonra şevkim kırıldı: "Barış kenti Hatay, sığınmacılardan rahatsız." Köylerin basıldığı filan yazıyor. Şevkime tekrar kavuşmam mümkün olacak mı bilemiyorum?
Yine gazetenin bir başka başlığına gözüm takıldı, futboldan bahsediyor ve sessiz gece diye başlık atmışlar. Ülke her gün, 3, 5, 8 şehit verirken tık yok, maçlar 0-0 sonuçlanınca mı ses çıkması bekleniyor? Bilemedim.
İşte sevgili okur, gazetede haberler böyleydi. Ben'deki haberler de fazlaca Ben'le dolu. Anlayacağın, yazmaya ne halim kaldı ne mecalim. 'Ben' en iyisi gidip, biraz dinleneyim.
Çimen Erengezgin
tarihten
Bilgisiz doktor
İzmir'de Şakir Efendi isimli bilgisi kıt bir doktor vardı. Bu doktor hakkında Eşref şu kıt'ayı yazdı:
"Gitse bir doktor Şakir
Kurtulur ani, o saatte alil
Çıkmadan doktor kapıdan
Bacadan çünkü girer Azrail..."
küpe
Herhangi bir iş üç yıl önce olduğu gibi yürütülüyorsa, onun bir israf olduğundan emin olabilirisiniz.
Masao Nemoto
fıkra
Reçete
Lazın eczanesine eli silahlı, yüzü kadın çoraplı iki soyguncu girmiş ve ellerindeki silahı laza doğrultup:
"Çabuk kasadaki her şeyi ver..." diye bağırmıştı:
Lazın cevabı:
"Özür dilerim. Reçetesiz hiçbir şey vermiyoruz."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.