Gerek iktidar partisinin ve gerekse muhalefet partilerinin birbirlerine söylemlerinin dozu, her geçen gün artıyor.
Mahkemeler, liderlerin ve milletvekillerinin açtığı davalarla meşgul ediliyor sürekli.
Bu durumun oldukça üzücü olduğunu, meclisin kalitesine gölge düştüğünü ve hatta meclisin güvenilirliğinin ciddi boyutlarda azaldığını ifade eden meslektaşımız ve eski belediyeci Vecdi Altay, öncelikle "saygı" ve "insan sevgisi" diyor
Bu durumun aslında yeni olmadığı söyleyen Vecdi Altay'ı dinliyoruz:
" Meclisteki kavgalar, cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar hep vardır. Ama seviye, bugünkü kadar düşmemişti.
* * *
Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın önderi Mustafa Kemal'in döneminde de kavgalar vardı ama seviyesizce ve hakarete varan boyutlarda değildi. Bunun bir örneği verelim ve değerlendirmeyi okurlarımıza bırakalım:
"Meydan Muharebesi kazanıldıktan sonra Meclis, Mustafa Kemal'e Mareşal ve Gazi unvanlarını verdi. Ancak, kesin zafere gidilememesi mecliste huzursuzluk ve tartışmalara neden oldu. Büyük taarruza kadar geçecek dokuz aylık sürede Mustafa Kemal'den başkomutanlığın geri alını düşüncesi oluştu.
Bazı vekiller, hiç tahmin edilemekonuşmalar yaptılar. Mersin Milletvekili Selahattin Bey şöyle dedi:
"Başkomutanlık yasasının tam metni neyi içermektedir? Onu görelim. Ona göre bunu düşünelim. Sonra böyle bir yasa, tartışılızın insanın karşısına çıkarılmaz. Onun için bendeniz, bunun teklif tarzını milmal kaçırır gibi anlıyorum."
Erzurum Milletvekili Avni Bey ise, adeta saldırdı Mustafa Kemal'e:
"Ben şahsi mücadelemi kimseye vermem. Siz de değiniz ki benim kuvvetim yeterli gelmiyor. Benim aklım yeterli gelmiyor. Ben yasa yapamam. Sen de benim için yap dimebus varsa, bana söyleyin efendi
Yine Erzurum Milletvekili Salih Bey de, çok farklı bir boyut getirmişti:
"Meclisin hakları zorla elinden alınmak is
Bu konuşmaların ardından Başkomutanlığın yeniMustafa Kemal'e verilmesini öneren yasa teklifi, 73 kabul oyuna karşın 91 oyla reddedildi.
* * *
Hastalığı nedeniyle meclise gelemeyip bu tartışkatılamayan Mustafa Kemal, Başkomutanlıkla ilgili yasanın ret edilmesinin ertesi günü, meclise gelerek gizli bir oturum istedi. Bu gizli oturumda kendisine yönelik sataşmalara verdiği yanıt gerçekten görülmeye ve duyuldeğerdi.
"Salih efendi benim, meclisin hakkını zorla almak istediğimi söyleyerek açık hakkımızı vermeyiz diye yaygara koparmış. Baylar, açık konuşacağım. Beni bağışlayın. Her biolağanüstü yetkiyle seçilmesine ve olağanüstü yetkisi olan bir meclisin kurulına ve bu meclisin memleket yazgısını elinde tutacak bir nitelik kazanmasına çalışan benim. Bunu başarmak için en yakın arkadaşlarımla görüş ayrılığım yüzünden sert tartışmalar yaptım. Bütün yaşamımı, varlığımı, bütün şeref ve onurumu tehlikeattım. Demek ki bu benim eserimdir. Ben eserimi alçaltmakla değil, yüceltmekle görevliyim. Salih efendiden hiç olmazsa beni de kendisi kadar olsun bu meclisin haklarıyla ilgili saymasını rica ederim. Daha çoğunu istemem. Bunları söyledikten sonra meclisin hakkını zorla almak sözünü, olğu gibi Salih efendiye iade ederim. Böyle bir şey söz konusu değildir ve olamaz."
* * *
Bu arada, bazı milletvekilleri söz almak istediler. Ancak Mustafa Kemal buna izin vermedi. Buna rağmen milletvekili H. Avni bey ile sert bir tartışma başladı:
H. Avni Bey: Müsade buyurunuz efen
Mustafa Kemal: Dur efendim, ne zırzır ediyorsunuz.?
H.Avni Bey: Zırzır kelimesini kabul et
Mustafa Kemal: Zırzır yapıyorsun ya.
H. Avni Bey: İstirham ediyorum Paşam. Sözünüzü geri alınız.
Mustafa Kemal: Mahalle kahvesi mi buı.?
H. Avni Bey: Milletin kabesi.
Mustafa Kemal: Öyle ise, riayet ve hürediniz kabeye. Vasıf bey, bir konuşmasında demiş ki, biz Sakarya meydan savaşından sonra işte şimdiye dek kıpırdayamadık, kıpırdayamıBu söz kimilerinin "yaşa" sözleriyle alkışlarıyla karşılanmış Baylar, bundan çok üzüntü ve acı duydum. Çok utanç duydum. Ordunun kıpırdayamadığını ve kıpırdayağını ileri süren bir ayın sözlerini alkışlamak gerçekten çok tuhaftır. Rica ederim bunu burada gömelim, kimse işitDüşman karşısında buluordubaşsız bırakılamaz. Bunun için bırakım bırakamam ve bırakmayağım
Bu konuşmanın ardından yapılan oylamada, 11 ret 177 kabul oyu ile, Başkomutanlığın süresi uzatıldı ve ardından da savaş kazanılarak, bağımsızlık yolunda atılan adımlara devam edildi
laflama
* Roma'yı yakmadım senin için belki...
Ama gençliğimi yaktım kadın !...
* Ben bronzlaşmasam, sen broznlaşmasan, biz bronzlaşmasak,
Nasıl Turizm ihya olur hacım !...
* Kadınlar bazen erkeklere ÖKÜZ diyorlar...
Desinler ama erkekleri İNEK gibi de
sağmasınlar o zaman !...
* Ben seni unutmak için sevmedim ama ihanetini unutmak için kendimi içkiye
vurdum !..
* Altın yüzük hoş bilezik
Kollar nazik
Yarim benden bunları istedi
Alamadım beni terketti...
Bana da yazık oy oy !...
Yurtta sulh, cihanda sulh...
Ama aile içi darp var Atam !...
İbrahim Ormancı'dan