Bu düğüne 1920'lerin kıyafeti ile gidilecek
Füsun Uzun da aynı kaderi paylaşmış ve güzel kız.
1 Eylül 2012'de yani yarın dünya evini giriyorlar.
Düğünleri Bornova'da Edward Whittal Garden'de yapılacak.
Ve bir şartla...
Bu düğüne katılacaklar, 1920'lerin, 1930'ların kıyafetlerini giyecek.
Ve, gönderdikleri davetiyeler de bir aşk öyküsü, bakın neler yazıyor.
İşte o aşk öyküsünden satırbaşları:
* Hikaye çok eski.
* 98'de Çeşme'de yelkende tanıştılar.
* Türkiye'de hiç aynı şehirde yaşamadılar.
* Ama iyi arkadaş oldular.
* Çocuk dünyanın bir ucuna gitti.
* Yıllar sonra kız Toronto'ya geldi.
* Artık, hep aynı şehirde yaşamaya söz verdiler.
* On dört senelik dostluğun ve yepyeni bir başlangıcını kutluyoruz.
* * *
Ve, Muhteşem Gatsby ve Romantik Egoist Daisy havasını bugünlere yansıtacak bu düğünün kahramanlarının kendi ağızlarından ortaklaşa görüş:
"Bir rivayete göre Scott Fitzgerald Daisy'den gözlerini ayırıp da bizim düğün yeri Edward Whittal Bahçesi'ni görünce Muhteşem Gatsby'nin unutulmaz tavsiyeleri ortaya çıkmış.
Biz de bu efsaneye karşı koyamadık ve 'Bu düğün en güzel 1920-30'lar havasında olur' dedik."
* * *
"Her centilmenin içinde uyuyan bir Gatsby vardır. Bize şimdi iş çıkardınız diyenlere strateji, bildiğinden şaşmamak ama tek ayrıntıyla tüm havayı yakalamak. Bir çift pantolon askısı ya da şapkayla bu gece çok kolay atlatılır."
Bu aşamada Romantik Egoist Daisy'nin de diyecekleri var:
"Ne giyerseniz giyin, iki sıra beyaz inci, bir kırmızı ruju ihmal etmeyin. Eğer o gece Daisy gibi 'Beni sevdiğini söylemeye izin veriyorum' diye de replik savuracak olursanız, siz zaten 20'lerin Kraliçesiniz."
* * *
Bu ilginç düğün için, bazı hatırlatmalar da var:
1- Bahçenin havasına kapılıp, lütfen mangal yakmayınız.
2- Telefonunuzun hafızasında yer var mı? Mutlaka kontrol edin. Çünkü, karşınıza her an bir Ahmet Ellington ya da Pakize Chanel çıkabilir.
3- Muhteşem Türk yemekleri kuru kuru boğazımızdan geçmez. İçine kurt düşenlere, işimize geldiği kadar 20'yiz. O dönemin içki yasağını biz bilmeyiz.
hayattan
Mısır üreticisine kirli oyun...
Ege'de milli ürünümüz olan pamuğu bitirdik. Sıra mısır üreticisine geldi.
Koçarlılı çiftçi temsilcilerinden Ahmet Hamdi Şimşek, son günlerdeki gelişmeleri gündeme getirip isyanı basıyor.
İşte, Şimşek'in açıklamalarından satırbaşları.
* Geçen yıl (eski para ile) 620 bin liraya sattığımız mısır ürünü, şartlar daha iyi olmasına rağmen bu yıl yem fabrikaları ve tüccarlar bizim çiftçinin mısırına, yine eski parayla 560 bin lira fiyat biçiyorlar.
Dış borsalarda mısıra ise yine eski parayla 820 bin lira veriyorlar.
Türkiye'de tüm girdi maliyetlerinin arttığını da vurgulamak istiyorum. Tohum, gübre ve mazotta yüzde 40 oranında artış gözlenirken, yem fiyatlarında da daha yeni ürün çıkmadan yüzde 25 zam bindirilmesi adalet mi?
* Ben bir üretici olarak, çiftçi kuruluşlarına, ziraat odalarına ve Tarım Bakanı'na sesleniyorum. "Bu gidişe dur" demelisiniz. Yoksa, pamuk çiftçisi gibi, mısır üreticisinin de ruhuna fatiha okuruz.
laflama
* Bu dünyada insanoğlunu durduracak tek canlı biliyorum. O da insan kızı yahu!
* Gökten 3 elma yerine 3 elmas düşşe. İnsanlar birbirini ezerdi be!
* Cevizleri pazarda sattı. Akşama çapkınlığa yani, ceviz kırmaya gitti!
* Eşeğe altın semere vuran da, az eşek değilmiş hani!
* Kadınlar erkekleri "inek" gibi sağar. Erkekler "öküz" gibi bakar!
İbrahim Ormancı'dan
küpe
Yaptığınız işlerden heyecan duymuyorsanız, tüketici sizi asla umursamayacaktır.
Ray Kroc
tarihten
Para ve övgü...
Faruk Nafiz devamlı olarak Nurullah Ataç'a 15 lira borç verirmiş. Bir edebiyat soruşturması açıldığı zaman da hemen Ataç'a haber gönderip parasını istermiş. Böylece zehir zemberek çıkışlarıyla tanınan eleştirmenin aleyhinde konuşmasına engel olurmuş.
Bir gün Ataç'a 15 lira verdiğinde hayıflanmış.
Merak eden dostlarına da üzüntüsünü şöyle anlatmış:
"Keşke ona, 15 lira yerine 150 lira verseydim. Belki o zaman lehimde konuşur ve yazardı."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.